25 Temmuz 1978’de dünyaya gelen Louise Joy Brown, anne-babası kadar bilim dünyasını da sevince boğdu. Çünkü Robert G. Edwards ve Patrick Steptoe tarafından geliştirilmiş teknik, başarılı olmuştu ve ilk tüp bebek dünyaya gelmişti.

İlk tüp bebek Louise Joy Brown, tarih 25 Temmuz 1978.

Normal hamilelik

Öncelikle bebeğin normal oluşumuna bakalım. Kadın üreme sisteminin üç temel bölümü vardır: Yumurtalıklar, fallop tüpleri ve rahim. Yumurtalıklar ayda bir defa olgunlaşmış bir yumurta üretirler. Genellikle yumurtalıkların her ikisi de her ay bir yumurta yumurtlar.

Serbest kalan yumurta, fallop tüpünün fimbriaları tarafından alınır. (Aşağıdaki resme bakacak olursanız daha iyi anlayabilirsiniz.) Fallop tüpünün içinde rahime doğru hareket eder. Döllenmenin gerçekleşebilmesi için yumurtanın ve spermin fallop tüpünde karşılaşması gerekir. Döllenme gerçekleştiğinde zigot adı verilen hücre, rahime doğru ilerler ve rahim duvarına bağlanır. Buna implantasyon denir. İmplantasyonun gerçekleşmesiyle hamilelik aşaması başlamış kabul edilir.

Kadın üreme sistemi

IVF (in vitro fertilization) nedir?

Üremenin normal olarak gerçekleşmediği durumlarda kullanılan bu yöntemde, yumurta ve sperm vücut dışında döllenir. İlaç kullanımı ve küçük cerrahi prosedürlerin bir kombinasyonu ile uygulanır ve son derece başarılı bir yöntemdir. IVF’nin uygulanabilmesi için sperm, yumurta veya gerekirse her ikisi de bir donörden temin edilebilir.

Süreç 4-5 adımdan oluşur. Öncelikle kadın, hormonlarını baskılayan bir ilaç kullanır. Adet döngüsü hormonlar tarafından belirlendiği için bu adım sayesinde doktor, döngüyü kontrol altına alır. İkinci adımda başka bir ilaç yardımıyla yumurtalıkların daha fazla olgunlaşmış yumurta üretmesi sağlanır.

IVF (in vitro fertilizasyonu: Klasik tüp bebek işlemi)

Üçüncü adımda doktor pelvis bölgesinden ince bir iğne ile yumurtaları toplar. İğne yumurtaları dışarı çeken bir emme pompasına bağlıdır. Bu basit cerrahi müdahale sırasında ağrı ve rahatsızlık hissini azaltmak için anestezi uygulanır.

Toplanan yumurtalar, petri kabında sperm ile bir araya konur. Eğer spermlerin motilitesi (kendi kendine hareket etme kabiliyeti) düşükse zigot oluşumunu teşvik etmek için sperm, yumurtanın içine enjekte de edilebilir. Döllenme gerçekleştiğinde oluşan hücreye zigot denir. Zigot bölünmeye başladığında embriyo adını alır. Yumurtanın alınmasından 3-5 gün sonra ise oluşan embriyolar, kadının rahmine aktarılır. Tipik olarak embriyonun implantasyonu yaklaşık bir hafta içinde gerçekleşir ve hamilelik başlar.

Bulantı, şişkinlik, hafif akıntı gibi bazı semptomlar görülebilir ancak çoğu kadın bir ya da iki gün içinde normal hayatına geri döner.

Hangi durumlarda IVF uygulanır?

IVF’nin kullanılabildiği durumlardan en yaygın olanlar:

  • Düşük sperm sayısı veya düşük sperm motilitesi,
  • Fallop tüplerinde hasar olması,
  • Tubektomi yapılmışsa,
Tubektomi :Döllenmenin gerçekleşmemesi için fallop tüplerinin kesilerek bağlanmasıdır.
  • Yumurtlama ile ilgili bir sorun olması,
  • Spermlerde deformasyon olması.

IVF’nin riskleri

Güvenli olarak kabul edilmesine karşın, IVF hala bir miktar risk taşır. Ağır vajinal kanama, ani kilo artışı, baş dönmesi vb. belirtiler bir sorunun göstergesi olabilir. Yumurtaların toplanması ve embriyonun rahime aktarılması sırasındaki cerrahi işlemler sırasında bir hasarın oluşması ihtimali vardır.

Hamilelik şansını artırmak için birden fazla yumurta aktarımı yapılabilir. Ancak birden fazla embriyo da çoklu gebelik anlamına gelebileceğinden, bu defa da gündeme çoklu gebelik riskleri gelir. Çoklu gebeliğin en önemli riskleri; bebeklerin kilosunun düşük olması ve erken doğumdur.

Bir diğer risk ise ektopik hamileliktir. Eğer embriyo, yanlışlıkla rahim dışında bir yere yerleştirilirse buna ektopik hamilelik (dış gebelik) denir. Bu durum genellikle fallop tüplerinde görülür. Bu söz konusu olduğunda fetus hayatta kalamaz, üstelik bu durum annenin hayatını da tehdit eder.

IVF ile ilişkili başka bir risk faktörü, OHSS-Ovarian Hiperstimülasyon Sendromudur. Bu, yumurtalıkların şişmesine neden olabilen doğurganlık ilaçlarına verilen olumsuz bir tepkidir. OHSS ağrılı ve tehlikeli bir durumdur. Bu ilaç kullanılmadan da IVF yapılabilir ancak uygulamanın başarı ile sonuçlanma ihtimali düşüktür.

Başarı şansını etkileyen önemli faktörlerden biri de kadının yaşıdır. Hamile kalma olasılığı 30-35 yaştan sonra düşmeye başlar, yaş ilerledikçe olasılık azalır.

Louise Joy Brown ve oğlu

Risklerine karşın IVF büyük bir nimet. IVF kendi çocuklarına sahip olmak isteyen milyonlarca kişinin hayallerinin gerçek olmasını sağladı. Ancak neden petri kabı bebeği değil de tüp bebek dendiğini bilmiyoruz. Oysa döllenme bir tüpte değil, bir petri kabında gerçekleştiriliyor.

Kaynaklar:

Benzer Kanıtlar