Fillerin, maymunların, köpeklerin ve yunusların ailelerinden ya da sürülerinden birinin ölmesi durumunda, yas tutmaya benzeyen davranışlar sergiledikleri gözlemlenmiştir. Ancak bu gözlemler, gerçekten hayvanların ölümü anladığı ve yas tuttukları anlamına gelir mi? Yoksa hayvan davranışlarını insan yaklaşımı ile yorumladığımız için mi, onların ölümü anladığını ve yas tuttuğunu düşünüyoruz?

Bu konuyu aydınlatmak için yapılmış olan araştırmaları derlediğimiz bu yazımızda, hayvanlarda yas tutma olgusunun olup olmadığını aydınlatmaya çalışacağız.

Hayvanlar ölen yakınlarından yoksun kalacaklarını farkındalar mı?

Bu soru, hayvanların ölümle ilgili davranışlarını anlamanın en kritik noktasıdır. Çağlar öncesinde Pisagorlular, hayvanların deneyimlerinin de tıpkı insanlarda olduğu gibi belli duygusal sonuçlara yol açtığına inanıyorlardı. Darwin de cinsiyet seçilimi ile ilgili görüşlerini dile getirirken, hayvanların tıpkı insanlar gibi zevk ve acı, mutluluk ve ıstırap hissettiklerini bildirmiştir.

Son zamanlarda yapılan araştırmalar, en azından sevgi, korku, mutluluk, üzüntü, utanç, kızgınlık, kıskançlık, öfke, rahatlama, tiksinme, umut ve hüzün gibi birtakım duyguları hissettiklerine dair ikna edici kanıtlar elde edilmiştir. Bilhassa memeli hayvanlar üzerinde yapılan araştırmada, anne ve yavrusu arasında, yas tutma davranışının ortaya çıkmasının mümkün olduğunu gösterecek çok sayıda kanıt elde edilmiştir.

Hayvanların yası, insanın yasına benzer mi?

Hayvanların insan gibi yas tuttuğunu söylemek fazla iddialı bir ifadedir. Hayvan davranışçıları ve antropologlar hayvanların ölüm karşısında rahatsızlık hissettikleri konusunda birleşseler de görüş birliğine varamadıkları pek çok detay vardır. Örneğin şempanzelerde grubun bir üyesi öldüğünde grubun birkaç gün boyunca yemek yemeye ara verdiği görülür. Hatta daha önce neşeli ve aktif olduğu gözlemlenmiş bazı şempanzelerin ölüm olayını takip eden günlerde sessizleştiği gözlemlenmiştir. Uzun süre ölen arkadaşlarının yanında durdukları, hatta cansız bedeni hareket etmeye teşvik etmek için girişimlerde bulundukları olur.

Yas tutmaya benzeyen davranışların gerçekten yas tutmak olduğundan nasıl emin oluruz?

Ünlü bir primatolog olan Frans de Waal, bir babun ailesine mensup bir yavrunun, yırtıcı bir hayvan tarafından avlandıktan birkaç hafta sonra anne babunun yavrusunun öldüğü yere geldiğinde, ağaca tırmandığı ve yavrusunu hatırlar gibi ağlamaya başladığı gözlemlemiştir. Anne babunun bu davranışını Waal, babunların yaşadıkları olayları hatırlayabildiğine ve yavrusunu kaybetmenin hüznünü yaşadığına dair önemli bir kanıt olarak değerlendirmiştir.

Ölümün kalıcı bir durum olduğunu farkındalar mı?

Frans de Waal’a göre primatlar, ölümün sürekliliğini ve geri dönülmezliğini kesinlikle farkındadırlar. Bu çıkarımda bulunmasının birçok işaretini gözlemleyen Wall’in bonobo maymunları ile ilgili bir gözlemi ise şöyledir:

Bir grup bonobo maymunu, zehirli bir yılan görür. Yılanın tehlikeli olduğunu farkındadırlar. Sopalar yardımı ile yılanı uzaklaştırmaya çalışırlar. Grubun lideri alfa dişi, yılanın olduğu yere gelir. Yılanı kuyruğundan tutarak taşlara doğru fırlatır ve yılan çarpmanın etkisi ile ölür. Bonobolar yılanın ölmesinden memnun olduklarını gösteren davranışlarda bulundukları gibi yılanı alıp zafer madalyası gibi boyunlarına dolarlar. Bu davranışları, yılanın yaşarken tehlikeli olduğunu ancak ölünce tehlikenin tamamen bertaraf edilmiş olduğunu farkında olduklarını gösterir.

Hayvanlarda mezar kavramı var mıdır? Ölülerini gömerler mi?

İnsanoğlunun ölülerini defnetme geleneği milyonlarca yıl önce (tahminen 1,5-2 milyon yıl önce) yaşamış olan atalarımız Homo Naledi‘lere kadar geri gitmektedir. İnsanın evrimi ile ilgili araştırmalarda bulunan bir ekip, Johannesburg yakınlarında bulunan, Rising Star isimli bir mağarada,15 Homo Naledi fosili bulmuştur. Fosillerin durumu incelendiğinde Homo türlerinde daha önce rastlanmamış bir defin ritüeli uygulandığı anlaşılmıştır. Bazı araştırmacılar, Homo Naledi’nin ölülerine defin işlemi uygulanmasını, insanın hayvandan ayrılması olarak tanımlamıştır. Bu açıklamadan da tahmin etmiş olacağınız gibi hayvanlarda mezar kavramı ve ölüleri defin işlemi söz konusu değildir. Bazen ölü bir bedeni örterler ancak bunu yırtıcı hayvanların kokuyu duyup gelmesini önlemek amacıyla yaparlar. Yani bu bir tür savunma mekanizması davranışıdır.

Homo Naledi

Kendilerinden olmayan türden bir hayvanın ölümü durumunda nasıl davranılar?

Masallarda, çizgi ve animasyon filmlerde sıklıkla şahit olduğumuz hayvanların türler arası dostluğu gerçek hayatta da sıklıkla gözleniyor. Berlin Hayvanat Bahçesinde yaşayan Muschi adlı bir kedi ile Mausschen adlı bir ayı arasında da bu türden sıkı bir dostluk gelişmiştir. Kedi ve ayının ayrılmaz bir ikili haline gelmesinden birkaç yıl sonra ayı ölmüş, kedi arkadaşının kafesini terk etmeyi reddetmiş ve kederli sesler çıkararak ağladığı görülmüştür.

Hayvanların ölülerinin ardından yas tutup tutmadıkları tartışmalı bir konu olmaya devam etmekle birlikte yukarıda birkaç örnekte de görüldüğü gibi konunun artan bir ilgiyle araştırılacağı kesindir.

Kaynaklar:

Benzer Kanıtlar