Virüslerin yol açtığı hastalıklar söz konusu olduğunda, kadınlar erkeklerden daha dayanıklı. Örnek vermek gerekirse;
- Tüberküloz’a yakalanan erkeklerin ölüm riski, aynı hastalığa yakalanan kadınların ölüm riskinden 1,5 kat fazla.
- Papilloma virüsü kapan erkeklerin kanser olma ihtimali, aynı virüsü kapmış kadınlardan 5 kat fazla.
- Epstein-Bar virüsünün yol açtığı Hodhkin’s Lenfoma Kanseri, erkekleri iki kat fazla vuruyor.
Aynı virüsü kapmış olan erkekler, kadınlardan hem daha yüksek oranda, hem de daha ağır hasta oluyorlar. Acaba Neden?
Bu durum çoğunlukla, kadınların bağışıklık sisteminin erkeklerden daha güçlü olması ile açıklanmaktaydı. Ancak Royal Üniversitesi’nden Dr.Francisco Ubeda ve Prof. Vincent Jansen’in çalışmaları konuya yeni bir açıklama getirmiştir.
“Bulaşıcı Hastalıklarda Virüslerin Cinsiyete Özgü Evrimi’ adlı çalışmalarında ortaya koydukları tez şöyle: Kadınların hamilelik ve emzirme dönemlerinde çocukları ile girdikleri yakın temas, virüsün bulaşma ihtimalini güçlendirir. Yani kadın bedeni, virüsün yayılması açısından daha yüksek bir potansiyele sahip. Bu durum virüsün evriminde, kadınlara daha az zarar verme yönünde bir baskı oluşturabilir.
Lösemi kanserinin Japonya ve Karayipler’de kadın ve erkeklerde görülme oranları karşılaştırıldığında, ilginç bir tablo ortaya çıkmaktadır. T-cell limphotropik Virüsü’nün sebep olduğu lösemi kanseri görülme sıklığı, Kayipler’de kadınlarda ve erkeklerde eşitken, emzirmeye çok önem verilen Japonya’da kadınlarda daha seyrek ortaya çıkmaktadır.
Jansen, “Virüs’ün içinde bulunduğu bedenin cinsiyetini nasıl ayırt ettiğini henüz bilmiyoruz ama iki cinsiyet arasında birçok farklı hormon olması, neden olmasın diye düşünmemize yol açıyor” demiştir.