Kötü adamın boş bir şırınga ile kurbanının yaşamına son verme olgusu filmlerde ve romanlarda sıklıkla karşımıza çıkar. Peki bu gerçekten mümkün mü?

Akciğerlerimizde olduğu gibi kanımızda da zaten hava yok mu? Kanımızın ihtiva ettiği hava, ölmemize yol açmazken enjekte edilen havanın yaşamımızı tehdit etme nedeni nedir?

Dolaşım Sistemi

Vücudumuzda karmaşık bir ağ örgüsüne sahip, çok sayıda ve çeşitte damar vardır. Kanın vücudumuzdaki yolculuğu, kalbin sol tarafından başlar. Kan vücuttaki dolaşımı sırasında hem dokulara ve organlara çalışması için gerekli maddeleri ulaştırır hem de organların ve dokuların çalışması sonucunda ortaya çıkan atıkları toplar. Metabolik atıklarla yoluna devam eden kan, bu atıkları ortadan kaldıracak organlardan geçtiğinde temizlenir. Oksijen yaşam için en önemli gerekliliktir. Oksijen ihtiyacını karşılamak için kanın sürekli devridaim yapması gerekir. Damarlar akciğerler boyunca ilerlerken, içindeki karbondioksiti bırakır, yerine oksijen alarak kalbin sağ tarafına doğru ilerler ve bu döngü sürekli olarak tekrarlanır.

 

Embolizm (Damar Tıkanıklığı)

Araba, kamyon vb. araçlarla dolu bir yol düşünün. Trafik yoğun ama akıcı bir şekilde ilerlerken, araçlardan birinin bozulduğunu düşünün. Bu durumda arkadan gelen bütün araçlar durmak zorunda kalırdı, öyle değil mi? Damarlarımıza herhangi bir yabancı madde girişi olursa bu yabancı madde tıpkı bozulduğu için trafiği tıkayan bir araç gibi damarlarımızın tıkanmasına yol açar. Buna embolizm denir. Embolizme yol açan madde; bir hava kabarcığı, bir yağ küreciği, kan pıhtısı veya bir mikrop olabilir.

Hava dolu bir şırıngayı damara enjekte etmek de kan hücrelerinin ilerlemesini engeller. Ancak bu her zaman ölümcül değildir. Çünkü yukarıdaki örnekten ilerleyecek olursak, yolu tıkayan araç bisiklet gibi küçük bir araç olduğunda, trafik biraz daha yoğunlaşır ama akmaya devam edebilir. Ancak yol çok darsa ya da bozulan araç büyük bir kamyonsa bu durumda trafik durma noktasına gelebilir. Yani damarların ve hava kabarcığının boyutuna bağlı olarak değişen etkiler ortaya çıkar. Bütün damarlarımız aynı genişlikte değildir. Örneğin kılcal damarlarımız çok ince bir çapa sahipken aort damarımızın çapı çok daha geniştir.

Daha önce de belirtmiş olduğumuz gibi kanımız akciğerlerimiz gibi hava ihtiva eder. Ancak bu hava embolizme yol açmaz. Bunun nedeni kanımızdaki oksijenin serbest olmaması, hemoglobin bileşenine bağlı olmasıdır. Eğer enjekte edilen hava çok az miktarda olursa kanımız bu havayı emebilir. Ancak emilemeyecek kadar büyük miktarda hava, kan akışını engeller.

Embolizmin Etkileri

Hava embolizminin ne kadar zarar verici olacağına birtakım faktörler etki eder. Bunlar; hava kabarcığının boyutu, kabarcığa neden olan gazın türü ve kabarcığın nerede bulunduğudur. Kabarcığın boyutunun neden önemli olduğunu zaten belirttik. Gelelim gazın türüne. Oksijen zararlı değildir, bu yüzden CO (karbonmonoksit) ve NO2 (azot dioksit) kabarcığı felakete yol açmaz.

Embolizmin nerede meydana geldiği çok daha önemli bir konudur. Embolinin beyin, kalp ve akciğerler gibi hayati organlarda meydana gelmesi çok daha büyük bir hasara yol açar. Emboli hayati organlardan birinde gerçekleşirse ve kan akışını tamamen kesebilme kapasitesine sahipse ölümcül sonuçlara yol açar. Örneğin kalbe kan akışının kesilmesi kalp krizine neden olur. Beyinde gerçekleşirse paralitik inmeye hatta beyin ölümüne neden olabilir. Akciğerlerde ise pulmoner embolizm adı verilen ölümcül soruna yol açabilir. Hava embolizminden kaynaklanan hasar, vücudun kabarcığa inflamatuar (iltihaplı) tepki vermesi ile daha da kötüleşebilir.

Sonuç olarak; hava dolu bir şırınganın damarımıza enjekte edilmesi bir dizi faktöre bağlı olarak asemptomatik (belirti göstermeyen) durumlardan ölüme kadar değişen farklı sonuçlara yol açabilir. Başka bir deyişle damarımıza hava enjekte edilmesi ölüme yol açabilir ama her zaman değil.

Kaynaklar:

Benzer Kanıtlar