Uzaydaki insan varlığı Kasım 2011’den beri hiç aralıksız devam ediyor. Yuri Gagarin’den (uzaya çıkan ilk insan) sonra uzaya yaklaşık 550 kişi daha çıktı. Bunca deneyimden sağ salim çıkmış olmamıza rağmen bir bebeğin uzayda doğduğunu hayal etmek hiç kolay değildir.

Astronotlar uzayda hayatta kalmak için onlara rehberlik edecek birçok bilgi ile donatılmış ve fiziksel dayanıklılık testlerinden geçirilmiş olarak uzaya çıkarlar. Oysa bir bebek bütün bunlardan yoksundur. Bu yüzden bir bebeğin uzayda hayatta kalması hiç kolay değildir. Ancak hayatta kalsa bile sağlıklı bir birey olabileceği pek mümkün gibi görünmez.

Ay, Dünya’dan yaklaşık 400 bin km uzaktadır. Bu mesafe aynı zamanda insanoğlunun Dünya’dan uzaklaştığı en uzak mesafedir. Uluslararası Uzay İstasyonu (ISS), Dünya’ya yaklaşık 400 km uzaktadır. Yani Ay’a olan mesafenin %1’i kadardır.

Uluslararası Uzay İstasyonu’ndaki astronotlar ağırlıksız olarak yaşadıklarından, “Uzayda bebek doğabilir mi?” sorusunu bu makalede “bir bebeğin ISS’te doğup doğamayacağı” ile sınırlandırarak yanıtlamaya çalışacağız.

Çevresel en büyük fark: Yer çekimi

Uluslararası Uzay İstasyonu’nda yer çekimi olmadığının sanılması büyük bir yanılgıdır. ISS’deki Astronotların yaşadıkları ağırlıksızlık durumu, sıfır yer çekiminden çok farklı bir durumdur. Yeryüzünden 400 km uzaklaşmak, Dünya’nın yer çekimi etkisinin ortadan kalkacağı anlamına gelmez. Hatta İSS’teki yer çekimi Dünya’dakinin neredeyse aynısıdır (%90).

ISS’te çekilen fotoğraflarda astronotların yüzüyor gibi görünmelerinin nedeni ISS’in Dünya’nın etrafında tabancadan çıkan bir mermiden daha hızlı (saniyede 8 km) bir şekilde dönüyor olmasıdır. Bu hızda dönmesi yer çekimi ile çekilme kuvvetini dengeler. Yani esasen astronotların ISS’de deneyimledikleri yüzüyor gibi görünmeye neden olan şey serbest düşme deneyimidir. Bu aynı zamanda sıfır yer çekimini simüle etmenin de en basit yoludur.

Doğumdan Önce

Bir bebeğin uzayda doğduğunu düşündüğümüzde ilk olarak aklımıza bebeği tutmanın zorlukları gelir ancak bunun öncesinde daha temel bir sorun vardır. O da bir spermin yumurtayı dölleyebilmesi için yer çekimine ihtiyaç duymasıdır. Bu sorun da bir şekilde aşıldığında, ağırlıksız ortamda embriyonun annenin karnında ihtiyaç duyduğu doğal sıvı akışının sekteye uğrayacak oluşu sorunu baş gösterecektir.

Doğumdan Sonra

Uzayda bir bebeğin sağlıklı bir şekilde gelişebilmesi için en büyük zorluk “hareket hastalığı” denilen problemin ortaya çıkacak olmasıdır. Hareket hastalığı, vücudumuzdaki dengenin sağlamasından sorumlu olan iç kulak sıvısında ortaya çıkan bozulmalardır. Dalgalı denizde sağlıklı insanların bile deneyimledikleri bu hastalık, sıfır yer çekimi ortamında doğan bir bebekte ciddi bir sağlık sorununa yol açabilir. Uzayda doğan farelerin denge ve oryantasyon zorlukları yaşadıkları gözlemlenmiştir.

Görünüş Farklılığı

Uzayda doğmuş bebekler biraz farklı görünecektir. Çünkü Dünya’da vücudumuzdaki tüm sıvılar yer çekimi nedeni ile aşağı doğru çekilir ancak uzayda bu olmaz. Bu yüzden orada doğacak bireylerin vücutları Dünya’dakine oranla daha şiş ve kabarık görünecektir.

Kalbin çalışmasında da bir farklılık söz konusu olacaktır. Uzayda kalp yer çekimine karşı çalışmak zorunda olmadığından, kalpte atrofi (küçülme) ortaya çıkar. Kanın içeriği seyrelir. Bu da daha solgun ve zayıf görünüme yol açar. Bedenin üst tarafında kan basıncı artar, gözler şişer ve beynin verimliliği düşer.

Radyasyon da bir diğer önemli sorundur. Dünya’da, Güneş’ten gelen radyasyonun büyük bölümü Ozon tabakası tarafından önlenmeseydi yaşamın bildiğimiz şekilde devam etmesinin imkanı olmazdı. Uluslararası Uzay İstasyonu’nda uzun süre kalarak, fazlaca radyasyona maruz kalan farelerde Alzheimer hastalığına yakalanma riskinin arttığı gözlemlenmiştir. Astronotların bağışıklık sistemlerinde zayıflama ve akyuvar seviyesinde azalma gözlemlenmiştir.

Ozon tabakası koruması

Sıfır yer çekiminde iskelet ve kas yapısında da bozulmalar ortaya çıkar. Astronotların omuriliklerinde genişleme söz konusu olmuş, bu da astronotların boyunun uzamasına yol açmıştır. Bazı astronotların boylarının %3 oranında uzadığı gözlemlenmiştir. Yer çekiminin olmaması kemiklerde de atrofiye (daralma) yol açar. Astronotlar uzayda kas ve kemik kütlesi kaybı yaşamamak için sıkı bir egzersiz programı uygularlar. Bu durum çocuklar için daha büyük bir sorun yaratacak raşitizme ve iskelet şeklinin bozulmasına yol açacaktır.

Bir bebeğin uzayda doğmasının olumsuz psikolojik sonuçlara yol açması da muhtemeldir. Uygarlıktan uzak ve sosyal ilişkilerden yoksun olmak başta depresyon olmak üzere pek çok psikolojik soruna yol açar. Kuşkusuz ruh sağlığının bozulması fiziksel sağlık durumunu da etkileyecektir.

Bunca sorun varken böylesi bir deneye girişmek etik olarak doğru değildir. Bilimin ilerlemesi için bile olsa bir bebek bu kadar büyük riske atılamaz. Hatta günün birinde yukarıda sayılan tüm engelleri aşmanın bir yolunu bulsak bile büyük ihtimalle insanlığın ortak vicdanı, bir bebeğin göz yaşlarının aşağı doğru akmadığı bir ortamda doğmasına izin vermez.

Kaynaklar

Benzer Kanıtlar