Ojenin Tarihi

Ojenin (daha doğrusu tırnakların boyanmanın) tarihi, tahmin edemeyeceğiniz kadar eski zamanlara dayanır. Tarihte tırnaklarını boyadıkları bilinen en eski insanlar, Tunç Çağı’nda Hindistan’da yaşamıştır. Boya olarak kına kullanıldığı tahmin edilmektedir. Çünkü vücutta son derece yaygın bir şekilde kullanılan kınanın, tırnakları boyamak için de kullanılmış olması kuvvetle muhtemeldir.

Renkli Tırnak Cilasına Neden Oje Diyoruz?

Nişanyan Sözlüğü‘ne göre, oje kelimesi dilimize, Fransızca “augée” kelimesinden gelmektedir. Aslında augée, küçük kap, hokka demektir. Ancak kelime, “müstahzarat” yani hazır malzeme anlamında, bilhassa ilaçlar için kullanılmıştır. Daha sonra küçük bir kap içinde, kullanıma hazır bir ürün haline gelen tırnak cilası da “oje” olarak anılmaya başlanmış, zamanla bu isim benimsenmiş ve yerleşmiştir.

Tarihte Tırnak Boyası

Hindistan’dan sonra MÖ 3000 civarında Çin’de kullanıldığı bilinmektedir. Yumurta akı, balmumu, jelatin ve akasya ağacı reçinesi karışımı kullanılarak üretilen tırnak cilasına, çiçeklerin taç yapraklarıyla renk, altın ve gümüş tozları ile parıltı katılmıştır. Kraliyet ailesi için özel olarak tasarlanan yapay tırnaklar da bu “oje” ile boyanmıştır.

Tırnak boyası aynı dönemde Babil’de de kullanılmıştır. Ancak Babil’de tırnaklarını boyayanlar savaşçılar olmuştur. Savaşa gitme hazırlıklarından biri de tırnakların ince toz halinde sülfit ile pigmente edilmesidir. Kullanılan boyanın rengi, savaşçıların sınıflarını gösterir; birinci sınıf savaşçıların tırnakları siyaha, alt sınıf savaşçılarınkiler ise yeşile boyanırmış. Tırnakları renklendirme geleneği, Babil’den sonra Batı Asya’ya ve Afrika’ya yayılmıştır. Tırnakları kına ile boyanmış mumyalar bulunmuştur. Mısır’da da tırnakların rengi sınıfsal bir gösterge olmuştur. Antik Mısır’da kırmızı tırnaklar gücü sembolize etmekte kullanılırmış. Kral Tutankhamun’un üvey annesi Kraliçe Nefertiti’nin tırnaklarının kan gibi koyu kırmızı olduğu; Kleopatra’nın ise tırnaklarını kına bitkisinin suyu ile bakırımsı bir renge boyadığı söylenmektedir.

Renkli tırnakların popülaritesi, Asya ülkeleri ile ticaretin başladığı Rönesans döneminde de sürmüştür. Tırnakların boyanması ve mücevherle süslenmesi, 18. yüzyıl Fransa’sında da ilgi görmüştür. Viktorya Dönemi’nde, kadınların tırnaklarını pastel renklere boyadıkları bilinmektedir. Önce tırnaklara hafif bir aşındırıcı uygulanır, ardından parlak bir görünüm için tırnaklar ten renginin farklı tonlarında boyanırdı. Ancak bu zaman alan, zahmetli bir işti. Bu zahmetli işi kolaylaştıran ilk ürün, 1916 yılında Cutex markası ile piyasaya sürülmüş tırnak cilaları olmuştur.

Yani bildiğimiz oje, 20. yüzyılın başlarında üretilmiştir. Otomobil boyası endüstrisinin gelişimi oje endüstrisinin doğmasını desteklemiştir. Otomobil boyasının formülünün, oje üretmek için kullanılabileceği fikrini bulan Michelle Manard, bu fikrini patronu Charles Revson ile paylaşmış, fikre bayılan Revson, kardeşi Joseph ile Revlon adlı yeni bir şirket kurup, 1932 yılında ilk renkli ojeyi üretmiştir. Bu gelişmeler, tırnakları boyamayı sadece üst sınıfa özgü bir alışkanlık olmaktan çıkarmıştır. 1934 yılında bir şişe Cutex’in fiyatı, 35 cent’tir ve artık uygun fiyatlı bir lüks olarak görülmektedir.

Manard’ın renkli tırnak cilasını yani bugün oje dediğimiz ürünü keşfetmesinden sonra tırnaklar, pek çok farklı tarzda ve tasarımda boyanmaya başlanmıştır. Bunlardan bazıları çok rağbet görmüş ve uzun yıllar pek çok kadın tarafından benimsenmiştir. İlk trendlerden biri, tırnakları tek bir renkle boyayıp, tırnağın dibinde ay şeklinde bir boşluk bırakmaktır.

İlk siyah oje, 1930’lu yıllarda üretilmiştir. II. Dünya savaşı yıllarının zor günlerinde, kadınların fabrikalarda çalışmaya başlamasıyla tırnaklarda doğal görünüş moda olur. Kırmızı oje modası ise Rita Hayworth’un “Kan ve Kum” adlı sinema filmi ile yükselişe geçmiştir. 1950’li yıllar boyunca devam eden kırmızı oje modası, 1960’lı yıllarda yerini pastel tonlara bırakır. 70’lere gelindiğinde Mia Farrow, Farrah Fawcett ve Goldie Hawn gibi aktrislerin de katkısıyla doğal renkler daha fazla tercih edilmeye başlanır. O gün bugündür oje, sayısız tarzın ve tasarımın yaratılmasını hatta “tırnak sanatı” denen bir kavramın ortaya çıkmasını sağlamıştır.

Kaynaklar:

Benzer Kanıtlar