1902 yılında Viyana’da orta halli Musevi bir ailenin en küçük oğlu olarak dünyaya gelen Karl Popper, 1935 yılında yayınlanan ‘Bilimsel Araştırmanın Mantığı’ adlı ilk kitabıyla hem yandaşlarını hem de karşıtlarını derinden etkileyen bilimin “yanlışlanabilirlik” ilkesinin ana hatlarını ortaya koymuştur.

20.yüzyılın ikinci yarısında bilim felsefesini şekillendiren “yanlışlanabilirlik” ilkesi yanı sıra Popper’ın politik felsefenden akıl felsefesine kadar birçok alanda önemli eserleri vardır. Yaşamı boyunca çok sayıda eser vermiştir ve bu eserler Stanford Üniversitesi’nin Popper Arşivi’ndedir.

Popper Musevi bir ailede dünyaya gelmiş olmasına karşın bir Luteran olarak yetiştirilmiştir. Viyana Üniversitesi’nde felsefe, matematik, psikoloji ve fizik eğitimi görmüştür. Gençliğinde Marksizm’e ilgi duymuş hatta “Sosyalist Öğrenciler Derneği “ne katılmıştır. Ancak kısa bir süre sonra yaşamının geri kalanında çok güçlü etkileri gözlenecek olan sosyal liberalizmi benimsemiştir.

İkinci eseri ise yaklaşık on yıl boyunca üzerinde çalıştığı ve uygulanan yasaların tarihi yönlendirdiğini ileri sürdüğü “Tarihselciliğin Sefaleti” yayınlanmıştır. Önemli etkileri olan bu eserini ise otoriter rejim ve tek particilik karşıtı sosyal liberalizmi savunduğu iki ciltlik “Açık Toplum ve Düşmanları” adlı eseri yayımlanmıştır.

Karl Popper’ın politik düşüncelerinde kişisel deneyimlerinin etkisi çok açık bir şekilde gözlenebilir. Nazilerin giderek güçlendiklerini fark ederek 1937 yılında Avusturalya’dan ayrılmış ve Yeni Zelanda’ya yerleşmiştir. Burada Canterbury University College’ta öğretim görevlisi olarak çalışmış, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Londra’ya dönerek London School of Economics’teki görevine devam etmiş, 1949 yılında burada Mantık ve Bilimsel Metodlar profesörü olmuştur. Emekli olduğu 1969 yılına kadar çalışmalarına burada devam etmiştir.

20. yüzyılın en önemli filozoflarından biri olarak kabul edilen Karl Popper 1994 yılında 92 yaşında ölmüştür.

Popper’ın yanlışlanabilirlik ilkesi: En iyi kuram zamana bağlı olarak yanlışlanabilir, çürütülebilir olan kuramdır!

Popper’in felsefesi temel anlamlılık ve bilimsellik ölçütü olarak kullanılan doğrulama kuramının yadsınmasına dayanır. Popper bilimi bilim olmayandan ayırırken doğrulanabilirliğin ilke olamayacağını ileri sürer. Çünkü genellik taşıyan bilimsel önermeler bütün gerçekleri kapsayamaz. Bu soruna çözüm olarak “yanlışlanabilirlik” (falsifiability) ilkesini geliştirmiştir. Ona göre bilimselliğin ayırıcı özelliği yanlışlanabilir olmasıdır. Bir başka deyişle bütün sistemler zorunlu bir sınamadan geçirilmeli ve sonunda nispeten elverişli sistem belirlenmelidir. Yani ona göre bilimsel bulgu tümevarımla elde edilemez. Çünkü bilimin işlevi edilgin bir izleyicilik değildir. Ortaya atılan varsayımların bilimsel olması için kimi olasılıkları dışarıda bırakması beklenir. Bunu yapamayanlar yalancı bilim ya da mitos olarak nitelendirilir.

Popper’a göre hangi kuram olursa olsun belli koşullarda deneysel destek bulmak mümkündür. Bu yüzden bilimselliğin ölçütü deneysel olarak desteklenmek olmamalıdır. Esasen yapılması gereken kuramın hangi koşullarda yanlışlanabilir olduğunu tespit etmektir. Eğer bir kuram yanlışlanabilir ise bilimseldir.

Kaynaklar:

Benzer Kanıtlar