Suyun yaşamımız için önemi, hepimizin malum; susuz kalmanın riskleri de… Bu yüzden günlük su tüketim miktarı konusunda sonu gelmez tartışmalara da aşinayız. Eskiden günde en az 8 bardak su içilmesi gerektiği söylenirdi ama şimdi kişinin vücut ağırlığına göre içmesi gereken su miktarının belirlenmesi gerektiği söyleniyor. Konu ile ilgili araştırmalar devam ediyor ve uzmanların uzlaştığı tek bir yanıt henüz oluşmuş değil.

Peki ya suyu içme şeklimizin bir önemi var mı?  NBI’de yayınlanan “Su, Hidrasyon ve Sağlık” başlıklı makalede, eskilerin “Terli terli su içilmez!” uyarısını hatırlatan “su içme şekilinin önemi” konusuna rastladım. Çok ilginç bir şekilde büyük bir fiziksel efor sarf ettikten sonra alel acele su içmenin gerçekten zararlı olduğunu öğrendim. Nedenini ve nasılını merak ediyorsanız okumaya devam edin.

İnsan vücudunun yaklaşık %60’ını oluşturan su, kaslar ve organlar arasında dağılır. Ancak bu dağılımın nasıl gerçekleştiği konusu önemlidir. Kaslara ve organlara suyu taşıyan kandır. Kanın %83’ü; kasların %76’sı ve dokuların %70’i sudan oluşur. Bu oranlarlar su barındırma eşikleridir. İnsan vücudu, vücut sıvılarını vücudun çeşitli dokularına, kaslarına ve hücrelerine mümkün olduğu kadar verimli bir şekilde dağıtmaya çalışan ince ayarlanmış bir makine gibidir. Bu yüzdelerdeki dalgalanmalar vücudun bir bütün olarak hatalı işlemesine yol açar. Susuzluk hissini hepimiz gayet iyi biliriz çünkü vücudumuz su ihtiyacını bize gayet net bir şekilde bildirir. Vücudumuzun ihtiyacından fazla su tüketmemiz durumunda vücut, fazla suyu dışarı atıp, vücutta doğru miktarın kalmasını sağlamaya çalışır. Susuzluk hissettiğimiz zaman bile suyu aceleyle mideye indirirsek, su vücut tarafından doğru bir şekilde emilemez. Daha önce de bahsetmiş olduğumuz gibi bu su, fazla su gibi idrar yolu ile vücuttan atılır.

Bu konu ile ilgili yaygın bir yanlış anlaşılma var. İnsanlar fazla su içmenin ve sık sık tuvalete gitmenin vücudun toksinlerden atılmasına katkı sağladığını sanıyor. Bu yüzden kendilerini su içmeye zorluyorlar. Oysa fazladan su içmek çoğunlukla anlamsız bazen de zararlı olabilir. Çünkü idrar, kan dolaşımına girmiş fazla suyu atarken vücudumuz tuz da kaybeder. Bu süzme işlemi, böbrekler tarafından gerçekleştirilir. Bir seferde çok fazla su aldığımızda su dokular ve kaslar daha az emilir bu yüzden de böbrekler suyu hızla atmaya çalışır. Yani bir seferde çok miktarda su içtiğimizde, dokular ve kaslar bu hızda emilim yapamayacaklarından, vücudumuz suyu dışarı atmaya çalışır. Sorun da işte burada başlar. Hızlı su atılımı vücudumuzun sodyum seviyesini düşürür. Bu da su zehirlenmesi olarak bilinen hiponatremi adı verilen duruma neden olur. Büyük bir bitkinlik hissi ve baş ağrısıyla kendini belli eder. Aşırıya varan durumlarda fazla su, hücrelerin normalden daha fazla şişmesine neden olur. Bunun beyindeki yansıması, acil tedavi gerektiren bir durumdur.

Bu açıklamaları okuyunca eskilerin neden “terli terli su içme” dediğini daha iyi anladım. Yoğun fiziksel efor sarf ettiğimizde vücudumuz deri yolu ile su kaybederken derin nefesler alıp veririz. Yani nefesimizden de bir miktar su buharlaşır. Bu hızlı su kaybı beraberinde vücudumuzun sodyum seviyesi de düşer. Bunun üzerine bir de hızla mideye indirilen fazla miktarda suyu eklersek vücudumuzun bu suyu doğru şekilde absorbe etme imkânı azalmış olur. Buna bir de böbreklerin verimsiz çalışması eklenirse vücudumuz suyu doğru şekilde depolayamaz. Fazla su yerçekiminin de etkisi ile vücudun alt bölgesinde birikir. Bacaklarda ve ayaklarda şişme görülebilir.

Sonuç olarak; suyu nasıl içtiğimiz, içmemiz gereken su miktarı kadar önemlidir. Yani terli terli kana kana su içmek gerçekten kötü bir fikirmiş. Modern yaşamın temposu bir an yavaşlamamıza izin vermiyor olabilir ama en azından su içerken biraz soluklanmalı, vücudumuzun suyu doğru bir şekilde kullanması için ona zaman tanımalıyız.

İçmemiz gereken su miktarı konusunda pek çok tartışma olsa da suyu yudum yudum içmemiz gerektiği konusu nettir. Bazı su şişelerinin ağzı (bilhassa sporcuların antrenman sırasında kullandıkları şişeler) da işte bu yüzden dar yapılır. Sonuç olarak kaliteli bir yaşam için yavaşlamayı unutmayalım, suyu yudum yudum içelim.

Kaynaklar:

Benzer Kanıtlar