İnsanları birbirinden ayırt etmek konusunda son derece başarılıyız. Hatta öylesine başarılıyız ki kalabalık bir ortamda bile tanıdığımız yüzleri çok zorlanmadan tespit edebiliriz. Oysa konu hayvanlar olduğunda çok belirgin bir fark söz konusu değilse bunu başarmak neredeyse imkansızdır. Daha ilginç olansa hepimizin bir zamanlar hayvanları tıpkı insanlar gibi ayırt edebiliyor oluşumuzdur.

Yetişkin Beynin Yetersizlikleri

6 aylık bebeklerin katıldığı bir araştırmada, bebeklerin maymun yüzlerini insan yüzleri gibi birbirinden ayırt edebildikleri tespit edilmiştir. Ancak aynı çalışma, 9 aylık bebeklerle tekrarlandığında bu bebeklerin tıpkı yetişkinlerde olduğu gibi maymun yüzlerini birbirinden ayırt etmekte zorlandıkları görülmüştür.

Bebeklerin beyinlerinin geliştikçe yeni kazanımlar elde etmesi doğaldır ancak bu deneyde açıkça ortaya koymuştur ki gelişme her zaman kazanım anlamına gelmez. Hatta hayatın pek çok alanında geçerli olduğu gibi beynimiz de gelişirken bir şeyler kazanmak için bir şeyleri kaybetmek zorunda kalır.

Peki beynimiz daha önce sahip olduğu bu yeteneği nasıl ve neden yitiriyor?

Bebek, büyürken ait olduğu türün yüz ifadelerini anlamak konusunda uzmanlaşır. 9 aylık bir bebek, yüz ifadelerinin hangi duyguları temsil ettiğini kavramaya başlar. İşte tam da bu sırada eskiden maymunları da insanlar gibi birbirinden kolaylıkla ayırt edebilirken bu yeteneği kaybolur. Burada ilginç başka bir detay ise bebeğin insan yüzlerini ayırt etme yeteneğini korumasına karşın hayvan yüzlerini ayırt etme yeteneğini kaybetmesidir. Blimsel dilde buna algısal daralma denir. İnsan yüzleri ile ilgili algısal daralmanın evrimsel temelleri vardır. İnsanları birbirinden ayırt edebilme yeteneği, atalarımıza hayatta kalma konusunda önemli bir avantaj sağlamıştır.

Sinir bilim alanındaki çalışmalar, algısal daralmanın ana dilin edinilmesi sırasında yüz tanıma örneğine çok benzer bir şekilde gerçekleştiğini ortaya koymuştur. Bebek, ana dilindeki sesleri duyma ve o sesleri çıkarma konusunda uzmanlaşırken ana dilinde var olmayan sesleri algılayamaz. Mesela pek çok Avrupalı bizim için son derece bariz bir fark olan “o” ve “ö” seslerini birbirinden ayıramaz. Bu duruma sayısız örnek verilebilir. Aynı şekilde insan yüzlerini tanıma konusunda uzmanlaşan beyinlerimiz, hayvan yüzleri için uzmanlaşmasına gerek olmadığından 6 aylıkken sahip olduğu bu yeteneği bir yaşına ulaşmadan kaybeder.

Beyinde Neler Değişir?

Bebek dünyaya geldiğinde beyni nöral bağlantılar bakımından son derece zengindir. Büyüdükçe kullanılan bağlantılar güçlenir. Kullanılmayanlar ise kopar veya yönü değişir. Bu sürece nöral budama denir. Tıpkı kullanmadığımız organlarımızın evrim sürecinde körelip ortadan kalkması gibi diğer hayvan türlerini tanıma yeterliliğimiz de kullanılmadığından kaybolur. Bilişsel enerjimizi daha verimli kullanabilmek için sinirlerin kullanmayan bağlantıları başka bir işlere sevk edilir.

Bununla birlikte bebekler gelişimleri boyunca hayvan yüzlerine maruz kalırsa, bağlantılar sık kullanımda olduğundan sahip olunan bu yetenek korunacaktır. Benzer şekilde hayvan sahibi olan insanların olmayanlara kıyasla hayvan yüzlerini tanıma konusunda daha başarılı oldukları görülmüştür.

Kaynaklar:

Benzer Kanıtlar