Ateşli tartışmaların başlıklarından biri olan komünizm ve sosyalizm hakkında hepimiz fikir sahibiyiz. Ancak bu iki ideoloji arasındaki farklar bazı sebeplerle sıklıkla karıştırılır. Bu karışıklığın temel sebebi birkaç farklı Marksist fraksiyon olmasıdır.

Hatırlamamız gereken iki önemli bilgi:

  • Sosyalizm Karl Marx’tan (1818 – 1883) önce geliştirilmiş bir ideolojidir.
  • Bugün komünizm denilince Karl Marx’ın komünizmi değil, Lenin’in komünizmi anlaşılır.

Sosyalizm

Sosyalizm fikri Sanayi Devrimi ile doğmuştur. Sanayi Devrimi ile tarım işçileri fabrika işçileri haline gelmiş, geniş kitleler kötü koşullarda ve düşük ücretlerle çalışırken üretim araçlarının sahipleri olan azınlık büyük bir refaha kavuşmuştur. Bu ikisi arasındaki uçurum sosyalizm fikrinin doğmasına neden olmuştur.

Endüstriyel Robin Hood!

Sosyalizm servetin eşit olarak paylaşılması esasına dayanır. Bu fikrin hayata geçmesinde sosyalizmin yöntemi vergilendirme sistemidir. Hükumet zenginlere daha fazla vergi uygulayarak, onlardan aldığı paraları fakir kesimin ihtiyaçlarını karşılamak için kullanır. Aslında en basit anlamı ile sosyalist bir devlet endüstriyel bir Robin Hood’tur.

Günümüzün ekonomik gelişmeleri, globalleşme ve çok uluslu şirketlerin ortaya çıkması devletlerin ekonomi üzerindeki etkinliğini giderek zayıflatmaktadır. Bugün geçerli olan ekonomik yapı farklı sosyalizm teorilerine dayanmaktadır. Bunlardan en geçerli olanı demokratik sosyalizmdir.
Demokratik sosyalizm, var olan demokratik siyasi yapı üzerinde herhangi bir değişiklik yapılmasını önermez ancak üretim araçlarının özel mülkiyetiyle ilgili revizyon yapılmasını savunur. Demokratik Sosyalizmde tüm vatandaşların müşterek refahı gözetilir. Örneğin; Kanada, Norveç, İsveç vb. ülkelerde sağlık, eğitim ve emeklilik hizmetlerinin tamamı devlet tarafından karşılanır. Bir başka ilginç örnek ise Finlandiya’da trafik cezalarının tutarının kişinin gelirine göre belirlenmesidir. (Bu konu ile ilgili detayları öğrenmek isterseniz, “Adalet Terazisinde Medeniyet Hassasiyeti!” başlıklı makalemizi okuyabilirsiniz.)

Komünizm

Komünizm, sosyalizmin daha uç bir biçimi olarak anlaşılabilir. Komünizm, hükümetin gücüne inanmaz. Karl Marx’a göre dünyada temel iki pozisyon vardır. Birincisi üretim araçlarına sahip olan ‘burjuva’, ikincisi ise üretimde çalışan ‘proletarya’ yani emekçiler. Marx’a göre hükumetler, güçlü olan sınıfı (burjuva) temsil ettiklerinden, emekçileri özgürleştirmeyi ve onların refahının artmasını önemsemezler.

Komünizm ve Devrim

Komünizm sistem değişikliği için devrimi önerir. Devrim zengin azınlık tarafından kurulmuş olan adaletsiz yönetimi devirecek ve ülke yönetimini işçi sınıfı devir alacaktır.

“Yönetenler bir avuç proletarya olduğunda, onların “yeni burjuva” olmaları nasıl önlenecek?” sorusuna komünizmin yanıtı basittir. Zengin ve zenginlik sistemden atılacak ve bu sayede yönetim temiz kalacaktır. Servet eşit olarak bölüşüleceğinden toplumda ne alt sınıf ne de üst sınıf olacaktır.

Vladimir Lenin’in tek partili hükumeti, üretimin tüm unsurlarının devlete ait olduğu sistemi hayata geçirmiştir. Bu sistemde vatandaşlar hiçbir şey satın almazlar, ihtiyaçlar devlet tarafından belirlenir ve vatandaşlara dağıtılır. Katı detayları olan bu komünizmin saf hali SSCB ile uygulanmaya başladıktan hemen sonra aksamaya başlamıştır. Aslında, SSCB ekonomisi yıllar geçtikçe komünizmden ziyade merkezileşmiş bir sosyalizm biçimine dönüşmüş ve bu da sürdürülemeyerek bugünkü kapitalist Rusya’nın doğmasına yol açmıştır.

Komünizm rejimi taraftarlarının hayallerindeki gibi uzun ömürlü bir rejim olmamıştır. En başarılı uygulamasının Küba’da yapıldığı söylenebilir. Ancak son yıllarda Küba’da da kapitalizme doğru küçük adımlar atıldığı gözlenmektedir.

Kaynaklar:

Benzer Kanıtlar