Tıpkı 1895 yılında bilinmeyen bir ışın keşfeden Wilhelm Röntgen’in bu ışına “x-ışını” demesi gibi birçoğumuz alfabemizde yer almamasına rağmen “X” harfini “bilinmeyen”i ifade eden bir terim olarak kullanırız.

X harfinin sembolizmdeki karşılığı ise “arayış ve buluş”dur. Buna göre; sonsuza uzanan iki çizginin merkezde tek bir noktada buluşması ya da bir başka açıklamaya göre; X harfinin her yönden (doğudan, batıdan, kuzeyden ve güneyden) tek bir noktayı işaret eden oklardan oluşması, insan yaşamındaki ‘arayış ve buluş’u temsil eder.

Bilinmeyenin “X” olarak tanımlanmasının ardındaki esas nedeni anlamak için bilim tarihinde günümüzden 2000 yıl önceye gitmek gerekir.

Newton’dan 600 yıl önce, hareketin birinci ve ikinci yasalarını keşfeden İslam bilgini!” başlıklı makalemizde de bir örneğini konu ettiğimiz gibi bilimsel açıdan altın çağını yaşayan İslam dünyası, modern bilimin gelişimine büyük katkılar sağlayan Arap, Türk ve Pers kökenli alimler yetiştirmiştir. Bu alimler, eserlerini Arapça kaleme aldıklarından bugün kullanılan birçok bilimsel terimin kökeni de Arapçadır. “Birbirinden bağımsız parçaların uzlaştırılması” anlamına gelen Arapça “el-cebir” kelimesi, dilimizde de ifade edildiği gibi birçok batı diline “cebir” olarak geçmiştir.

Muhammed bin Musa el-Khwarizmi (780-850), Khiva, Özbekistan heykeli.

Modern matematiğin kurucularından biri, dokuzuncu yüzyılda yaşamış Muhammed el-Khwarizmi’dir. 832’de Bağdat’ta Bilgi Meclisi’nde çalışan matematikçi, Klasik Yunan, Hint ve Mısır kaynakları üzerinde yaptığı çalışmalar sonucunda, matematiğin temellerini atmıştır. Etkisi o kadar büyüktür ki, yüzlerce yıl boyunca sembolik matematik, Avrupa’da “al-Khwarizmi” matematiği olarak bilinmiştir. Fakat adının ilk harfi Avrupa dillerinde kolaylıkla telaffuz edilmediğinden “al-Gwarizmi”ye dönüşmüş olan terim bugün de “algoritma” olarak kullanılmaya devam etmektedir.

11. ve 12. yüzyıllarda Avrupa’ya İspanya’dan giriş yapan, İslam alimlerinin eserlerine duyulan büyük ilgi eserlerin hemen İspanyolcaya çevrilmesine neden olmuştur. Ancak Arapça bazı seslerin İspanyolcada kullanılmaması bir takım çeviri sorunlarına yol açmıştır. İşte bu soruna yol açan şīn harfi:

İspanyolca “ş” sesini çıkaran bir harf yoktur. Bu harf aynı zamanda “bir şey” anlamına gelen “şeylan” kelimesinin de ilk harfidir.

Arapçada kelimeler, “al” eki ile belirli hale getirilir. Yani “al-şeylan,” “bilinmeyen şey” anlamına gelir. Bu kelime, matematik tarihinin ilk zamanlarından beri kullanılmıştır.

Orta çağ’ın bu kaynakları tercüme etmekle görevli bilginlerin en büyük sorunu, şīn harfini ve şeylan kelimesini İspanyolcaya çevirememeleri olmuştur. Bu sorunu aşabilmek için oluşturulan kurul, bu sesin yerine geçebilecek bir harfi önce Antik Yunan alfabesinde bulmuş, ardından yapılan çevirilerde bu sesin Latin alfabesinde karşılığının X olduğuna karar verilmiştir.

Yani sonuç olarak X’in bilinmeyeni ifade etmesinin nedeni İspanyolların “ş” sesini çıkaramıyor olmalarıdır.

Kaynaklar

Benzer Kanıtlar