15 Nisan 1912’de efsane gemi Titanik, bir buzdağına çarparak battı. 1.500 kişinin hayatını yitirdiği kaza, gelmiş geçmiş en büyük deniz faciası olmasa da en çok konuşulanı oldu. Geminin enkazı, kazadan 73 yıl sonra (1985) bulunduğunda, bozulmanın beklenenden çok daha fazla olduğu görüldü. Hatta enkazı bulmakta biraz daha gecikmiş olsaydık, belki de asla bulamayacaktık. Çünkü bozulma bu hızla devam ederse 15-20 (en fazla 30) yıl içinde Titanik’ten geriye hiçbir şey kalmayacak.

Işığın ulaşamadığı derinliklerde yatan Titanik’in bozulmasının sürati konusunda yapılan araştırmalar, yepyeni bir gerçeği keşfetmemizi sağladı.

Titanik’in enkazı neden yok oluyor?

1991 yılında, 4. bin metre derinde bulunan enkazdan, Mir 2 denizaltısıyla çıkarılan örnekler üzerinde yapılan incelemeler, aşırı yıpranmanın nedeninin anlaşılmasını sağladı. Yıpranma hızının daha önce varlığından haberdar olmadığımız bir tür mikro organizmadan kaynaklandığı keşfedildi.

Keşfedilen bu yeni mikro orgamizma Halomonas Titanicae‘dır. Batan bir gemi deniz tabanına ulaştığında, batığın üzerinde pek çok mikrop kolonileşir. Bu sayısız mikrop, enkaz üzerinde biyofilm denilen yağlı gibi görünen bir tabaka oluşturur. Bu tabaka enkazın yüzeyi ile su arasındaki teması azalttığından korozyon ve hasar yavaşlar. Ancak Titanik’te bulunan mikro organizma, demiri korumak şöyle dursun demirle besleniyor ve bu da enkazın süratle bozulmasına yol açıyor.

Halomonas titanicae

2010 yılında keşfedilen yeni türe Titanik enkazında keşfedildiği için Halomonas Titanicae adı verilmiştir. Bu mikroorganizmalar halofildir. Yani tuz konsantrasyonu yüksek ortamları severler ve ana enerji kaynakları metallerdir. H.titanicae,  hareket edebilen kampçı bir mikro organizmadır. Genellikle renksiz ya da sarımsı renkte olurlar.

Okyanusun derinliklerindeki yüksek tuz konsantrasyonu, pek çok mikrobun hayatta kalmasını zorlaştırır. Ancak H.titanicae bu ortamlarda yaşamak üzere gelişmiş bir mekanizmaya sahiptir. Bunlar sadece Titanik enkazı için değil, aynı zamanda petrol ve doğal gaz boruları gibi okyanuslardaki diğer metal yapılar için de ciddi bir tehdittir.

Zorlu koşullara dayanabilen bu türe ait kültürleri laboratuvarda incelemek kolay değildir. Ancak paslanan metallerin üzerindeki bu saçaksı oluşumların nasıl ortaya çıktığı çözülecek olursa metallerin aşınmasını, paslanmasını ve zayıflamasını geciktirme konusunda yeni yolların keşfedilmesi sağlanabilir.

Titanik için artık çok geç olsa da denizin altında korumak zorunda olduğumuz pek çok yapı bulunduğundan konu ile ilgili çalışmalar son derece önemlidir.

Kaynaklar:

Benzer Kanıtlar