Midemiz mikropları ve patojenleri öldürme konusunda uzmanlaşmıştır. Asit seviyesi öylesine yüksektir ki pH değeri 1-2 arasında değişir. (1 en yüksek pH değeri olup, 7 nötr, 14 ise en düşüktür.) Bu da midemize giren patojenlerin bağırsaklarımıza ulaşmadan ölecekleri anlamına gelir.

Buna karşın bağırsaklarımızın ortamı, mikropların yaşaması için son derece elverişlidir. Açıkça görüldüğü gibi midemiz, besinlerin sindirilmesi yanı sıra vücudumuzun mikroplardan ve onların yol açacağı hastalıklardan korunmasında çok önemli bir rol üstlenmiştir. Ancak buna rağmen midemizde enfeksiyon gelişebiliyor. Bu nasıl mümkün oluyor? Bazı mikroplar midemizde hayatta kalmayı nasıl başarıyor?

Mide steril midir?

Uzun yıllar boyunca midenin ürettiği gastrik sıvılar ve proteolitik enzimler nedeni ile midenin steril olduğu düşünülmüştür. Midenin pH değeri 1-2 arasında değiştiğinden mikropların hayatta kalabilmesinin mümkün olmadığı öne sürülmüştür. Ancak bu efsane, midede yaşayabilen bir organizmanın keşfi ile bozulmuştur.

Helikobakter pilori (Hp)

Midede bulunan organizmalar üzerinde çalışmak çok zordur. Çünkü çalışma ancak endoskopik gibi yöntemlerle yapılabilmektedir. Ancak sayıca az olmasına rağmen midedeki asidik ortamda hayatta kalabilen bazı mikroplar vardır.

Bir organizma midede nasıl hayatta kalır?

Eskiden ülsere neden olanın mide asidi olduğu düşünüyordu. Ancak Prof. Dr. Barry Marshall, ülsere neden olanın mide asidi değil, Helikobakter Pilori adlı bir bakterinin yol açtığını keşfetti. Bu keşif Prof. Marshall’a Nobel Tıp Ödülü’nü kazandırdı.

Bu mikrop, gastrit, ülser, dispepsi, mide lenfoması hatta mide kanserine (araştırmalar Hp taşıyan kişilerin taşımayanlara oranla mide kanserine yakalanma riskinin 4 kat fazla olduğunu göstermiştir.) dahi neden olabilmektedir. Bunun yanı sıra demir eksikliğine yol açtığından kansızlık, karın ağrısı ve gelişim geriliği gibi sorunlara da yol açabilir.

Nasıl hayatta kalıyorlar?

Helikobakter pilori dışında midemizin asidik koşullarında hayatta kalabilen organizmalar hakkında yeterli araştırma henüz yapılmamıştır. Ancak mikropların hayatta kalmalarını sağlayabilecek makul yöntemler tespit edilmiştir: Bazı organizmalar, gıda partiküllerine sığınarak mide sıvılarının zararlı etkilerinden kurtulabilir. Protein bakımından zengin et gibi gıda maddeleri, pirinç gibi gıda maddelerine kıyasla patojenleri korumaya daha elverişlidir.

Patojenlerin gastrik sıvılardan kaçmalarının bir başka yolu da kist oluşumudur. Mikrobiyal kistler, adeta mikropların bekleme ve dinlenme yeridir. Son derece elverişsiz koşullarda bile kistler sayesinde hayatta kalmayı başarırlar. Bazı mikroplar kistler sayesinde midemizin asidik koşullarına dayanabilir ve sağ salim bağırsaklara ulaşabilir. Burada üreyerek bağırsakları kolonize ederler.

Ayrıca asidik pH’ta hayatta kalmayı başarabilen bazı mikroorganizmalar vardır. Bu tür mikroorganizmalar ne gerçekten gram pozitif ne de gram negatif bir hücre duvarına sahiptir. Hücre duvarlarından dolayı aşırı asidik ve alkali ortamlarda hayatta kalabilirler.

Helikobakter pilori mide duvarına tutunarak iltihaplanmaya yol açabilir. Spiral yapıda gram negatif bakterinin midenin asitli sıvılarına dayanabilen, koruyucu, güçlü bir hücre zarı vardır. Bu mikrop, asit salgısını artırması yanı sıra midenin iç duvarının mukoza tabakasına zarar veren toksinler salgılar.

Enfeksiyon geçiren insanların %80’inde hiçbir belirti görülmez.

Hp enfekte olanların %80’inden fazlası asemptomatiktir. Bazı kişilerde ise ciddi semptomlar görülür. İştahsızlık, çok az yedikten sonra doyma hissi, şişkinlik hissi, ağrı, bulantı, kusma, yorgunluk hissi ve düşük kan sayımı sık görülen semptomlar arasında sayılabilir.

Bulaşıcı mıdır?

Bulaşıcıdır. İnsandan insana geçebilir. Ancak mikrobun nasıl geçtiği tam olarak bilinmemektedir. Eksik hijyen koşulları, meyve ve sebzelerin yeterince yıkanmaması, çatal, bıçak, bardak, diş fırçası hatta havlu gibi araçların ortak kullanımının bulaşmayı kolaylaştıracağı düşünülmektedir. Ülkemizde her 10 kişinden 8’i Avrupa’da ise her 10 kişiden 4’ü Helikobakter Pylori taşımaktadır.

Tanı

Helikobakter pilorinin teşhisinde kan, dışkı, üre-nefes testi vb. birçok testten yararlanılır. Ancak en güvenli tanı yöntemi endoskopidir. Endoskopi ile bakterinin mevcudiyeti kesin olarak saptanabilmektedir.

Tedavisi

Tedavide, mide asit salgısını baskılayan bir ilaç ve en az iki çeşit antibiyotiğin birlikte kullanımı gerekir. Ancak mikrobu tamamen yok etmek çok zordur. Çünkü mikrobun konuşlandığı yerde kalın bir mide sıvısı vardır ve bu sıvı antibiyotiğin etkinliğini azaltır.

Bakterinin varlığı bazı insanlarda ağır semptomlara yol açarken, bazı insanlarda hiçbir semptomun görülmemesinin nedeni henüz keşfedilmemiştir.

Bütün mikroplar hayatta kalabilir mi?

Yukarıda anlatıldığı bazı organizmaların midemizin zorlu koşullarını aşabilecek yöntemleri vardır ama birçok patojen bu koşullardan sağ salim kurtulamaz. Yani mide çoğu patojenin geçişini engeller. Antiasit (mide asidini baskılayan ilaçlar) kullanımı, patojenlerin midede hayatta kalmasını ve gelişimini kolaylaştırır.

Kaynaklar:

Benzer Kanıtlar