Karşılaştığımız insanlara saniyenin beşte biri gibi kısacık bir süre içinde, o kişiyi tanıdığımızı ya da onunla sosyal bir iletişime geçme hazırlığında olduğumuzu anlatan bir işaret göndeririz. Kaşların çok hafif bir şekilde yukarı kalkışı ile meydana gelen bu işaret, genellikle bilinçsizce gönderilir ve bilinçsizce alınır.

Bu mimik “kaş flaşı” olarak adlandırılır. Yüz Şifre Sistemi, kaş flaşını iç kaş kasının kasılarak yükselmesi olarak tanımlar. Kaş flaşı kendi içinde üç aşamada gerçekleşir.

  1. Başlangıç aşaması: Bu süreçte kaşlar maksimum pozisyonuna doğru yükselir.
  2. Doruk aşaması: Kaşlar yükselme seviyesinin doruğunda bir süre kalır.
  3. Dengeleme aşaması: Kaşların orijinal yerine dönme sürecidir.

Kaş flaşı, genellikle bilinçsiz veya bilinçaltı ilgi ya da tanıma işareti olarak kullanılan sözel olmayan bir iletişim biçimidir. Çok hızlı bir şekilde kullanılan işaret, farkına varılmaksızın kullanılır ve farkında olunmaksızın yanıtlanır.

Özellikle kalabalık bir ortamda kaş flaşını alan kişi, göndereni tanıyor ve kaş flaşı ile yanıt veriyorsa tanışıklığı onayladığı anlatır. Eğer birbirini tanımayan kişiler arasında kullanılıyorsa karşı tarafa duyulan ilgiye işaret eder. Bu ilgi, cinsel bir çekimden kaynaklı olabilir. Cinsel çekimden kaynaklı bir ilgiyi ifade eden kaş flaşına genellikle gülümseme ve olağandan daha uzun göz teması gibi sözel olmayan başka ipuçları eşlik eder.

Psikologlar ve sosyologlar kaşın hafifçe yukarı kalkmasını, korku veya şaşırma reaksiyonu olarak tanımlar.

Bununla birlikte kaş flaşının bazı biçimleri örneğin tek kaşın belli belirsiz yükselmesi onaylamama gibi olumsuz bir düşüncenin sözel olmayan göstergesi olarak kullanılır. Bu tip kaş flaşı da çoğunlukla bilinçsizdir ve karşıdaki kişinin duygularına ve düşüncelerine katılmamayı ifade eder.

Kültürler arası çalışmalar

1987 yılında yapılan bir çalışmada, üç farklı bölgeden 255 kişi, 67 saat boyunca gözlemlenmiş ve sosyal etkileşimleri kaydedilmiştir: Yeni Gine, Papua Yeni Gine ve Yukarı Orinoko bölgesinde yaşayan insanların incelendiği çalışmada, yaşın ve cinsiyetin kaş flaşının kullanımını etkilediği tespit edilmiştir. Örneğin Yeni Gine’de Eipo erkeklerinin, kaş flaşı kullanma oranının daha yüksek olduğu, Papua Yeni Gine’deki Trobireand erkeklerinin ise daha yüksek oranda alıcı oldukları gözlenmiştir.

Üç kültürün hepsinde de göz kapaklarının ve baş hareketlerinin azalmasının kaş flaşının başlamasına denk geldiği gözlenmiştir. Ayrıca bu üç kültürün insanlarında da kaş flaşı süresinin, iletişimin başlama aşamasında sohbetin devam ettiği süreçten daha yoğun olarak kullanıldığı gözlenmiştir.

Karşı tarafa duyulan ilginin olağan kabul edilmeyeceği durumlarda ortaya çıkan kaş flaşı, taciz edici bulanabilir veya düşmanca algılanabilir. Bu durum anksiyete duygusuna yol açar. Bu nedenle kaş flaşının bilinçli kullanımının riskleri olacağı unutulmamalıdır. John Martin tarafından 1997’de yapılan çalışmada kaş flaşının evrensel bir selamlama olmadığı hatta yabancılar arasında tamamen etkisiz olup bazen de olumsuz duyguların uyanmasına neden olduğu görülmüştür.

Birbirini tanımayan insanlar arasında kaş flaşı yerine, baş selamı ve gülümsemenin kullanılması daha doğrudur. Yani sonuç olarak kaş flaşı bilinçli bir şekilde kullanılacaksa tıpkı bilinçsiz orijinal formunda olduğu gibi birbirini tanıyan insanlar arasında kullanılmalıdır.

Kaynaklar:

Benzer Kanıtlar