Birçok film ve televizyon şovuna olağanüstü yetenekleri ile konu olan küçük yaratıklar ile ilgili en şaşırtıcı ve en az bilinen gerçekler!

 

1. Küçük ama çok

Küçücük olmalarına rağmen, kara hayvanlarının toplam biyokütlesinin yüzde 15-20’sini oluşturacak kadar çoklar. Pulitzer Ödüllü “Karıncalar” adlı eseri kaleme alan, Bert Hölldobler‘in ve Edward O. Wilson‘un  tahminlerine göre, şu anda dünyada 10.000.000.000.000.000 (on katrilyon) karınca yaşamaktadır.

Ted R. Schultz ise karınca nüfusunun büyüklüğünü anlatabilmek için, karıncaların hayvanlar aleminde ki biyokütlesel payına dikkat çekmiştir. Konu ile ilgili makalesinde, karıncaların karasal hayvan biyokütlesinin % 15-20’sini oluşturduğunu, hatta bazı tropik bölgelerde bu oranın % 25’e yükseldiğini bildirmiştir.

2. Dinazorlar kadar yaşlılar

2006 yılında Harvard Üniversitesi ve Florida Devlet Üniversitesi bilim insanları işbirliği yaparak, bilinen 20 karınca türünün 19’u üzerinde geniş genetik analizler yaptılar. Bulgularına göre karıncalar ilk kez, 110 -130 milyon yıl önce, yani Kretase Döneminin(Mezozoik Zaman’ın üç alt bölümünden sonuncusudur. Günümüzden 142 milyon yıl önce başlayıp 65 milyon yıl önce sona erdiği kabul edilir.) ortasında ortaya çıktılar. Bu demek oluyor ki, yaklaşık 65 milyon yıl önce Kretase Döneminde, gerçekleşen dev meteorların gezegenimize çarparak, dev sürüngenlerin hakimiyetini sona erdiren ve memelilerin yükselişe geçmesine neden olan K-T adı verilen yok oluşta, hayatta klamışlardır.

3. Karıncalar tüm dünyayı fethetmiştir.

Karıncalar, Antarktika ve Arktik birkaç ada hariç dünyanın dört bir yanına yayılmışlardır. Ted Schultz PNAS’ın 2.000. sayısında yayınlanan makalesinde, Karasal çok hücreliler tarihinin, tartışmasız en başarılı türü karıncalardır, demiştir.

Örneğin Arjantin Karıncası (Linepithema humile) Biyolog Andrew Suarez ve meslektaşları tarafından yapılan çalışmada, (sadece geçen yüzyılda) tamamen izole Hawaii’nin de dahil olduğu 15 ülkeye nasıl yayıldığı aşağıdaki haritada gösterilmiştir.

4. Bazı karıncalar çok büyüktür

Titanomyrma giganteum sınıfına ait fosilden edinilen bilgiye göre, bu güne kadar keşfedilmiş en büyük karınca, 6 cm uzunluğunda olup, kanat arası ise 15 cm’dir. Yaşayan türler arasında bilinen en büyük karınca ise Afrika Dorylus wilverthi olup, boyu yaklaşık 5 cm’dir.

5. Koloni bilinci

50 milyon karınca, koordine bir şekilde tek bir organizma gibi hareket edebilir. Bu yüksek koordinasyon yetenekleri nedeni ile koloniler “süperorganizma” olarak anılırlar.

6. Diğer türlerle işbirliği

Birçok karınca türü fungus adı verilen bir mantarı yetiştirerek tarım yapar. Bilim insanları fungi çeşitlerini nesiller arasında aktarıldığını tahmin ediyorlardı, ancak 2000 yılında Teksas Austin Üniversitesi’nde yapılan bir çalışma fungi çeşitlerinin türler arasında da aktarıldığını ortaya koydu.

7. Ordu & Savaş & Kölelik

Çoğu karınca türü, (“dulosis” uygulaması) komşu kolonilere baskın düzenleyip, yumurta veya larva çalarlar. Zorla edinilen gençler ya yenir ya da işe koyulur. Dulosis uygulamasının söz konusu olduğu türlere, “köle yapım karıncaları” denir. Bunlar köle emeği olmaksızın hayatlarına devam edemezler.

8. Keşif çalışması

Koloniller yiyecek bulmak için, koloni dışına öncü karıncalar yollarlar. Bu karıncalar yol boyunca koku molekülleri bırakarak ilerlerler. Yemek bulduklarında koloniye haber verirler ve diğer karıncalar bu koku moleküllerini takip ederek yiyeceği kolaylıkla bulurlar.

9. Yüzebilen karıncalar

Bazı karınca türleri, suda bir yerden başka bir yere gitmelerini sağlayan, sal benzeri araçlar inşa edebiliyor. Anlatılması çok zor inşaa sürecini ve sal yolcuğununu gözlerinizle görmelisiniz. BBC belgeselinin ilgili bölümünü aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.

https://www.youtube.com/watch?v=A042J0IDQK4

Kaynaklar:

Benzer Kanıtlar