Kızım için anaokulu araştırırken, birçok okulun tanıtımında okulda fıstık ve benzeri ürünlerle yapılmış yiyeceklerin olmadığını çünkü kurum olarak alerjiler konusunda dikkatli olduklarını duyduğumda çok şaşırmıştım. Çünkü benim çocukluğumda, başrolünde kabuklu yer fıstığının yer aldığı, her yıl kutlanan yerli malı haftası şenliği yapılırdı. Şenlik boyunca okul buram buram fıstık kokar, kabukları her yana saçılırdı. Şimdi anlıyorum ki o zamanlarda okulda fıstık alerjisi olan tek bir insan bile yokmuş! Oysa şimdi anafilaktik şok riski nedeni ile tek bir fıstığın bile okula ya da uçağa girmesine izin verilmiyor.

Son 25-30 yılda, alerji teriminin anlamında da büyük bir değişiklik oldu. Eskiden alerji denildiğinde, bir iki günlük geçici ve hafif bir rahatsızlık anlaşılırken bugün alerji denildiğinde her daim var olan ve yaşamı kökünden etkileyen bir durum anlaşılıyor. Bazı uzmanlar, bu değişimin nedenini işlenmiş gıdaların ve sağlıklıksız ürünlerin tüketimine bağlıyor.

Alerjik reaksiyonların ve bilhassa fıstık alerjisinin neden arttığını anlamak için öncelikle alerjinin ne olduğuna göz atalım:

Ajerjik Reaksiyon Nedir?

Alerjik reaksiyon bağışıklık sisteminin aşırı reaksiyonu demektir. Vücudumuzda yabancı olarak tanımlanan maddeler tespit edildiğinde bağışıklık sistemimizin antikorları, histamin salınımını tetikler. Bu, damarların dilatasyonu (genişleme) dahil olmak üzere başka bir reaksiyon zincirini başlatır. Kısacası alerjik reaksiyon demek, bağışıklık sisteminin aslında zararsız bir şeyi zararlı sanarak tepki vermesi demektir.

Fıstık Alerjisi

Fıstık alerjisi olan birinin bağışıklık sistemi, fıstığın ihtiva ettiği proteinlerden birini ya da birkaçını tanıyamaz. Yer fıstığı alerjisi, günümüzün hem en yaygın hem de en tehlikeli alerjilerinden biridir. Hafif reaksiyonlarda kaşıntı gibi basit semptomlar ortaya çıkarken daha ağır reaksiyonlarda boğaz, dudaklar ve yüzde şişmeler görülür. En şiddetli vakalarda ise ölümcül tehlike söz konusudur.

İşte bu yüzden yerli malı haftasının başrol oyuncusu artık okulların kapısından geçemiyor. Son zamanlarda yapılan araştırmalara göre; çocuklarda yer fıstığı alerjilerinin görülme sıklığı, 2010’dan bu yana en az % 20 artmıştır. Bugün yaklaşık olarak 13 çocuktan 1’inin en az bir gıdaya alerjisi vardır.

Yerfıstığı Alerjisi Neden Artıyor?

Ağaçta yetişen fıstıklarla yer fıstığı arasındaki ayrımı anlamak önemlidir. Yer fıstığı, adından da anlaşıldığı gibi yer altında yetişen bir baklagil türüdür. Ağaç fıstıkları ise ülkemizde bolca bulunan fındık ve antep fıstığı gibi fıstıklardır. Her ikisi de alerjiktir ama yer fıstığı alerjisi çok daha yaygındır.

Gıda alerjilerinin niçin yükselişte olduğuna dair pek çok teori ileri sürülmüştür. Bunlardan en çok kabul göreni eskiye oranla alerjik reaksiyona yol açma olasılığı yüksek olan gıdaların tüketim miktarının artmış olmasıdır. Bu teoriye göre; insanların daha fazla fıstığa maruz kalmaları daha fazla reaksiyonun ortaya çıkmasına neden olur.

Bununla birlikte yer fıstığı alerjisi artan tek alerji türü de değildir. Bilhassa batı toplumlarında belli bir beslenme programının izlenmesini gerektiren çölyak hastalığı gibi hastalıklar da tırmanışa geçmiştir.

Amerika başta olmak üzere batı toplumlarında, lifli gıdaların tüketim oranı düşerken karbonhidrat ve yağ içeren gıdaların tüketimi artmaktadır. Bunun yanında her geçen gün tarımda ve hayvancılıkta daha fazla kimyasal madde kullanılmaktadır. Bazı uzmanlar, yaşanan bu değişimlerin bağışıklık sistemini zayıflattığını ve alerjilerin bu yüzden arttığı görüşündedir. Lifli gıdalar sindirim sisteminin daha iyi çalışmasını sağladığından bu gıdaların yoksunluğu sindirim sorunlarına yol açar. Bununla birlikte şeker gibi kötü karbonhidratlar, vücudumuzdaki zararlı bakterilerin varlığını teşvik eder. Zararlı bakterilerin artması, hastalıklara karşı daha eğilimli olmamıza ve bağışıklık sistemimizin hata yapma riskini artması anlamına gelir. Bununla birlikte yer fıstığı kavrulduğunda içindeki bazı proteinler denatüre olur. Denatüre olan proteinleri tanımakta zorluk yaşayan bağışıklık sistemimiz bunları yabancı, zararlı olması muhtemel madde olarak tanımlar ve tepki verir.

Yaygın olarak kabul gören bir diğer teori ise ebeveynlerin eskisine nazaran çok daha korumacı bir yaklaşım benimsemiş olmalarıdır. Bu teoriye göre; çocuklar yabancı maddelere daha az maruz kadıklarından bağışıklık sisteminin zararlı maddeleri zararsız olanlardan ayırmak konusundaki yetenekleri de eskiye oranla daha az gelişir.

Bağışıklık sistemimiz bir bakteri, patojen vb. yabancı bir madde ile ilk kez karşılaştığında bu maddeyi tanır ve tecrübe kazanır. Tecrübe, bağışıklık sistemini güçlenmesi demektir. Çünkü bağışıklık sistemi, tanıdığı her maddeye karşı bir savunma şablonu geliştirir. Aşıların yapılma nedeni de budur, bağışıklık sistemini eğitmek. Kısaca ifade etmek gerekirse çocukların ellerinin sürekli olarak dezenfekte edildiği bir dünya, bağışıklık sisteminin eğitim fırsatlarının kısıtlandığı bir dünya demektir.

Zamanlamanın Önemi

Alerjilerin genetik bir yönü olduğu kabul edilmekle birlikte bazı uzmanlar alerjilerin gelişmesini belli bir yiyeceğe maruz kalma yaşı ve miktarı ile ilişkili olduğunu öne sürmektedirler. Alerji yapma olasılığı yüksek bir besin maddesinin erken bir yaşta ve fazla miktarda tüketilmesi durumunda vücut olumsuz bir reaksiyon verebilir. Üstelik bağışıklık sistemi, bu maddeye verdiği olumsuz reaksiyonu savunma mekanizması şablonu olarak kaydeder. Daha sonra bu besin maddesi ile her karşılaştığında (miktar aşırı olmasa da) aynı reaksiyonu verir.

Bu teorinin doğruluğunu kanıtlayan bir uygulama yapılmıştır. Bir bölgede, hamilelikten başlayıp çocuk üç yaşına gelene kadar fıstık ve fıstık ihtiva eden ürünler tüketilmemiştir. Üç yaşından sonra ise çok küçük bir miktardan başlanıp, tüketim miktarı yavaş yavaş artırılmıştır. 10 yıllık bir süre devam eden uygulama ve takip sonucunda bölgede fıstık alerjisi oranının uygulamanın yapılmadığı bölgelere oranla daha düşük  olduğu görülmüştür.

Alerjilerle mücadelede etkili olduğu kabul edilen öneriler özetle şunlardır:

  • Sağlıklı ve doğal beslenmeye özen göstermek.
  • Hijyen kurallarına uyarken aşırıya kaçmamak. Korumacı ebeveynliği abartmamak.
  • Alerjik olduğu bilinen besinlerle çocukları tanıştırırken dikkatli olmak ve bu besinleri azar azar artırarak beslenme programına dahil etmek.

Kaynaklar:

Benzer Kanıtlar