Mutlu ve uzun bir beraberlik, eşlerin birbirine benzemesine yol açarken, mutlu birlikteliğin sırrına ipucu sunuyor!

Michigan Üniversitesi’de, Robert Zajonc ve linsans üstü öğrencileri (Pamela Adelmann, Sheila Murphy ve Paula Niedenthal) tarafından gerçekleştirilen çalışmayla, başlangıçta yüzleri birbirine benzemeyen çiftlerin, uzun ve mutlu evlilik yılları sonrasında, yüzlerinde dikkat çekici benzerliklerin ortaya çıktığı tespit edilmiştir.

Çalışma

Deneklere, iki düzine çiftin, ilişkilerinin başladığı yıllarda çekilmiş portre fotoğrafları gösterilerek, bu kadın ve erkek fotoğraflarını benzerliklerini dikkate alarak eşleştirmeleri istenir.  Bir sonraki aşamada ise aynı çiftlerin, 25 yıllık ilişki sonrası çekilen fotoğraflarını eşleştirmeleri istenir. Eşleştirme doğruluk oranları karşılaştırıldığında, 25 yılın sonunda çekilen fotoğrafların eşleştirme sonuçlarının çok daha isabetli olduğu görülür. İlginç olan bir diğer konu ise bazı çiftlerin yıllar içinde gerçekleşen benzerlik artışının, diğerlerinden çok daha fazla olmasıdır. Üstelik bu çiftler, evliliklerini çok mutlu bir evlilik olarak tanımlamışlardır. Çalışma Motivation and Emotion ‘de yayınlanır.

Benzerliğe yol açan faktörler

Birlikte yaşamanın getirdiği benzer beslenme şekli, spor alışkanlıkları vb. sonucuna çiftlerin kilolarının da benzerliğe katkıda bulunan faktörler arasında olabileceği düşünülür ancak fotoğraflar yüzdeki yağ miktarına göre değerlendirildiğinde, benzerlik kesinlikle ayırt edici olmamış, hatta bu açıdan genç çiftlerin sonuçları daha yüksek oranda doğru eşleştirilmiştir. Sonuç olarak benzerliğin ortaya  çıkmasının temel nedeninin bilinçsizce gelişen empati olduğuna, eşlerin mimik ve yüz ifadelerini uzun yıllar boyunca paylaşmalarının, yüz şeklinde benzerliğe yol açtığına kanaat getirilmiştir.

Başka bir deney

Psikiyatrist Olaf Dimberg tarafından gerçekleştirilen empati ile ilgili araştırmanın bulguları, Zajonc’un çalışmasını destekler niteliktedir: Dimberg, gönüllü deneklere, yüz kaslarının hareketlerini tespit edebilen duyarlı elektronik cihazlar bağlar. Ardından bir dizi farklı yüz ifadeleri örnekleyen fotoğraflar gösterir. Kızgın, sevinçli, öfkeli vb. Yüz ifadelerine bakan deneklerin, yüz kaslarında gözle görülmeyecek ancak elektronik cihazlarla tespit edilebilecek kadar küçük olmakla birlikte, gerilme olduğunu tespit eder. Üstelik gerilen kaslar baktıkları fotoğraftaki yüzün ifadesini taklit edebilecekleri kaslardır. Yani açıkça görülmese de iletişimde olduğumuz kişilerin ifadelerini sürekli olarak taklit ediyoruz.

Dr. Zajonc, taklit etmenin duyguların benzeşmesine katkıda bulunduğunu ileri sürer. Yani hem eğlendiğimiz için gülüyoruz, hem de güldüğümüz için eğleniyoruz! Ona göre, yüz kasları beyindeki kan akışını etkiliyor. Dr. Zajonc’un teorisine göre, boyun ve yüze kan akışını sağlayan şah damarı, yüz kasları gevşetildiğinde belirli bölgelerdeki damarların turnike gibi kullanılarak beyindeki kan akışının ve ısısının düzenlenmesine ve beyinde salgılanan kimyasalların belirlenmesine neden oluyor. Buna göre belirli bir yüz ifadesi, örneğin gülümseme, beynimizde mutlulukla ilişkili kimyasalların salgılanmasına yol açıyor. Dolayısıyla insanlar eşlerinin yüz ifadelerini taklit edince, kendilerinde de aynı kimyasallar ve duygular ortaya çıkıyor.

Mutlu evliliğin sırrı

Bazı uzmanlar konuya şüpheci yaklaşsa da Dr. Zajonc, empatinin uzun yıllar boyunca sürmesinin, mutlu evliliğin de sırrı olduğunu iddia eder. Uzun yıllar, duyguların paylaşımı, mutlu bir evliliğe ve giderek artan benzerliğe yol açıyor.

 

Eleştiriler

San Francisco Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Paul Ekman, yıllarca paylaşılan benzer yaşam deneyimlerinin, benzerliği artıracağına katılsa da bunun beyindeki kan akışı ile ilişkili olduğunu kanıtlayacak herhangi bir verinin olmadığını ve Dr.Zajonc’un açıklamasına katılmadığını bildirmiştir.

Ekman’ın da konu ile ilişkili bir çalışması olmuştur: Çalışmada, 100’den fazla yüz kasının spesifik konfigürasyonlarının karşılık geldiği duyguları belirlenmiştir. Diğer kaslarımız gibi yüz kaslarımızın da kullanım oranına uygun olarak gelişir. Ekman yüz kaslarının gelişiminin, yüz kemiklerinin gelişimine etki ettiğini tespit etmiştir. Ekman’a göre, onlarca yıl boyunca benzer duygusal durumları deneyimleyen insanların, yüz kemikleri ve yüz konturları bundan etkilenerek, fark edilir benzerliklerin oluşmasına neden olmaktadır.

Diğer eleştiriler

Dr. Zajonc’un teorisinin yayınlanmasının ardından, Pensilvanya Üniversitesi’nden  Allen Friedland teoriye katılmadığını bildiren ayrıntılı bir eleştiri yazısı kaleme almıştır. Michigan Üniversitesi’nde Profesör Dr. Louis D’Alecy kan akışının, beyindeki ısıyı etkilediği yönünde kimyasal bir sonuca yol açamayacağını bildirmiştir.

Sonuç

Birbirinin yüz ifadelerini taklit eden eşler, birbirinin duygularını daha iyi anlıyor. Yüz kaslarının uzun yıllar boyunca aynı şekilde hareket ettirilmesi, çiftlerin mimiklerinin, kırışıklıklarının, yüz konturunun hatta yüz kemiklerinin birbirine benzemesine yol açıyor.

Kaynaklar:

Benzer Kanıtlar