İnsanların en iyi fikirlerini hangi koşullar altında bulduklarını araştıran bir çalışma, en iyi fikirlerin %72 oranına duşta bulunduğunu ortaya koymuştur. Peki ama neden?

Rahatlama ve gevşemenin önemi

Bu psikolojik çalışmanın bulgularını inandırıcı bulmamış olabilirsiniz. Kim bilir belki de siz en iyi fikirlerinizi, tek başınıza doğada yürürken, bahçe ile uğraşırken ya da yemek pişirirken buluyorsunuzdur. Ancak birbirinden çok farklı bu etkinliklerin hepsinde ortak bir nokta vardır: Rahat hissetme ve gevşeme.

Yukarıda sözü edilen çalışma, verimlilik uzmanı Scott Barry Kaufman tarafından gerçekleştirilmiştir. Kaufman’ın çalışması, gevşeme ile yaratıcılık arasında bir ilişki olduğunu ortaya koymuştur.

Yaratıcılık en çok sanatçıların peşinden koştuğu bir yetkinlik gibi algılanır. Oysa henüz çözülememiş bir problem üzerinde çalışan bir matematikçinin, kod yazan bir yazılımcının hatta yatırımlarını yöneten iş adamının da en az bir sanatçı kadar yaratıcılığa ihtiyacı vardır. Çünkü zor görevler söz konusu olduğunda, başarıya giden yol yaratıcılıktan geçer. Yaratıcılığın kaynağı ile ilgili iki yaygın görüş vardır. Birincisi bilinçaltının esrarengiz bir işlevi sonucunda ortaya çıktığı, ikincisi ise sezgisel bir süreç olduğudur. Kaynağı konusunda emin olmasak da kesin olan bir şey vardır ki yaratıcı fikirler, çoğunlukla insanların çalışmadığı zamanlarda çıkagelirler.

Yaratıcılık, muğlak bir terim gibi görünmekle birlikte Vladimir Nabokov’un da ünlü sözünde (Deha, şeyler arasındaki görünmez bağlantıyı görendir.) kast ettiği gibi temelde bağdaşmaz görünen şeyler arasında bir bağ kurma yeteneğidir.

Yaratıcılığın beynin en gelişmiş bölümü olan prefrontal koreks tarafından ortaya konan bir kabiliyet olduğu düşünülmektedir. Korteksin en yüksek performansını ortaya koyması için alana ihtiyacı vardır. Bu yüzden sabit ve takıntılı bir şekilde bir problemin üzerine odaklanmak, bazen bir arpa boyu ilerleyememeyle sonuçlanırken; problem üzerinde düşünmekten vazgeçip başka bir şey yaptığımız anda çözüm aklımızda beliriverir. Çünkü bilinçli dikkatimizi yoğunlaştırmayı bıraktığımızda, korteks doğal akışında çalışabileceği yepyeni fikirler bulabileceği bir alan elde etmiş olur.

Duş almak ve araba kullanmak gibi etkinlikler, bilinçli düşüncenin aktive ettiği sinirsel ağları kullanmadığından, bu gibi etkinlikler sırasına beynimiz doğal ağ moduna (Default Mode Network-DMN) geri döner. İşte bu yüzden ciddi bir çaba ortaya koyarak çalışırken, arzuladığı ilhamı yakalayamayan heykeltıraş, umutsuzluk içinde çalışmayı bırakıp, kendisine kahve yapmaya gittiğinde, ilham perisinin omzuna konduğunu hissedip atölyesine koşar. Çünkü bilinçaltı, gizemli bir şekilde bilincin engellerinin kalkmasını ve heykeltıraşın yepyeni bir fikir bulmasını sağlamıştır. Bulunan bu fikir, her zaman en kısa yol olmayabilir ancak yine de varılmak istenen sonuca ulaşan bir ara yol bulunmuştur.

Aslında ilham perisinin gelmesini sağlayan rahatlamanın yarattığı dikkat dağınıklığıdır. Dikkat dağınıklığı, günümüzde bir problem gibi algılansa da aslında birçok bakımdan kucaklanması gereken bir durumdur. Bugüne kadar yapılmış birçok çalışma, dikkati dağınık olan insanların daha yaratıcı olduğunu ortaya koymuştur. Hatta bu yüzden yaratıcılığı ortaya çıkarabilmek için dikkat dağıtıcı unsurlar bir çalışma stratejisi olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Bununla birlikte gevşeme sadece korteksi serbest bırakıp, korteksin performansını artırmaya yaramaz. Aynı zamanda dopamin seviyesinin artmasına ve haz hissine yol açar. Nörolojik çalışmalar yaratıcılığın artması sırasında dopamin seviyesinin de yükseldiğini göstermiştir. Alkol gibi bazı maddelerin de dopamin seviyesini artırarak yaratıcılığı körüklediği bilinmektedir. Bu maddelerin etkilerine benzer etkilerin ortaya çıkmasını sağlayan psikedenlik (sanrı gördüren) ilaçların etkisi altında bilinçaltının beklenmedik tepkiler verdiği, MRI ile kaydedilen görüntülerle de tespit edilmiştir.

Sonuç olarak; en iyi fikirlerin, ılık suyun başımızdan aşağıya süzüldüğü, tasasız ve rahat ortamda aklımıza gelmesi işte bu sebeplerle tesadüf değildir. Çünkü bu tasasız ve rahat ortam aynı zamanda dikkat dağıtıcıdır. Derin ve analitik düşünceden ayrılıp, dikkatimizin dağıldığı anda beynimiz bilinçli zihnimizin sınırlarını belirleyen çitleri aşarak, alışılmadık bir şekilde düşünme ve böylece bambaşka yollar bulma imkanına kavuşur. Bu yazıyı okuduktan sonra ilk duşunuz sırasında zihninizin çitleri aşmasına  izin vermeyi deneyebilirsiniz. Belli mi olur belki yıllardır aradığınız ilham perisi, ıslak omuzlarınızdan birine konuverir.

Kaynaklar: