Koşmaktan kaş çatmaya, yazı yazmaktan bulaşık yıkamaya ve bütün bunları yapabilmek için nefes almaktan kanımızın vücudumuzda dolaşmasına kadar vücudumuzun tüm aktiviteleri kaslarımızın katkısı olmadan gerçekleşemez. Yaşamımız için bu kadar önemli olmalarına karşın çoğumuz kaslarımızla ile ilgili bazı gerçekleri bilmiyoruz. Bu makalede, vücudumuzun kasılma makineleri ile ilgili temel bilgileri bulabilirsiniz.

İskelet kaslarımızı bilincimizle yönettiğimiz için olsa gerek kas denildiğinde aklımıza ilk gelen, iskelet kaslarımız olur oysa vücudumuzun hayati faaliyetleri de kaslarımızın katkısı ile gerçekleşir.

Kasların Sınıflandırılması

Vücudumuzda alanlarında uzmanlaşmış adeta birer kasılma makinesi gibi çalışan 600’den fazla kasımız vardır. Bunlar genellikle üç farklı parametreye göre sınıflandırılır.

Kontrol ediliş şekline göre kaslar ikiye ayrılır: Bazı kaslarımızı bilincimizle kontrol edebilir, bazılarını edemeyiz. İskelet kaslarımız, kontrol edebildiğimiz kaslarımız arasında yer alır. Uyuduğumuzda taraf değiştiren bu kaslar, uyanık olduğumuz zamanlarda sözümüzü dinler ve vücudumuzu isteklerimizi yerine getirmek için hareket ettirir. Bu kaslar kemiklerimize bağlıdır. Ancak örneğin kalp kasımız, hareket etmek için bizden herhangi bir talimat beklemez. İstemsiz çalışan kaslarımız, sanki kendilerinin ayrı biz beyinleri varmış gibi vücudumuzun ihtiyaçlarını anlar ve kendilerini bu ihtiyaçları karşılamak için düzenleyebilirler. Düz kaslar da aynı şekilde çalışır. Bunlara idrar kesesi, rahim ve mide kasları örnek verilebilir. Sindirim sisteminin düz kasları yemek yemek gibi gündelik aktivitelerin gerçekleştirilmesini mümkün kılar. Yemeğimizi çiğneme işini bitirdiğimizde düz kaslar gevşer böylece yiyecek sindirim sistemindeki yolculuğuna başlar. Hasta olduğumuzda midemizin bulantısı ve kusmanın gerçekleşmesine neden olan da düz kasların gevşemeyip kasılmaya devam etmesidir. Kasılan düz kaslar, yuttuğumuz yiyeceklerin mideden itilerek ağızdan çıkmasına neden olur. Benzer şekilde idrar kesemizdeki kaslar da sadece tuvalette olduğumuzda gevşer onun dışında kasılmış haldedir.

Yapısına göre kaslar ikiye ayrılır: Bazı kaslarımız çizgilere ve şeritlere sahipken bazıları değildir. İskelet ve kalp kasımız çizgili bir yapıya sahiptir. Vücudumuzda çizgili ve şeritli bir yapıya sahip olmayan kaslar da vardır. Aynı zamanda istemsiz çalışan kaslar grubunda yer alan bu kaslara düz kaslar denir.

Kasın durumuna göre (yani sahip olduğu işlev, bulunduğu yer ve hücresel özellikler bakımından) yapılan sınıflandırmada ise kaslar üçe ayrılır: İskelet kası, kalp kası ve düz kaslar! En yaygın kullanılan sınıflama da budur.

İskelet Kası

İskelet kası vücudumuzun kas ve iskelet sisteminin bir parçasıdır. Bilincimizle kontrol ettiğimiz bu kaslar, normal vücut kitle indeksine sahip bireylerde, vücut ağırlığının %40’ını oluşturur. İskelet kasları, tendon adı verilen bir bağlantı elemanı ile kemiklere bağlanır. Tendonlar yoğun bağ dokusundan oluşur, tıpkı kemiklerle kaslar arasındaki köprülere benzerler. Bir kas kasıldığında tendon hareket ederek bağlı olduğu kemiğin hareket etmesini sağlar. Kas liflerinin içinde sarkomer adı verilen lifin temel fonksiyonel birimi yer alır. Bütün kasılmalar sarkomer sayesinde mümkün olur.

Sarkomer, bazıları ince bazıları kalın paralel çizgilerden oluşan bir ağa benzer. Sarkomerin dış yüzyei Z-diskleri ile kaplıdır. Z-diskleri, ince iplikçik (filament) adı verilen bir diziye tutunur. Bunun karşısında ise kalın iplikçik adı verilen dizi yer alır. İşte kasılma bu ikisinin örtüşmesi ile meydana gelir ve bu iki filament dizisi ne kadar fazla üst üste binerse kasılma da o kadar fazla olur.

İskelet kasları, farklı şekil ve boyutlarda olabilirler. Mesela boynumuzdaki kaslar, sırtımızdaki kaslardan daha küçüktür. Hareket kabiliyetleri son derece geniş bir çeşitlilik göstermekle birlikte hepsi aşırı çalıştıklarında bitkin ve yorgun olabilirler.

Kalp Kası

Otonom sinir sistemine bağlı olan kalp kası, bizden herhangi bir talimat almaksızın hareket edebilme yeteneğine sahiptir. Bununla birlikte vücudun ihtiyaç duyduğu çalışma hızını tespit ederek bu hıza uygun olarak çalışabilir. Kalp kası kanı kalpten dışarı pompalamak için kasılır ve sonra kanın yeniden kalbe girebilmesi için gevşer. Kesintisiz bir şekilde çalışan kalp kası, vücudumuzun en çok çalışan kasıdır. Kalp kası dallanmış liflerden oluşur ve tam ortasında çekirdek yer alır. Kalp kası liflerinin dalgalanışı andıran kasılmalarını sağlayan, liflerin ara disklerle birbirine bağlanmış olmasıdır. İskelet kasında olduğu gibi kalp kasında da sarkomer vardır ve benzer bir düzene sahiptirler.

 

Düz Kaslar

Bu kaslar, akciğerler, mide, mesane, bağırsaklar, kan damarları vb. vücudumuzun iç organlarını düzenler. “Düz” adını alma nedenleri çizgili bir yapıya sahip olmamalarıdır. Düz kaslar da kalp kası gibi otonom sinirlere bağlıdır ve bu sayede istemsiz çalışır. İnce uzun lifleri dallanmamıştır, fuziform denilen ortası kalın kenarlara doğru incelen bir yapıdadır. Ortasında çekirdek yer alır. Bu kaslarda sarkomerler yoktur ama kasılmayı sağlayan aktin ve miyozin proteinleri vardır. Filamentler, iskelet kasının Z-diskleri gibi vücuda sıkı sıkıya bağlıdır. İç organların duvarlarını kaplar ve kasılma fonksiyonunu yerine getirerek organların çalışmasını sağlarlar.

 

Kaynaklar:

Benzer Kanıtlar