“Tüpteki Beyin” (ya da “su tankındaki beyin”), dünya ile ilgili bildiklerimizi sorgulamak üzere üretilmiş bir düşünce deneyidir. Birçok bilim kurgu filmine de konu olan “simülasyon argümanı”nın bir formudur. Amaç, sanal gerçekle gerçek arasındaki farkın ayırt edilemeyeceği bir ortam tasavvur etmektir. Bu fazda ayırt etmenin ortadan kalkmasının sorgulandığı şüpheci bir yaklaşım hedeflenir.

Beynin kafa tasından çıkarıldığını ve fonksiyonlarının devam edebileceği özel bir sıvı ile dolu bir tüpün içerisine yerleştirildiğini hayal edin. Tüpteki beyne elektrik akımları gönderen bir alet bağlanmıştır ve bu sayede “tüpteki beyin” bizim dış dünyadan aldığımız uyarıcılara benzer uyarıcılar alabilmektedir. “Tüpteki beyin” elektrotlar aracılığı ile aldığı uyarıcıları değerlendirerek, fonksiyonlarını yerine getirmektedir. Ancak kendisinin tüpün içinde bir beyin olduğunun farkında değildir. Bir başka deyişle belki de siz bu satırları okuyan kişi değilsiniz. Belki ben de bu satırları yazan kişi değilim. Belki de ben bir araştırma merkezinde süper bilgisayarlar tarafından elektrik akımları verilen bir test tüpü içindeki beyinim! Eğer böyle bir şeyin mümkün olduğunu bir defa kabul edecek olursak dünya hakkında bildiğimiz şeylerin gerçekten doğru olduklarından emin olamayacağımızı kabul etmek zorunda kalırız.

Fikrin orijinalliği

Felsefe tarihi boyunca gerçekliğin bir illüzyon olabileceğine dair birçok teori üretilmiştir. Hatta burada söz konusu olan şüpheciliğin izlerine MÖ 5. yüzyılda bile rastlanır. Parmenides’in “Doğa Üzerine” adlı eserinin “Hakikatin Yolu” başlıklı bölümünde fiziksel dünyanın algıladığımız gibi olmama ihtimali dile getirilmiştir. Günümüzde ise teknolojinin hayret uyandırıcı gelişim hızı simülasyon argümanlarının popülerleşmesine yol açmaktadır.

İtirazlar

Hilary Putnam bu düşünce deneyinin şüpheci imalarını kabul etmez. Çünkü kullandığımız kelimeler başka bir dünyaya ait değildir. Genel hatlarıyla algıladığımız her şey bu dünyaya aittir. Başka bir deyişle şu anda pencerenin önündeki masada oturuyor olmam, şu anda algılamakta olduğum dünya için geçerlidir. Bu dünyanın sanal olup olmamasının bir önemi yoktur.

Kaynaklar:

Benzer Kanıtlar