Modern tarihimizde majör bir etkiye sahip olan demokrasi, otoriter monarşiler gibi arkaik sistemlere göre çok daha özgürlükçü ve rasyonel bir yönetim şeklidir. Bugün dünyada birçok ülke demokrasi ile yönetilirken her ülkenin demokrasi yorumu da birbirinden farklıdır. Bu makalede, demokrasinin öne çıkan yorumlarından sekizi örnekleri ile özetlenmiştir.

Demokrasi Nedir?

Demokrasi, vatandaşlara yönetime doğrudan ya da dolaylı olarak (örneğin bir parlamentoyla) katılmalarını sağlayan seçme hakkı sunar. Demokratik yönetimlerde, hükümetin vatandaşlarından alamayacağı temel haklar vardır. Bu haklar, uluslararası olarak tanınmakta ve garanti edilmektedir.

Demokrasi Türleri

Demokrasi ile yönetilen her ülke, demokrasinin anlamını kendine göre yorumlamaktadır. Bu yüzden geniş ve farklı jeopolitik atmosferlerde çok çeşitli demokrasi yorumları görülmektedir. Bunlardan başlıcaları şöyledir:

  1. Doğrudan demokrasi
  2. Temsili demokrasi
  3. Başkanlık demokrasisi
  4. Parlamenter demokrasi
  5. Otoriter demokrasi
  6. Katılımcı demokrasi
  7. İslami demokrasi
  8. Sosyal demokrasi

Doğrudan Demokrasi

Halkın yönetime bizzat katılmasıdır. Herhangi bir temsilci ya da parlamento söz konusu değildir. Tüm kararlar, vatandaşların oyları ile belirlenir. Kararlara ilişkin öneriler, hükumet tarafından sunulabileceği gibi vatandaşlar tarafından da sunulabilir. Nüfusun küçük, eğitimli ve nispeten homojen olduğu ülkelerde doğrudan demokrasi hiç de kötü bir fikir değildir. Örneğin İsviçre, uzun tarihi boyunca doğrudan demokrasinin başarılı bir örneğini uygulamıştır. Ancak ülke sınırları genişlediğinde, bu sistemin çalışması pek mümkün değildir. Bu durumda vatandaşlar, kendileri adına karar veren temsilciler seçerler.

Temsili Demokrasi

Temsili demokrasi (ya da dolaylı demokrasi), vatandaşların kendilerini temsil edecekleri seçimle belirlemesi esasına dayanan ve dünya genelinde en yaygın uygulanan demokrasi biçimidir. Temsili demokrasi, azınlıkların da temsil edilmesi anlamına geldiğinden, onların da haklarının korunmasını sağlar.

Temsili demokrasi ile yönetilen ülkelerin çoğu demokrasi yorumlarını liberal demokrasi olarak tanımlar. Bunun anlamı, vatandaşların bireysel ihtiyaçlarına devletin ihtiyaçlarından daha fazla değer verilmesidir. Bu yüzden liberal demokrasi uygulamalarında, bireysel hakları devletin çıkarları uğruna askıya almak anlamına gelen olağanüstü hal ilan etmek pek mümkün değildir. Liberal demokrasi uygulamasına, Hindistan ve ABD örnek verilebilir.

Buna karşın İsrail ve Güney Kore gibi bazı devletler, dış tehditler ve halk ayaklanmalarına karşı güvensiz hissederler. Bu ülkelerin demokrasi anlayışına liberal demokrasiden ziyade defansif demokrasi demek daha doğrudur. Bununla birlikte temsili demokrasinin çok daha az liberal yorumları da vardır. Bu yorumun bir klasik örneği Singapur Cumhuriyeti’nde uygulanmaktadır.

Sonuç olarak; ülkelerin ihtiyaçları, ideolojileri, kültürel geçmişleri vb. birçok farklılık temsili demokrasinin bambaşka yorumlarına yol açmıştır. Aşağıdaki türler, temsili demokrasinin birkaç alt türüdür.

Başkanlık Demokrasisi

Başkanlık demokrasisinde cumhurbaşkanı, hükumet üzerinde önemli bir güce sahiptir. Başkan doğrudan ya da dolaylı olarak halk tarafından seçilir. Cumhurbaşkanı ve yürütme organı, yasama organına karşı sorumlu değildir. Ancak normal şartlar altında yasama organını tamamen reddedemez. Aynı şekilde yasama organı da olağanüstü bir durum söz konusu olmadığı sürece devlet başkanını görevinden alamaz. Başkanlık demokrasisinde cumhurbaşkanı hükumetin de başıdır. ABD, Arjantin ve Sudan gibi ülkeler, bu tür bir demokrasi ile yönetilmektedir.

Parlamenter Demokrasi

Meclisin daha güçlü olduğu uygulamalara ise parlamenter demokrasi denir. Yürütme organı, demokratik meşruiyetini yasama meclisinden yani parlamentodan alır. Devletin başı, hükümet başkanından farklıdır ve her ikisi de değişen derecelerde güce sahiptir. Devletin başı, çoğunlukla zayıf bir kral/kraliçe (örneğin İngiltere) ya da sadece törenlere başkanlık eden sembolik bir liderdir (örneğin Hindistan).

Otoriter Demokrasi

Bu yalnızca elitlerin meclisin bir parçası olabileceği yönetim anlayışıdır. Bir başka deyişle vatandaşlar, sadece belirli kişilere oy verme hakkına sahiptir. Yani sıradan bir vatandaş aday olamaz. Bu kategoriye, Vladimir Putin yönetimindeki modern Rusya ve hatta Hong Kong örnek verilebilir.

Katılımcı Demokrasi

Otoriter demokrasinin tam karşıtı, katılımcı demokrasidir. Katılımcı demokrasinin de farklı türleri vardır ancak bunların hepsi vatandaşlara karar verme sürecinde anlamlı katkılar sunma fırsatı verir. Devlet yetkilendirilmiş küçük birimler tarafından yönetilirken, sistem sadece oylamaya dayanmaz aynı zamanda müzakere yöntemi de uygulanır. Günümüzde demokrasinin bu yorumunun aktif olarak uygulandığı bir örnek yoktur.

Demokrasinin bu yorumunu destekleyen teoriler son derece sağlam olsa da gerçek hayattaki uygulaması komplikasyonlarla doludur. Bununla birlikte dünyada bazı grupların katılımcı demokrasi modelini hayata geçirmek konusunda güçlü bir arzuya sahip olduklarını söyleyebiliriz. Örneğin; Venezüella’da Bolivyacı Hareket, Hindistan’da Narmada Bachao Andolan Hareketi vb.

İslami Demokrasi

Bu demokrasi biçimi, demokratik bir çerçeveyi sürürken, İslam hukukunun kamu politikalarına uygulanmasını amaçlar. İslami demokrasinin üç temel şartı vardır. Birincisi liderler halk tarafından seçilir. İkincisi liderler de dahil olmak üzere herkes şeriat yasasına tabidir. Üçüncüsü liderler, Hz. Muhammed tarafından uygulanan, özel bir dayanışma formu olan “şeriat kanunlarını” uygulayacaklarını taahhüt etmek zorundadır. Bu üç şarta bağlı kalarak seçimle yöneticilerin belirlendiği demokrasi yorumuna İran, Afganistan, Pakistan ve Malezya yönetimleri örnek verilebilir.

Sosyal Demokrasi

Karl Marks’ın düşüncelerine eğilimli diğer sosyalist akımlarda olduğu gibi sosyal demokrasi kavramı, bu eğilime işaret etmekle birlikte Marksist olmayan bir bakış açısına sahiptir.

Sosyal demokrasi uluslararası ekonomide, neoliberal politikalara tepki olarak doğmuştur. (Neoliberal politika, ekonomi işlerinin devletlerden ayrıştırılarak serbest bırakılması, küreselleşmenin bir uzantısı olarak desteklenmesi gerektiğini savunan “yeni özgürlükçü” adıyla tanınan politikadır.) Sosyal demokrasi, neoliberalizmin yükselmesiyle çok uluslu kar amaçlı kuruluşların, devletlerin siyasi organlarına sızarak çıkarlar elde etmesini önleme temel amacına dayanır. Bu nedenle sosyal demokrasi bir ölçüye kadar devletleşme fikrini desteklemekle birlikte özel mülkiyete karşı çıkmaz. Sosyal demokrasi sosyal adaletin sağlanabilmesi için endüstrinin ve ticaretin yüksek oranda vergilendirilmesi gerektiğine inanır. Sosyal demokrasinin en güçlü taraftarları Almanya ve Kuzey Avrupa ülkelerinde görülür.

Demokrasi yorumlarının bu basit özeti, demokrasi ruhunun hakim anlayış olarak dünyanın dört bir yanında yaşamakta olduğunu gözler önüne sermektedir.

Önerilen kaynaklar:

Benzer Kanıtlar