Dedikodunun yani başkasının arkasından konuşmanın doğru olmadığını herkes kabul ediyor ancak öylesine cazip ki çoğumuz az ya da çok dedikodu yapıyoruz. Peki acaba dedikoduyu bu kadar cazibeli kılan nedir?

Dedikodu Nedir?

Dedikodu, bir kişi hakkında o kişinin olmadığı bir ortamda paylaşılan özel, kişisel ve sansasyonel bilgilerdir. Bu bilgiler, genellikle olumsuz ve söz konusu kişi için utanç verici türdendir.

Dedikodunun belirleyici diğer özellikleri:

  • Diğer insanlarla yapılan bir aktivitedir.
  • Paylaşılan bilgiler her zaman orada olmayan bir kişi ya da var olduğuna inandığımız bir kişi hakkındadır.
  • Paylaşılanlar sadece gerçekler veya söylentiler değildir. Dedikodu yaparken örtük bir şekilde yargılar da bildirilir.

Dedikodu Neden Sevilir?

Sohbetlerin birçoğu bir biçimde dedikodu içerir. Dedikoduya konu olan kişileri illa ki tanımamız bile gerekmez. Takip ettiğimiz ünlüler, yüzünü hiç görmediğimiz insanlar hakkında bile dedikodu tanımına girecek türden konuşmalar yapabiliriz. Konu ile ilgili bir araştırma, açıkça doğru olmadığı bilinen dedikoduların bile güçlü bir etkiye sahip olduğunu göstermiştir. Hatta aktarılan bilgilerin yeterince güvenilir olmadığını belirtmek için kullanılan ” söylentiye göre” gibi nitelemelere rağmen aktarılan bilgilerin yargıları etkileme konusunda oldukça etkili olduğu görülmüştür. Bunun nedeni yargılarımızın duygusal temellere dayanarak oluşmasıdır.

Dinlemek kadar yaymanın da zevkli bulunduğu dedikodu etkinliğinin cazibesinin altına yatan nedenler:

  • Dedikodu yapmak birileriyle bir araya gelmek, fısıldaşmak insanlar arasına bir çeşit bağ ve birlik duygusu yaratır. Hatta yabancılarla bile… Birbirini tanımayan iki kişi, üçüncü bir kişi ile ilgili olumsuz ya da komik bir bilgi paylaştıkları anda kendilerini birbirlerine daha yakın hissederler. Beraberce yapılan değerlendirme iş birliğinin teyidi anlamına gelir.
  • Dedikodularımız meraklı ve istekli kulaklarla birleştiğinde, dünyaya dair görüşlerimiz ve fikirlerimiz onaylanmış olur.
  • Başkalarının hayatı hakkında sahip olmamamız gereken bilgileri öğrenmek ilgi çekicidir. Çünkü sırlar doğaları gereği heyecan vericidir.
  • Dedikodusu yapılan kişilere karşı üstünlük duygusu hissettirir.
  • Dedikodu insana kendisine kapalı dünyalara sızmış gibi hissetme imkânı verir. Hatta bazen bu dışında olduğumuz yaşamlar üzerinde bir kontrolümüz varmış gibi bile hissederiz. Çünkü bu yaşamların içinde olmasak da özgürce yargıda bulunabiliyor olmamız sanki bu dünyalar dahilmişiz hatta onları etkileyebilirmişiz gibi hissetmemize neden olur. Bu durum ünlü, zengin insanlar hakkındaki dedikodu programlarının niçin izlendiğini de açıklar. Aynı zamanda çalışanların patronları ve üstleri hakkındaki dedikodu yapmalarının nedenlerinden biri budur.
  • Başkalarını olumsuz karakterler ve tehlikeli durumlar ile ilgili uyarmak için de dedikodu yapılır. Konu ile ilgili bir deneyde işbirlikçinin hile yaptığını gören deneklerin kalp atışlarının hızlandığı ancak bu bilgiyi başkaları ile paylaştıklarında kalp atışlarının normale döndüğü gözlenmiştir.

Dedikodunun İyi ve Kötü Tarafları

Dedikodu genellikle olumsuz, kötü niyetli ve yıkıcı bir şey olarak görülür. Günümüzde dedikodu yapan insanlar, toplum düzenini bozan kişiler olarak kabul edilir ancak tarihte bu her zaman böyle değildi. Hatta İngilizce dedikodu anlamına gelen “gossip” kelimesi “god-sibbs” kelimelerinden türetilmiştir. “God-sibbs” ise eski İngilizcede vaftiz ebeveyni anlamına gelir ve terim yakın arkadaşlar için de kullanılırdı.

Dedikodu, insanların küçük sosyal gruplarında meydana gelen değişimler hakkında bilgi alışverişinde bulunmalarını sağlayarak, sosyal grupları genişletme ve birleştirme aracı olarak kullanılmıştır. İnsanların birbirlerinin hayatları hakkında bilgi sahibi olmalarını sağlayarak iletişimi ve bağları güçlendirmelerine katkı sağlamıştır. Uzak bir tanıdığınızın başından geçenleri az çok bilirseniz onu gördüğünüzde iletişiminizi zora sokacak bir söz söylemekten kaçınabilirsiniz. Ya da daha da iyisi o kişinin ihtiyacı olan bir desteği sağlayabilirsiniz.

Gruplar kendi normlarını yaratır. Yani her topluluğun belirli durumlarda nasıl davranılması gerektiğine dair kuralları vardır. Bireyler, dedikodu hedefi olmanın utanç verici sonuçlarından kaçınmak için grup normlarına uyma konusunda daha istekli olurlar. Günümüzde başkalarının ne düşündüğü önemsemenin sınırlandırıcı, özgürlükleri ihlal edici bir durum gibi algılanmasına karşın kamusal kurumların günümüzdeki kadar gelişmediği zamanlarda, başkalarının düşüncelerini önemsemek insanları toplum kurallarına uymaya zorlamıştır. Dışlanmanın ölüm anlamına geldiği eski çağlarda, dedikoduların yol açacağı yıkımı kimse kolay kolay göze alamadığından, dedikoduya mahal vermemek için toplum normlarına uygun davranma eğilimine yol açmıştır. Bu da topluluğun birliğine katkı sağlamıştır.

Gelelim dedikodunun kötü taraflarına;

İftira için kullanıldığında son derece yıkıcıdır. Çünkü yanlış bilgilerle doğru bilgileri ayırmak her zaman mümkün değildir. Üstelik yukarıda da bahsetmiş olduğumuz gibi yanlış olduğu alenen ortada olan bilgiler bile duygularımızı ve dolayısıyla yargılarımızı etkiler.

Dedikodular, etrafımıza karşı güvensizlik duymamıza yol açar. Başkaları hakkında yapılan dedikoduları işiten insan, kendisi hakkında da benzer dedikoduların yapılacağından kuşkulanır. Etrafa kuşku ile bakmak ise yıpratıcıdır. Zaman ve enerji kaybına, kafa karışıklığına, huzursuzluğa ve öz saygı kaybına yol açar.

Sonuç olarak; dedikodu yapmak zevkli olabilir ama dedikodunun iyi mi kötü mü olduğu kulağınıza doğru eğilen kişinin niyetine bağlıdır.

Kaynaklar:

Benzer Kanıtlar