Dünya nüfusu 7 milyarı aştı. Üstelik kişi başı tüketim oranı da her geçen gün yükseliyor. Hal böyle olunca doğanın doğal kaynakları yenileme hızdan çok daha hızlı bir hale gelen tüketme hızımız bazı doğal kaynakları tükenme eşiğine sürüklüyor. İşte tükenme eşiğine yaklaşan doğal kaynaklar:

Mineraller

ABD Jeolojik Araştırma (USGS) birimi tarafından yapılan çalışma, 20. yüzyılda mineraller gibi yenilenemeyen kaynakların tükenme eğilimi gösterdiğini ortaya koymuştur. Ancak bu tükeniş eğilimine yol açan temel etmen minerallerin inşaat endüstrisi için kullanılmasıdır. İnşaat endüstrisi muazzam miktarda ezilmiş taş, kum ve çakıl tüketmektedir.

Minerallerin aşırı tüketimi, 1760 Sanayi Devrimi ile başlamış ve giderek artmıştır. Üstelik son birkaç on yılda mineralleri çıkarma teknolojimizin gelişmesiyle tüketim miktarı daha da yükselmiştir. Bu yüzden endüstride kullanılan bakır, demir, boksit vb. nadir bulunan metallerin çıkarılmasında zaman zaman sınırlama getirilmektedir.

USGG’nin çalışmalarına göre; petrolün 2023 yılında, bakırın ise 2024 yılında büyük ölçüde azalacağı bir sonraki büyük düşüşün ise 2040 yılda gerçekleşeceği öne sürülmüştür. Çinko zor çıkarılan bir maden olmasına karşın son yıllarda hidro metalurjideki gelişmeler, sülfür içermeyen çinko yataklarını düşük maliyetli rezervlere dönüştürmüştür.

Mevcut verilere göre yapılan bu tahminler ancak yeni keşifler söz konusu olursa değişebilir.

Orman

Dünya’daki ormanlar hızla tükenmektedir. Bunun başlıca sebebi beslenmesi gereken nüfusun artmasıyla tarım ve hayvancılığa ayrılan arazi ihtiyacının artmasıdır. Kuşkusuz bu ihtiyaç, orman arazilerinden kaşılanmaktadır. Ormanların tahrip edilmesi iklimi de etkilemektedir. Ormanların azalması atmosferdeki karbondioksit miktarının artmasına neden olmaktadır. Karbondioksit oranının artması da su döngüsünü değiştirmekte ve toprak erozyonunun önemli oranda artmasına neden olmaktadır. Küresel ısınmanın da bir numaralı müsebbibi ormansızlaşmadır. Ağaçların azalması, antropojenik karbondioksit emisyonlarında %12’lik bir artışa neden olmuştur.

Petrol

Günümüz ekonomisinin bel kemiği haline gelmiş olan petrol de sınırlı bir kaynaktır ve hızlı bir şekilde tüketilmektedir. Küresel petrol üretim oranının maksimum seviyeye ulaşacağı döneme Peak Oil adı verilir. Bir başka ifadeyle Peak Oil, global petrol rezervlerinin tükenmeye en çok yaklaştığı anda başlayan bir periyodu tanımlar. ABD tarafından finanse edilen 2005 Hirsch Raporuna göre, Peak Oil dünyada benzeri görülmemiş bir risk yönetimi krizine yol açacaktır. Peak oil yaklaştıkça petrol fiyatları inanılmaz ölçüde artacaktır. Ekonominin belkemiği eriyince ekonomik sorunlara sosyal ve politik sorunlar eşlik edecektir. Genel kanıya göre; Peak Oil noktasına gelmeden önce hem arz hem de talep tarafında alınacak önlemlerle yaklaşan kriz hafifletilebilir.

Su

Canlı yaşamının temel gereksinimi olan su, insanlık tarihine yön vermiştir. Büyük medeniyetler tatlı su kaynaklarına yakın yerlerde kurulmuş, sulak araziler zenginleşmede etkili olmuştur. Ancak gezegenimizin tatlı su kaynaklarının %98’ini oluşturan yeraltı su kaynakları, yenilenemeyen kaynaklar sınıfına girmiştir. Günümüzde pek çok bölgede tarım ve kamusal kullanım ihtiyacı, yeraltı suları ile karşılanmaktadır. Yeraltı sularının yenilenme hızı oldukça yavaştır. 50 yıl gibi bir sürede mevcut yeraltı suyunun ancak %6’sı yenilenmektedir.

Yaklaşık 35 milyon kilometre küp olan toplam tatlı su hacmi gezegenimizdeki suyun sadece %2,5’unu oluşturur. Bununla birikte tatlı su kaynağının %70’i buz ve kalıcı kar örtüsü biçiminde olduğundan ancak 200 bin kilometre küp tatılı suya erişimimiz vardır. Yani su talebi, arzı çoktan aşmıştır. Birleşmiş Milletler Tarım Örgütü’nün tahminlerine göre 2025 yılında 1,8 milyar insan, su kıtlığı olan bölgelerde yaşamak zorunda kalacaktır.

Öte yandan insanoğlunun çareler geliştirmek konusunda da inanılmaz başarılar gösterme potansiyeline sahip olduğunu biliyoruz. Örneğin suyu, ulusal bir güvenlik meselesi olarak gören İsrail, sulamada kullandığı suyun %40’ını atık sudan sağlıyor üstelik atık sudan ayrıştırdığı metan gazını da yenilenebilir enerji üretiminde kullanıyor. Ülke, atık suyunun %86’sını arıtarak yeniden kullanabiliyor. İsrail’i atık suyunun %19’unu arıtarak yeniden kullanan İspanya izliyor. Doğal kaynakların tükenmekte olduğu bir gerçek ancak bu gerçekle yüzleşmek zorunda kalmamak için yapabileceklerimiz olduğu da inkâr edilemez.

Kaynaklar:

Benzer Kanıtlar