En sade tanımı ile Apateizm, Tanrı inancına karşı ilgisizliktir. Apateistlere göre Tanrı’nın varlığının veya var olmamasının insan yaşamı için önemi yoktur. Bu yüzden apateizm bir inanç değil, inanca karşı bir tutumdur.

Apati (ilgisizlik) ve teizm (Tanrı inancı) kelimelerinin birleşiminden türetilmiş bir kavram olan apateizm, pragmatik ateizm olarak da adlandırılır. Onlar Tanrı’nın varlığını inkar etmedikleri gibi olmadığını da iddia etmezler. Bu nedenle din karşıtları ile aynı fikirde değillerdir. Aslında bu tutum dini inançlardan ve dine karşı tutumlardan özgürleşmeyi savunan bir tutumdur. Yani apateizm dini inanca teşvik etmeyen ve aynı zamanda karşı çıkmayan bir hoşgörü pozisyonudur.

Tarihçe

Tarih boyunca apateistler, birçok eleştiriye maruz kalmışlardır. Tanrı’yı inkar etmekle, ahlaki değerlere sahip olmamakla suçlanmışlar. Hazcılıkla (hedonizim) ile bir tutulmuş hatta sosyal sorumluluklarından kaçmak için geliştirilmiş bir yaklaşım olmakla itham edilmişlerdir.

Ancak 21. yüzyıla gelindiğinde, apateistlerin görüşleri daha geniş kitlelerce onaylanır olmuştur. Apateism savunucularından biri olan gazeteci Jonathan Rauch, apateizmin büyük bir ilerleme olduğunu, Tanrı(lar) adına gerçekleştirilmiş katliamları ve vahşeti gerçekleştiren zihniyeti disipline etmeye çalışan, güçlü, kararlı ve kültürel bir çaba olduğunu söylemiştir.

Temel argümanları

  • Ahlak için din gerekli değildir! Onlara göre ahlak, toplum ve insan yaşamının bir parçasıdır. Ahlakın din ile bir bağlantısı olması gerekmez. Üstelik din, bazı insanlara çıkar sağladığında artık orada ahlaktan söz edilemez.
  • Kanıtların yetersizliği! Eğer her şeye gücü yeten tanrı(lar) varsa ve o(nlar) insanların kendisine inanmasını istiyorsa, insanların yorumlaması için açık olmayan işaretler seçmezlerdi. Demek ki tıpkı var olmadıkları durumda olduğu gibi var oldukları durumda da onlara inanıp inanmamanın bir önemi yoktur.

Ateist olmakla itham edilen XVIII. yüzyıl Fransız filozofu Denis Diderot “Tanrı’nın varlığını veya var olmamasını önemsemediğini, baldıran otu ile maydanozu karıştırmamanın önemli olduğunu (zira baldıran otu zehirli bir ottur) ancak tanrıya inanmak ve inanmamanın hiç de öyle olmadığını” söylemiştir.

Onlara göre Tanrı’nın varlığı veya yokluğu konusu, insanı ve insanın davranışlarını değiştirmez ve hatta değiştirmemelidir.

Kaynaklar:

Benzer Kanıtlar