İnsanlar olarak karaların büyük bölümünü doldurduk. Ancak gezegenimizin üçte ikisi hala hayvanlara özel bir alan olma özelliğini koruyor. Dünya’nın suyla kaplı alanlarının %96,5’ini okyanuslar oluşturuyor ve tahminlere göre gezegenimizdeki canlı yaşamın %50 ila %80 arasındaki bölümü, okyanuslarda sürüyor. Okyanusun farklı seviyelerinde yaşayan çok çeşitli organizmalar vardır. Bu canlılar, evrimsel süreçte buldukları çevreye uyum sağlamış ve bu da birçok canlı türünün ortaya çıkmasına neden olmuştur. Hatta okyanusların insanın evrim yolculuğunun uğraklarından biri olduğu tahmin edilmektedir.

Dev deniz canlılarının varlığı, insanoğlunu her daim şaşırtmıştır. Bu nedenle efsanelerde ve masallarda sıklıkla karşımıza çıkarlar. Tarih boyunca dünyanın dört bir yanındaki kaşifler ve maceracılar masallarda sözü edilen deniz canavarlarını bulmak için engin denizlere yelken açtılar ancak buldukları şey canavarlar değil, doğa harikaları oldu.

İnsan perspektifiyle devasa deniz canlılarına baktığımızda, bunları anormal yaratıklar olarak görebiliriz. Oysa her bir organizma yaşadığı ortama mükemmel bir şekilde uyum sağlayacak şekilde evrimleşmiş, bu sayede hayatta kalma ve türünü devam ettirme başarısını göstermiştir.

Derin Sular ve Devasa Bedenler

Güneş ışığının ulaşamadığı okyanusun derin ve soğuk sularında garip şeyler olur. Burada yaşayan organizmaların hücre boyutları artar, yaşam süreleri uzar ve bu hayvanların bedenleri uzun ömürleri boyunca büyümeye devam eder.

Derinlik arttıkça oksijen miktarının düşmesi bu canlıların besin kaynaklarının da azalmasına neden olur. Derin sularda yaşayan bu hayvanlar, enerji ihtiyacını az tüketme yolları geliştirerek karşılamıştır. Bu canlıların metabolizmaları çok yavaş çalışır. Bununla birlikte vücut sıcaklıklarını düzenleme ihtiyaçları da yoktur. Bu da enerjilerini başka bedensel işlemlerde kullanabilmelerine izin verir. Vücut boyutlarının yaşamları boyunca artmasının ardındaki temel neden de budur.

Bu kadar büyük bir bedenleri olduğuna göre acaba insanlar bu balıkları yemek için neden avlamıyor diye bir soru aklınıza geldiyse hemen yanıtlayalım. Çünkü bu derinliklerde avlanmak aşırı derecede zordur! Hatta yemek için yakalanması şöyle dursun araştırmak için bile muazzam fonların ayrılması gerekmektedir.

Devasa Derin Su Canlıları Sığ Sularda Hayatta Kalabilirler mi?

Hayır kalamazlar! Zaten eğer sığ sularda hayatta kalabilselerdi onları daha sık görürdük. Deniz canlılarının yaşadıkları deniz seviyesinin birbirinden farklı olması, hidrostatik basınçla ilgilidir. Tıpkı bizim gibi denizlerde yaşayan canlılar da bedenlerinin adapte olduğu basınçtan daha yüksek bir basınca maruz kalmaları durumunda vücutlarındaki gaz odacıkları ezilir ve ölürler. Dalgıçların dalmak için özel basınç dengeleyici kıyafetler giymeleri de bu yüzdendir. Ancak çok derin sularda yaşayan deniz canlılarının vücudundaki hava boşlukları ya hiç yoktur ya da çok azdır. Derin suyun basıncına uyum sağlamak için bu canlıların bedenleri su bazlıdır. Su hava gibi sıkıştırılamayacağından derin suların yüksek basıncına mükemmel bir şekilde uyum sağlarlar. Ancak derin sularda yaşamalarını sağlayan bu özellik, sığ sulara çıkmalarını engeller. Çünkü kan dolaşımlarındaki çözünmüş gazlar, düşük basınç sebebi ile gerektiği gibi çözünemez. Bu durumda da damarlarında gaz embolisi denilen hava kabarcıklarının oluşmasına neden olur. Gaz embolisi hayvanın vücudunun şişmesine hatta patlamasına yol açar.

Sonuç

Derin deniz hayvanları canlı evriminin ve adaptasyonun yaşayan kanıtlardır. Derin suların tıpkı karadaki gibi volkanik bölgeleri, mağaraları, dağları vb. çok çeşitli yüzey şekillerini içeren bir yapısı vardır. Gezegenimizin her köşesinde en derin bölgelerde bile yaşam vardır. Gezegendeki en muhteşem ışık şovlarından bazıları, okyanusun en derin kısımlarında görülür.

Okyanusların derin, karanlık ve serin suları, parlayan mercanlardan fener balıklarına; pençeli ejder balıklarından taraklılara kadar çetin koşullarda hayatta kalma sanatını bir sonraki seviyeye taşımış pek çok türe ev sahipliği yapmaktadır. Üstelik farklı derinliklere özel olarak adapte olmuş olan bu türler, diğer derinliklerde yaşayan canlıların varlığından tamamen habersizdir. Okyanuslarla ilgili çalışmalarımız derinleştikçe pek çok büyüleyici yeni tür keşfedeceğimize şüphe yoktur.

Kaynaklar:

Benzer Kanıtlar