Parlak bir ışık kaynağına, örneğin güneşe maruz kalan gözlerde, zararlı ışınlara maruz kalma miktarıyla doğrudan orantılı bir hasar oluşur. Bu senaryolardan en korkutucu olanı kuşkusuz körlüktür. Bununla birlikte güneş ışınlarına dolaylı olarak maruz kalmak da gözlerimize zararlıdır.

Güneş üç tip ışık üretir:

  • Görülebilir ışık
  • İnfrared (kızıl ötesi)
  • Ultraviyole (mor ötesi)

Gözün yapısına en çok zarar veren UV ışığıdır. Korneanın içinde bulunan hücreler, UV ışığına maruz kaldığında bozulabilir. Buna fotokeratit denir. Gözlerde aşırı yaşarma, göz çevresi dokularında kızarıklık ve kaşınma hissi en sık rastlanan semptomlardır. Neyseki genellikle 36 saat içinde tüm rahatsızlıklar geçer. Bunu önlemenin en iyi yolu UV koruyuculu bir güneş gözlüğü kullanmaktır.

Güneşe doğrudan veya uzun süre maruz kalmak ise retinaya özellikle makulaya zarar verebilir. Makula, retinanın merkezi görüşümüzden sorumlu olan bölümüdür.

“Güneşe bakmak gerçekten gözlerimize zarar verir mi?” başlıklı yazımızı okumak için buraya tıklayabilirsiniz.

Makulanın hasar görmesi (makuler dejenerasyon), merkezi görme alanında kalıcı körlüğe yol açabilir. Fotoğraf çekilirken flaşın gözlerimizi bir an için göremez hale getirmesi durumunun kalıcı olduğunu hayal ederseniz makuler dejenerasyonun nasıl bir etki yapacağını daha iyi anlayabilirsiniz.

Güneş Gözlüğü Kullanmak

“İyi bir güneş gözlüğü” kullanarak gözlerimizin güneşin zararlı ışınlarına maruz kalmasını azaltabilir hatta önleyebiliriz. “İyi bir güneş gözlüğü” demek, etkili bir ışık düzenleyici demektir. Bunu gözümüze ulaşan güneş ışınlarını değiştirerek yapar. Gözümüze ışık iki şekilde gelebilir; doğrudan ya da yansıyarak. Doğrudan gelen ışık, gözlerimizi kamaştırır ve etrafımızı rahatlıkla göremememize neden olur. Hatta odaklanmaya çalıştığımızda acıya benzer bir rahatsızlık yaratır. Yansıyarak gelen ışık ise genellikle ışık kaynağından gelen ışığın, yansıtıcı bir nesne üzerinden gözlerimize ulaşması şeklinde olur. Tıpkı doğrudan gelen ışık gibi yansıyan ışığın güçlü olması da görmeyi zorlaştırır bilhassa perspektif algısını bozar. (Kar, su, cam, kum vb.)

Özetle iyi bir güneş gözlüğünden beklenen, UV ışınlarını ve direk ışığı ortadan kaldırıp, yansıyan ışığın etkisini azaltmaktır. Bugün güneş gözlüklerinde bu özelliklerin yanı sıra başka özellikler de kullanılmaktadır. Diğer özelliklere ve bunların etkilerine kısaca göz atalım:

Gözlük Camı Rengi

  • Sarı ve altın rengi gözlük camı, mavi ışık miktarını azaltır. Böylece mavinin frekans oranı diğer frekanslara göre daha düşük bir hale gelmiş olur. Mavi ışık yayılma eğiliminde olduğundan, mavi ışık oranının azalması görüntünün çok daha berrak bir hale gelmesini sağlar.

  • Kehribar ve kahverengimsi tonlar ise daha genel amacı renk tonlarıdır. Parlamayı azaltır. UV ışınları ve mavi gibi daha yüksek frekanslı renkleri emen moleküllere sahiptir. Bu özellik göz sağlığı için oldukça önemlidir çünkü araştırmalar, UV ışığına yakın mavi vb. ışık frekanslarının zamanla katarakt oluşumuna neden olabileceğini göstermiştir.
  • Yeşil ve tonları ise kontrast değerini artırarak görüşün keskinleşmesini sağlar. Bu nedenle yeşil ve tonları en yaygın olarak kullanılan gözlük camı rengidir.
  • Mor ve kırmızı tonları ise yeşil ve mavi arka planlarda en iyi kontrastı sağlar. Bu nedenle su kayağı ya da yeşil doğada yapılan etkinliklerde en iyi seçimdir.

Polarizasyon

Polarizasyon, yansımaların emilebilmesini sağlamak için kullanılan kimyasal bir film tabakasıdır. Genellikle cam ve plastik yüzeylere uygulanır. 1940’larda fotoğraf çekimi sırasında meydana gelen yansımaları engellemek amacı ile kullanılmıştır. Günümüzde gözlüklerde göz kamaştırıcı ışık yansımalarını ortadan kaldırmakta kullanılmaktadır. Metal yüzeyler, beyaz zeminler, geniş ve düz alanlarda (örneğin deniz) oluşan yoğun parlamalar bu sayede engellenir veya azaltılır. Polarize filtresi uygulanmış gözlüklerin camları bol ışıkta kararır, loş ortamda ise rengi açılır.

Reflektif Güneş Gözlükleri

Bunlara aynalı gözlük ya da yarı gümüş cam da denir. Yarı gümüş denmesinin nedeni, gözlük camının seyrek bir şekilde yansıtıcı molekülle kaplanmış olmasıdır. Opak aynanın yarısı kadar yansıtıcı molekül uygulanarak üretilir. Yarı gümüş yüzeyler, “doğrudan ışığın” sadece yarısının geçmesine izin vererek daha rahat ve net bir görüş imkanı sunar ve böylece güneşin gözlere verebileceği zararlı etkileri azaltır.

Anti-reflektif (AR)

Bu özellik hava ve cam arasında ışığın kırılmasını düzenler. Bulunduğu ortamdan daha yoğun bir ortama giren ışığın bir kısmı yansır. Örneğin havanın yoğunluğu ile suyun yoğunluğu farklıdır ve suyun üstüne düşen ışığın bir kısmı geri yansır. İşte aynı olay gözlük camında da gerçekleşir. Yansıma önleyici özellik, yoğunluk değişikliğinin neden olduğu yansımayı ortadan kaldırır. Cam yüzeyin neden olduğu yansıma engellendiğinde daha keskin ve net bir görüntü elde edilmiş olur.

Bu aynı zamanda gözlüğü takan kişinin gözlerinin daha net bir şekilde görünmesine izin vererek daha estetik bir görünüm sağlar. Numaralı gözlüklerde camın hem içine hem dışına, güneş gözlüklerinde ise sadece camın iç yüzeyine uygulanır.

Dayanıklılık

Cam doğal olarak çizilmeye karşı dayanıklı olsa da çoğu plastik değildir. Bu nedenle üreticiler, merceklerde optik saydam filmler kullanarak gözlük camının dayanıklılığını artırırlar.

Kaynaklar:

Benzer Kanıtlar