İnsan haklarının ve uluslararası nükleer anlaşmaların pervasızca ihlal edildiği, dünyanın en gizemli ülkesi Kuzey Kore, 1945’te Kim Il-sung tarafından kuruldu. Şu anda da Kim hanedanının üçüncü kuşağından Kim Jong-un tarafından yönetiliyor. Yani Kuzey Kore kurulduğundan beri topu topu üç lider gördü.

Soldan Sağa: Kim Il-sung, Kim Jong-il ve Kim Jong-un

Kuzey Kore kendisine “Kuzey Kore” demiyor çünkü onlar için tek bir Kore var ve onun adı da Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti. Liderlerini ise hepsi birbirinden abartılı çok çeşitli adlarla anıyorlar. Örneğin Kim Jong-un’un adlarından bazıları şöyle; Kore Halk Ordusu Yüce Kumandanı, Dahi Yoldaş, Kore İşçi Partisi Birinci Sekreteri, Mareşal Kim Hong-un vb.

Kim Il-Sung’un bir duvar resmi, Pyongyang’da bir konuşma yapıyor. Kaynak: Wikipedia

Kim II-sung

Kuzey Kore, dünyadaki tek nekropoldür. Yani ölü bir lider tarafından yönetilen tek ülkedir. Ölümünden 47 yıl sonra bile ülke, Kim Il-sung (namı diğer “Ebedi Başkan” ya da “Yüce Lider”) tarafından kurulan acımasız totaliter rejimle yönetilmektedir.

Kuzey Koreliler yaşamlarını “Yüce Lider”e duydukları saygı ve sevgiyi ispatlamakla geçirirler, kelimenin tam anlamı ile ona ibadet ederler. Fotoğrafını gördükleri anda saygı ile eğilirler, üstelik herkes (15 yaşını geçen) yakasında Yüce Lider’in fotoğrafını taşır. Takvimleri bile Yüce Lider’in doğum günüyle başlar. Yani Kuzey Kore’de yıl 2018 değil, Juche’un 106. yılıdır. 

Kuzey Kore’de tüm vatandaşlar sol göğsünde liderlerinin fotoğrafı olan rozet taşır.

Juche ne demektir?

Juche, Kim II-sung tarafından savunulan politik ideolojinin ismidir. Anlamı kendine tam güvenmektir. İdeolojinin temelinde özellikle ekonomi, silahlı kuvvetler ve dış politika konusunda sorgulanamaz bir güven duygusu vardır. Yani Kuzey Koreliler ülkelerini dünyanın en refah ve en güçlü ülkesi olarak görmek zorundadırlar. Juche ideolojisinin bu politikası, Kuzey Kore’nin global dünyadan kopmasına neden olmuştur.

Kim Jong-il

Kim Il-sung’un oğlu Kim Jong-il, 1994’te babasının ölümünden sonra Kuzey Kore’nin yönetimini devralmıştır. O da neredeyse babası kadar büyük bir saygı uyandırmaktadır. Fotoğrafı kamusal alanlarda sıklıkla Kim Il-sung yanında yer alır. O da halkına karşı en az babası kadar acımasız bir lider olmuştur.

Kim Jong-il, sinemaya çok meraklı bir liderdi. 20 binden fazla filmden oluşan bir arşivi olduğu söyleniyor. Bu okuduklarınız onun sanat sever biri olduğunu düşünmenize neden olmuş olabilir. Fakat onun sanat sevgisi, popüler film yönetmeni Shin Sang-Ok’u (ve eşi Choi Eun-hee’yi) kendisi için film çekmesi için kaçırmasına ve 8 yıl alıkoymasına neden olmuştur.

1990’lı yıllarda kıtlık ülkeyi vurduğunda, ülkede yaklaşık 3 milyon insan yaşamını yitirmiştir. Buna rağmen Kim Hong-il, Juche ideolojisine gereği yardım önerilerini reddetmiştir. Açlık öylesine ileri bir boyuta gelmiştir ki kıtlık günlerinde insan etinin bile yendiğini söylenmektedir. Sonunda Birleşmiş Milletler’in nükleer silahların test edilmesini durdurma şartı ile Kuzey Kore’ye yardım etme teklifi Kim Jong-il tarafından kabul edilmiştir. Ancak kısa bir süre sonra Kim Hong-il anlaşmayı bozarak halkını yeniden açlığa mahkum etmiştir. Her şeye rağmen halk onu aziz bir kahraman olarak görmeye devam etmiştir. 

Kim Jong-un

Seçimle başa gelen, ancak oy pusulasındaki tek aday olan Kim Jong-un’un büyük babası ve babası kadar hayranlık uyandırmadığı iddia ediliyor. Buna iktidara gelmeden önce kimse tarafından tanınmamasının sebep olduğu söyleniyor.

Onunla ilgili en fazla öne çıkan olay ise Güney Kore’yi, Kuzey Korelilere çikolata verdiği için savaşla tehdit etmesi olmuştur.

Konuyu biraz açalım:

Kuzey Kore’de, özel bir alanda Kaesong Endüstri Kompleksi kurulmuştur. Güney Koreliler, bu alanda çalışan Kuzey Koreli işçilere Choco Pies markalı ürünlerden hediye ederken ölümcül bir hata yaptıklarını biliyorlar mıydı bilmiyoruz ama Kim Hong-un, Güney Kore’nin bu hareketini vatandaşlarının midelerine yapılmış bir saldırı olarak kabul etmiştir.

Buna karşılık, Güney Kore, (kendi tarzında) bir misilleme yaparak, Kuzey Kore’ye balonlarla daha fazla Choco Pies göndermiştir. Kim Jong-un da (kendi tarzında) Güney Kore’ye çikolata tacizine devam ederse, füze atacağı tehdidiyle cevap vermiştir.

Kuzey Kore diktatörü halkının çikolata yemesini Güney Kore’nin bir saldırısı olarak görmesine karşın kendisinin bir yıl içinde Rus votkasına 140.000 $, şarap ve şampanyaya 285.000 $, Çin taraklarına 169.000 $, ithal peynire 85.000 $ ve viskiye 201.000 $ harcadığı söyleniyor. (kaynak)!

 

İnsan hakları ihlalleri açısından, Kuzey Kore o kadar kötü bir durumda ki Çin de dahil olmak üzere hiçbir ülke Kuzey Kore ile ilişki kurmak istemiyor. Ülkede “yeniden eğitim” adı verilen acımasız bir cezalandırma sistemi uygulanıyor. Bu eğitim kamplarında her yıl binlerce (belki de milyonlarca) insan ölüyor. 2013 yılında Hristiyan oldukları gerekçesi ile Pyongyang’daki bir stadyumda 80 kişi idam edildi. (Kaynak)

Buna rağmen, Kim ailesi etrafında oluşan kült o kadar güçlü ki, ülkede herhangi bir muhalefet söz konusu olamıyor.

Kaynaklar

Benzer Kanıtlar