40 yaşını geçtikten sonra genellikle görme yetisinde bir zayıflama olduğunu bilmeyenimiz yoktur. Görme ve işitme gibi duyularda ortaya çıkan kayıplar hemen fark edilirken koku duyusu söz konusu olduğunda kaybı fark edene ve bunun için doktora gidene pek rastlanmaz. Peki acaba koklama duyusu da yaşlandıkça duyarlılığını yitirir mi?

Koklama, sürekli ve kaçınılmaz olarak zararlı moleküllere maruz kalmamıza yol açar. Bununla birlikte zararlı moleküllerden uzaklaşmamızı mümkün kılan da yine koklama duyumuzdur. Ancak zararlı moleküllere uzun süre maruz kalan koku sinirlerimiz ister istemez hasar görür. Hatta bu sinirlerin vücudumuzun geri kalanını korumak için kendilerini feda ettiklerini bile söyleyebiliriz. Neyse ki koku sinirleri, kendilerini yenileme özelliğine sahiptirler ve kaybettiğimiz sinirlerimizin yerine yenileri gelir.

Koku alma duyusundaki kayıpla ilgili doktora yapılan başvurular da genellikle koku alamıyorum diye değil, tat alamıyorum şeklinde olur. Koku ve tat alma duyuları kimyasal duyular olup birbirlerine sıkı sıkıya bağlıdırlar. Çünkü tat dediğimiz şey, koku, doku, sıcaklık, görüntü ve trimeinal uyarı seviyesi gibi unsurlara bağlıdır. Hatta lezzet algısının %80’i koku duyusuna aittir. Bir yiyeceği burnunuzu tıkayarak yediğinizde bunu deneyimleyebilirsiniz.

Günümüzde kimyasal algılarımız olan tat ve koku duyusuna, görme ve dokunma duyusu kadar önem verilmiyor olsa da biraz düşünecek olursak ne kadar önemli olduklarını görürüz.

Koku alıcılarımız diğer duyu algılama sistemlerimizden farklı olarak, dış dünyanın etkilerine çok daha açıktır. Kaplı oldukları ince mukoza tabakası virüslerin, bakterilerin, zehirli maddelerin etkilerinden korumak konusunda yeterince güçlü değildir. Sadece koku alıcılarımız değil, alıcıların beynimizdeki uzantılarının yer aldığı beyin bölgemizde son derece hassastır. Herhangi bir çarpma, vurma vb. koku algısında zayıflamaya yol açabilir.

Üst solunum yollarında meydana gelen enfeksiyonlar ve baş bölgesindeki travmalar koku duyusunun hassasiyetine zarar verir. Futbolcuların kafa toplarına çıkışları, boksörlerin başlarına darbe alışları koku alma duyusunda zayıflamaya neden olabilir.

Yaş Koku Alma Duyusunu Nasıl Etkiler?

Koku duyu kayıpları yaşlılıkla artar. 65 yaş altında koku duyusu kaybı yaklaşık %2’dir ve bunun büyük bölümü yukarıda sözü edilen travmalar nedeni ile ortaya çıkar. 65-80 yaşları arasında koku duyusu kaybı ise yaklaşık %30’dur. Burada sözü edilen koku duyusunun tamamen kaybı değil kısmen kaybıdır. 80 yaş üzerine çıkıldığında ise koku duyusundaki azalmanın %75’lere vardığı görülür. Bu verilere bakıldığında da açıkça görüldüğü gibi yaşlandıkça koku duyumuz hassasiyetini kaybediyor. Koku duyusu 20-35 yaşları arasında hassasiyetinin zirvesine ulaşır. 35’den sonra yavaş yavaş azalmaya başlar. 65 yaşından sonra istisnalar hariç çok keskin burunlardan söz etmek pek mümkün olmaz. Bu geçişler çok yavaş olduğundan ve kanıtları kolayca fark edilmediğinden hassasiyetteki azalışlar ancak bilimsel deneylerle ortaya konabilmektedir.

Presbyosmia

Bu yaşla gelişen önlenemez koku kaybının bilimsel bir de adı var kuşkusuz: Presbyosmia!

Profesör Alan Mackay-Sim ve çalışma arkadaşları uzun yıllardır sinir sistemi ve olfaktör bileşenlerin kendilerini yenileme süreçleri üzerinde çalışmalar yapıyor. 2004 yılında yayımlanan “Avustralya Toplumunda Kantitatif Kokusal İşlev Araştırması”nda, yaşa bağlı koku duyusu kaybını tanımlamak için bu terim kullanılmıştır. Presby Yunanca “yaşlılık”, osmia ise Latince “koku” demektir. Ancak koku duyusunun yaşla birlikte azalmasının temelinde yatan neden yaşımız ilerledikçe sinir dokularımızın giderek daha dramatik ölçüde kaybedilmesidir.

Kaynaklar:

Benzer Kanıtlar