Binlerce yıldır insanoğlu, iki temel sorunun cevabını arıyor: Biz kimiz, nereden geldik?

İnsanoğlunun kökeni ile ilgili bilimsel ve teolojik sonu gelmez araştırmalar, Kennewick Adam’ın keşfi ile yepyeni bir boyut kazanmış, konu ile ilgili tartışmalar daha da derinleşmiştir.

Kennewick Adam kimdir ve keşfi neden tartışmaları derinleştirmiştir diye merak ediyorsanız okumaya devam edin.

Kennewick Adam Kimdir?

28 Temmuz 1996’da Washington yakınlarındaki Columbia Nehri kıyısında gezintiye çıkan iki kişi, tesadüfen insan kafatasına ait bir kemik parçası bulur. Bunun üzerine bölgede başlayan arama çalışmalarında yetişkin bir erkeğe ait olduğu tespit edilen yaklaşık 300 parça kemik daha bulunur. Çok ilginç bir şekilde 8 bin yıldan daha eski olan iskeletin sadece sternum (göğüs kemiği) ve birkaç küçük el ve ayak kemiği eksiktir.

Tartışmalar

Amerika kıtasının esas sahipleri olarak kabul edilen Amerikan yerlileri (biz onlara Kızılderili diyoruz), bulunan iskeletin 8 bin yıl öncesinde yaşamış bir insana ait olmasını kanıt göstererek, Kennewick Adam’ın bir yerli olduğunu ve kemiklerin incelenmek yerine kendi gelenekleri uyarınca gömülmesi gerektiğini iddia ederler. Çünkü Amerikan yerlilerinin inançlarına göre, kemikleri toprakla kavuşmayan insanın ruhu huzur bulamaz.

Tahmin etmiş olacağınız gibi bilim insanları için de 8 bin yıllık kemikler üzerinde araştırma yapma imkanından yoksun bırakılmak kabul edilebilir bir durum değildir.

Bu iki karşıt görüş arasında uzun süren bir hukuk mücadelesi başlar. Kalıntılar, Amerika Birleşik Devletler Ordusu Mühendisler Birliği’nde olduğundan tartışmalara onlar da katılır. Birlik, Kızılderili kabileleri ile anlaşarak, 10 Eylül 1996’da iskelet üzerinde DNA analizlerini durdurur. Birlik ve kabileler, Kızılderili Mezarları Koruma ve Geri Dönüş Yasası’na dayanarak kalıntıları koruma görevini üstlenmiştir. Eğer Kennewick Adam kalıntıları, Kızılderili kalıntıları olarak nitelendirilecek olursa kalıntıların gömülmesi gerekecektir.

Hal böyle olunca bir grup bilim adamı, kalıntıların kabilelere iadesini önlemek için federal hükümete (Birlik tarafından temsil edilen) dava açar.

Kısacası yerliler, kalıntıların “Kızılderili Mezarları Koruma ve Geri Dönüş Yasası” kapsamında ele alınmasını ve derhal gömülmesini talep ederken; bilim insanları, “Arkeolojik Kaynakları Koruma Yasası” kapsamında ele alınmasını ve kalıntılar üzerinde inceleme haklarının teslim edilmesini talep ederler.

Yasal İşlemler

Kalıntılarla ne yapılacağını belirlemek için bir dizi yasal faaliyet gerçekleştirilir. Bu süre zarfında kalıntılar, Burke Müzesi’nde saklanır.

27 Haziran 1997’de Oregon mahkemesi, birliğin analizlerinin yetersiz olduğuna karar verir. Daha sonra 13 Ocak 2000’de İçişleri Bakanlığı, kalıntıların Kızılderililere ait olduğu sonuca varır. Bunun üzerine bilim insanları yeniden dava açar. Kalıntıların Kızılderili kültürü ile ilişkisinin muğlak olduğunu, iddianın ancak ilişkinin bulunması durumunda anlamlı olacağını ileri sürerler. Mahkeme itirazı haklı bulur ve Kennewick Adam’ın Kızılderililerin atası olduğuna dair yeterli kanıt olmadığına karar verir. Böylece Kennewick Adam, Burke Müzesi’nde kalır ve bilimsel araştırmaların da önü açılır.

Bilimsel Çalışmalar: Amerika’nın ilk topluluğunu kimler oluşturdu?

Bilim insanları yaptıkları incelemeler sonucunda, Kennewick Adam’ın öldüğü sırada 40 ila 50 yaşları arasında, 175 cm boylarında bir erkek olduğunu tahmin ederler. Ayrıca kalçasında ciddi bir mızrak yarası olduğu tespit edilir. Kennewick Adam’ın mızrak yarası izi, iyileşmiş bir yaraya aittir. Yani Kennewick Adam mızrak yarası nedeni ile ölmemiştir.

Ancak işin esas ilginç kısmı bu noktada ortaya çıkar. Kennewick Adam üzerinde yapılan bilimsel incelemeler Amerika’nın esas sahiplerinin kimler olduğu sorununu yeniden gündeme getirir. Çünkü Kennewick Adam’ın yüz kemikleri Kızılderililerin tipik özellikleri ile uyuşmamaktadır.

Arkeolog James Chatter, beyaz ırk özelliklerinin belirgin olduğunu ve Kennewick Adam’ın İskandinav insanlarına benzediğini ileri sürer. Kemiklerden elde edilen bulgularla, yüz yeniden yapılandırıldığında, ortaya çıkan tasarımın şaşırtıcı derece Star-Trek: Yeni Nesil’deki Kaptan Jean-Luc Picard’ı oynayan aktör Patrick Stewart’a benzediği görülür.

Kafatasını inceleyen diğer bilim adamları, Kennewick Adam ile Japonya’nın asıl sakinleri olan Ainular arasında benzerlikler bulurlar. Bu bulgular, Amerika’nın esas sahibinin Kızılderililer olduğu iddiasıyla çelişir. Bildiğiniz gibi Kızılderililerin günümüzden yaklaşık 11.500 yıl önce Bering kara köprüsünden güneye göç ederek Amerika’ya geldiklerine inanılmaktadır. Ancak Kennewick Adam’ın keşfi insanların başka yollardan da Amerika’ya gelmiş olduğunu göstermiştir. Bu bulgular ışığında bilim insanları, Amerika’ya Kuzeydoğu ve Güneydoğu Asya’dan Pasifik Kıyılarından da gelinmiş olma ihtimalinin güçlü olduğunu öne sürerler.

Bu keşifler, Kızılderililerin gerçekte nereden geldiklerine dair bir başka soruyu daha ortaya çıkarır. Hal böyle olunca kabileler için mesele, atalarından birinin mezarında rahat uyuması ile ilgili bir sorun olmaktan çıkıp, bir köken sorunu haline gelir.

Kennewick Adam Şimdi Nerede?

İlk yapılan çalışmalar, DNA analizini içermemiştir. Ancak daha sonra Dr. Eske Willerslev ve meslektaşları, Kennewick Adam’ın el kemiğinden elde edilen DNA’yı Ainuların (Japonya’nın kuzeyinde yaşamış topluluk) ve Polinezyalıların verileri de dahil olmak üzere dünya çapındaki genomik verilerle karşılaştırır. DNA sonuçlarının günümüzde varlığı süren Kızılderili kabilelerden çok Amerika’da yaşayan diğer insanlara yakın olduğu görülür. Bu keşiflere ait bulgular, 2015 Haziran’ında “Nature” dergisinde yayımlanır. Ancak kabilelerin kalıntıları geri alma yolunda başlattıkları hukuksal mücadele devam eder. Kalıntıları geri almayı hızlandırmak için gerçekleştirilen girişimler, Senatör Patty Murray ve Kongre Üyesi Denny Heck tarafından desteklenir. Sonuçta 17 Şubat 2017’de Kennewick Adam, Columbia havzasında kabile geleneklerine uygun olarak düzenlenen törenle yeniden gömülür. Yani Kızılderililerin atası olmadığı yolundaki bilimsel kanıtlara rağmen 8 bin yıllık kalıntılar, bilimsel yeni keşiflere imkan sunmak yerine Kızılderili geleneklerine uygun olarak gömülmüştür.

Not: Bu sonuç, Kennewick Adam’ın ruhunu huzura kavuşturdu mu bilmiyorum ama bu metni, son satırına kadar okuyan bütün bilim sevdalılarının ruhlarını daralttığına hiç kuşkum yok.

Kaynaklar:

Benzer Kanıtlar