Çizgi roman tarihinin en popüler süper kahramanlarından biri olan Örümcek Adam’ı hepimiz tanıyoruz. Bildiğiniz gibi Stan Lee’nin (Marvel evreninin babası) yarattığı bu karakterin, düşmanlarıyla savaşmak ve kendini korumak için birçok silahı ve yeteneği vardır. Bunlardan en önemlisi ise şimşek hızındaki refleksleridir. Hatta “örümcek hissi” tabiriyle de bu yetenek kast edilir. Buna “his” denmesinin nedeni, Örümcek Adam’ın tehlikenin bariz işaretleri henüz belirmeden, tehlikenin yaklaşmakta olduğunu fark etmişçesine tepki vermesidir. Gerçek hayatta da bazı insanların (bilhassa bazı sporcuların) reflekslerinin ortalamanın hayli üzerinde olduğunu görüyoruz. Peki acaba reflekslerin geliştirilmesi mümkün müdür, bir insan Örümcek Adam’ın reflekslerine ne kadar yaklaşabilir?

Refleks Nedir?

Refleks, canlıların dış uyaranlara tepki olarak gerçekleştirdikleri hızlı ve istemsiz tepkilerdir. Dış uyaran ile kast edilen canlı organizmanın ortamında vücuduna etki eden şartlardaki ani değişikliktir. Refleks tepkilerinin ortaya çıkması için bilinçli eylemlerimizde olduğu gibi beynimizi kullanmamız gerekmez. Örneğin farkında olmadan sıcak bir nesneye dokunduğunuzu düşünün, sıcak nesneye değmemizle elimizi çekmemiz bir olur öyle değil mi? Oysa henüz bilincimiz, sıcaklığı fark etmemiş ve kaslarımıza elimizi sıcak nesneden çekmemiz gerektiğini bildirmemiştir.

Reflekslerimiz, sinir hücrelerinin koordineli bir aktivitesi sonucu ortaya çıkar. Refleksin ortaya çıkması için bu sinyallerin beynimize gitmesi gerekmez. Bu sayede refleksler çok hızlı bir şekilde ortaya çıkabilir. Refleks hareketi, doğrudan sinir yayı adı da verilen bir sinir yolu tarafından gerçekleştirilir. Sinir yayı reseptörlerin uyarımı ile devreye girer. Reseptörler omuriliğe duyu nöronları ile sinyal gönderir. Sonuç olarak kaslarımız uyarılır ve refleks aksiyonu ortaya çıkar.

Örümcek Hissi

Çizgi romanlarda ve filmlerde Örümcek Adam, sıklıkla reflekslerini kullanarak mermilerden vb. kaçmayı başarır. Bu tür tehlike anlarında “örümcek-hissi” adı verilen altıncı his benzeri, tehlikeyi çok erken bir aşamada farkına varma ve anında önlem alabilme kabiliyeti anlaşılır.

Peki acaba insanlarda buna benzer bir özellik olabilir mi?

Doğrusunu söylemek gerekirse insanda örümcek-hissi yoktur. Henüz bir mermi namlunun ucundan çıkmamışken çıkacağını tahmin ederek kaçmaya imkan verecek bir kabiliyetin olmasını ummak masallara inanmaya benzer. Fakat farkında olmadan kendimizi korumamızı sağlayan tepkiler verebiliriz. Duyularımız belli miktarda uyarıcıyı alabilir. Yani duyularımızın belli bir kapasitesi vardır. Örneğin önemli bir iş yaparken odaklandığımız konu dışındaki uyarıcıları yok sayarız. Ancak tehlikeli bir durum ortaya çıktığında, sempatik sinir sistemimiz derhal aktive olur ve dikkatimiz anına tehlike unsuruna odaklanır. Yani ne kadar odaklanmış olursak olalım hayati bir tehlikeye yol açacak bir durumu derhal fark ederiz. Bunun böyle olduğu New York Üniversitesi’nde gerçekleştirilen bir araştırma ile de kanıtlanmıştır. Araştırmanın detaylarını okumak için buraya tıklayabilirsiniz. Buna “örümcek-hissi” denemez belki ama ona benzer bir şey olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Çalışarak Reflekslerimizi Geliştirebilir miyiz?

Propriyosepsiyon yani eklemlerin pozisyonunu ve hareketini algılama duyusu, reflekslerimizi geliştirebilmemizi sağlar. Belli bir beslenme programı, eğitim ve çalışma ile reflekslerimizi geliştirmemiz mümkündür. Kaya tırmanışı, ağaç tırmanışı gibi dengeleme egzersizleri bu yeteneğin gelişmesine katkı sağlayabilir.

Kontralateral hareketler, (yani sol bacakla sağ elli, sol el ile sağ bacağı birlikte hareket ettirmek) sinir sistemimizin daha verimli çalışmasını sağlar. En faydalı kontralateral egzersizlerden biri, bir elle yere basarken, ters yöndeki bacakla zemine basılan egzersizlerdir.

Emekleme de kontralateral hareketleri geliştirmenin iyi bir yoludur. Bu egzersizler vücudun sağ ve sol bölümleri arasındaki iletişimi geliştirerek, baskın olmayan uzuvlarımızla ile ilgili farkındalığımızı artırır. Bu sayede reflekslerimiz gelişir.

Örümcek Adam gibi mermilerden kaçabilecek seviyedeki reflekslere sahip olmamız mümkün olmasa da insanların süper kahramanların becerilerine sahip olma arzuları ve konu ile ilgili çalışmaları geçmişte olduğu gibi gelecekte de sürecektir. Genetik mühendisliğindeki gelişmeler günün birinde Marvel kahramanlarının özelliklerine sahip insanların ortaya çıkmasını sağlayabilir. Hatta Nature dergisinde yayınlanan bir habere göre Japonya’da insan-hayvan embriyo deneylerine onay vermiş bulunuyor. Etik ve teknik engeller aşıldığında nakil için gerekli organların bu yöntemle elde edilmesi planlanıyor. Bu ve benzeri çalışmaların süreceği ve günün birinde sokaklarımızda Marvel kahramanlarının özelliklerine sahip insanların yürümesi kuvvetle muhtemeldir.

Kaynaklar:

Benzer Kanıtlar