Bir zamanlar herkesin konuşabildiği tek bir dil var mıydı? Bunu bilmiyoruz. Dilin kökeni ile ilgili bilgilerimiz son derece sınırlı. Atalarımızın ilk kelimeleri neydi? İlk cümleler ne zaman kuruldu? Çok sayıda dil nasıl ortaya çıktı?

Dil Çeşitliliği

Bugün dünyada 7.000 farklı dil konuşuluyor. Üstelik bu diller dünyaya rastlantısal olarak dağılmamış. Örneğin tropik bölgelerde dil çeşitliliği, ılıman bölgelere göre daha fazla. Tropik bir ada olan Yeni Gine’de 900 dil konuşulurken, ondan 20 kat daha büyük olan Rusya’da sadece 105 dil konuşuluyor.

Güney Pasifik’teki bir adada gerçekleştirilen araştırma atölyesine katılan Michael Gavin konu hakkında kaleme aldığı makalesinde, çalışma grubundaki 30 kişinin 29’u(kendisi hariç) Vanatu adalarından biri olan Makelua’dan geldiğini söyler. Bu 29 kişi, 16 farklı gruptan gelmektedir ve 16 farklı dil konuşmaktadır. Çok yakın köylerde yaşamalarına rağmen dilleri birbirinden farklıdır.

Dil çeşitliliğinin gezegenimize dağılışı

  • Vanatu adalarında 250.000 kişi yaşıyor ve toplam 110 farklı dil konuşuluyor. Oysa nüfusu Vanatu’dan 600 kat fazla olan Bangladeş’te, sadece 41 dil konuşuluyor.
  • Yeni Gine, 900’den fazla dile ev sahipliği yaparken yüzölçümü 20 kat daha büyük olan Rusya’da sadece 105 farklı dil var.

Neden bu kadar çok sayıda dil var ve bu dillerin dünyaya dağılım düzenlerini anlamak neden bu kadar zor? İnsanlığın iletişimi ile ilgili bu temel soruya verilen net cevap sayısı çok az. Üstelik bu cevaplar da zayıf delillere dayanan teoriler olmaktan öteye geçmiyor.

Dil bilimi(linguistik), antroploji, beşeri coğrafya gibi birçok akademik disiplinin de bu temel sorusuna, çoğu insanın vereceği cevap; dil çeşitliliğinin tarihsel, kültürel ve coğrafi faktörlerin etkisi ile oluştuğudur.

2010 yılında, dil çeşitliliğinin neden ortaya çıktığını anlamak için bir çalışma başlatılmış. 8 farklı ülkeden ve 6 farklı disiplinden uzmanın katıldığı çalışmada işe, o güne kadar yapılmış tüm bilimsel çalışmaların taranması ile başlanmış. Ancak metodolojik birçok zorluk nedeni ile sentezleme yapılamayacağı anlaşılmış. Bunun üzerine belirli örüntülerin nedenlerini tespit etmek konusunda başarılı yollardan biri olan, simülasyon çalışması yapılmasına karar verilmiş.

Grubun iki üyesi, ekoloji uzmanı Thiago Rangel and Robert Colwell, türlerin çeşitliliğinin örüntülerini saptamak üzere bir simülasyon modelleme tekniği geliştirmişler. Modelleme için Avusturalya kıtası seçilmiş. Yale Üniversitesi’nden dilbilimci Claire Bowern, Avrupalılarla temas öncesinde, Avustralya’da toplam 406 aborijin dili olduğunu gösteren harita hazırlamış. Haritada da görüldüğü gibi kuzeyde, kıyı bölgelere nazaran daha fazla dil gelişmiş, çöl bölgesinde dil sayısı azalmıştır.

Basit bir süreçler dizisine dayanan bir simülasyonun, bu çeşit coğrafi dil örüntüsü ile ne kadar uyumlu olabileceğini görmek amacı ile 3 temel varsayıma dayanan bir simülasyon modeli kurgulanmıştır.

  1. Topluluğun hareketi, kimsenin yaşamadığı bölgeleri dolduracak şekilde gerçekleşecek.
  2. Yağış yoğunluğu, nüfus yoğunluğunu pozitif etkileyecek.
  3. Topluluğun nüfusu, belli bir büyümeye eriştiğinde, topluluk ikiye bölünecek.

Bu üç temel varsayım dışında kalan her türlü değişkenin rastlantısal olarak belirlendiği simülasyon modeli sonuçta, Avusturalya kıtasında 407 farklı dil üretmiştir. Son derece basit 3 varsayıma dayanması ve grup içi dinamikleri, kültürel ve tarihsel öğeleri barındırmamasına rağmen gerçeğe bu kadar yaklaşılmıştır.

Simülasyon diğer bölgelerde kullanılması;

Simülasyonun gerçekçi bir sonuca varabilmesi için, varsayımların gerçeğe yakın olmasını gerektiriyor. Yağış Avusturalya için önemli bir etken olmakla birlikte, dünyanın başka bölgelerinde başat olan başka etkenler söz konusu olabilir.

Çeşitli sosyal ve çevresel faktörler ve süreçler dünya çapında gördüğümüz dil çeşitliliğini etkilemiştir. Bazı yerlerde topografya, iklim veya doğal kaynakların yoğunluğu daha kritik olabilir; bazı ülkelerde savaş geçmişi, siyasi örgütlenme veya farklı grupların geçim stratejileri, grup sınırlarını ve dil çeşitliliği kalıplarını şekillendirmede daha büyük bir rol oynayabilir.

Bu çalışma, temel bir şablonun işe yaradığını göstermiştir ancak çeşitliliği şekillendiren faktörler konusunda bilim dünyasının bulması gereken daha birçok gerçek var.

Makalenin orijinalini okumak isterseniz. Buraya tıklayabilirsiniz.

 

Kaynak:

Benzer Kanıtlar