Pek çok insan artık ihtiyacı kalmadığında organlarının bir başkasının yaşamına katkıda bulunması fikrine sıcak baktığını söylüyor. Öte yandan bu satırları okuyanların pek çoğu bu fikrin, içlerini ürperttiğini de kabul eder. Bu durum, vücudumuzun tüm parçalarına karşı hissettiğimiz derin bağlılıktan kaynaklanıyor. Bağlılık hissetmemiz çok doğal çünkü her bir hücremiz benzersizdir ve tamamen bize özgüdür. Aynı sebeple eğer organlarımızı bağışladığımız kişilerle bir kan bağımız yoksa organlarımızın başka bir vücuda mükemmelen uyması mümkün değildir. Uyumun zorluğu, organ bağışı ile ilgili gereklilikleri karmaşıklaştırır.

Bu makale, organ bağışı konusundaki yaş, sağlık durumu vb. pek çok gereklilik ile ilgili kafa karışıklığını gidermek için yazılmıştır.

Organ Naklinde En Kritik Konular

Genetik Yakınlık

Organ bağışında en önemli konu, bağışçı ile alıcının genetik yakınlığıdır. Çünkü bu yakınlık, organın alıcının vücudu tarafından kabulünü belirler. Doğru bir eşleşme olmaması durumunda alıcının vücudu, bu organı tanımayacak ve bağışıklık sistemi tanımadığı her durumda gösterdiği tepkileri göstererek organa saldıracaktır. Bu durumda alıcının vücudu organı reddeder. Yani organ nakli başarısız olur. Ancak vücut organı kabul etse bile bağışıklık sistemi sürekli olarak bu organdan şüphelenmeye devam eder. Bu yüzden hasta sürekli olarak bağışıklık sistemini baskılayacak ilaçlar kullanır. Yani organ bağışı ile yaşama dönmek, bağışıklık sistemini incecik bir çizgide dengede tutmaya çalışmak anlamına gelir. Bir yandan bağışıklık sisteminin enfeksiyonlara karşı hazır olması için sağlam olmasını; öte yandan nakledilen organa saldıramayacak kadar zayıf olmasını sağlayacak bir denge bulmak gerekir.

Bağışçının Sağlık Durumu

Organ bağışındaki kritik bir diğer konu, bağışlanan organın sağlıklı ve işleyen bir organ olduğunun belirlenmesidir. Bu tetkikler genellikle bağışçı hayatını kaybettikten sonra yapılır. Bağışçı bir hastalık sebebi ile hayatını kaybetse bile organ sağlıklıysa kullanılabilir. Fakat kanser veya sistemik bir enfeksiyon söz konusuysa riskler arttığı için bağışçının organları kullanılmaz.

Bağışçının Yaşı

Yaştan çok daha önemli olan bağışçının sağlık durumudur. 30 yaşında kronik bir sigara içicisinin akciğerleri, 50 yaşındaki aktif ve atletik kişinin akciğerinden daha kötü durumda olabilir.

Bağışlanacak organa göre bazı yaş kuralları belirlenmiş olsa da kati bir yaş sınırı söz konusu değildir. Kuşkusuz yaş arttıkça risk de artar. Birçok çalışma, yaşlı bağışçılardan alınan organların daha sık reddedildiğini ve işlevsel eksikliklerin daha sık ortaya çıktığını göstermiştir. Ancak uygun organ bulmak kolay olmadığından ve naklin yapılmaması durumunda hastanın hayatı tehlikede olduğundan yaşlı bağışçılardan alınan organlar da nakledilebilir. Örneğin Amerika Birleşik Devletleri’nde 92 yaşındaki bir bağışçıdan alınan karaciğer, 69 yaşındaki bir hastaya nakledilmiştir.

Bağışçının yaşının önemi, bağışlanan organa göre farklılık gösterir. Böbrekler söz konusu olduğunda 30’lu yaşlardaki bağışçılardan alınan böbreklerde bile fonksiyon seviyesinde azalma olabilirken, kalpte 40’lı yaşlarda bir bağışçıdan gelmediği sürece benzer bir durum gözlenmez. 40 yaşın üzerindeki bağışçılardan alınan pankreas ve karaciğer nakillerinde organının alıcının vücudu tarafından reddedilme ihtimali yüksektir. Ancak çok ilginç bir şekilde akciğerler, 65 yaşındaki bir bağışçıdan geldiğinde bile normal işlevini görür. Bütün bunlar organın ve bağışçının sağlık durumunun yaştan daha önemli olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

Nakil Süresi

Nakil süresi çok önemlidir. Bağışçının vücudundan alınan organ, 6 ila 72 saat içinde alıcının vücuduna nakledilmelidir.

Neler Bağışlanır?

Organ bağışları: 8 organ bağışlanabilir bunlar; akciğerler (2) böbrekler (2), kalp, karaciğer, ince bağırsak ve pankreastır.

Organ dışı bağışlar: Kalp kapakçıkları, damarlar, deri, kemik dokusu ve kornealardır.

Yaşarken bağışlayabileceklerimiz: Buraya kadar artık ihtiyacımız kalmadığında bağışçı olmaktan söz ettik. Ancak yaşarken de bağışçı olmak mümkün. Yaşarken böbreklerden birini, karaciğerin, bağırsak dokusunun ve pankreasın bir kısmını bağışlayabiliriz.

Yazımızın başında da belirttiğimiz gibi organ bağışlama fikrine sıcak bakmakla birlikte bunu hayata geçirme konusunda zorlanan biriyseniz bağışçı olmaya kan bağışlayarak başlayabilirsiniz. Kan bağışı da tıpkı organ bağışı gibi hayat kurtarır.

Kaynaklar:

Benzer Kanıtlar