Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük bestecisi ve piyanisti olarak kabul edilen Ludwig van Beethoven, işitme duyusunu tamamen yitirdiği yıllarda dahi besteler yapmaya devam etmiştir. Üstelik bu besteler, sanat yaşamının zirvesini oluşturan, olağanüstü eserler olmuştur.  Hiç duymadığı dönemde, bugün Avrupa Birliğinin marşı olan,  9. Senfoni‘yi bestelemesi bile Beethoven’da tanrısal bir kıvılcım olduğunu düşünen Franz Schubert’in haksız olmadığını gösterir.

Gençlik yılları

1770 yılında, Almanya’da dünyaya gelen, dedesi ve babası da müzisyen olan Beethoven’ın, müzik yeteneği babası tarafından keşfedilmiştir. Mozart ve babasının hikayesine vakıf olan baba Beethoven, onların izinden giderek, Beethoven henüz 8 yaşında iken, onun halka açık ilk konserini vermesini sağlamıştır. Ancak alkolizme olan yatkınlığı, sonra ki yıllarda, oğluna destek olmasını engellemiştir.

Mozart ile tanışma ve üniversite yılları

1787 yılında Viyana’ya giderek, Mozart’la tanışır ancak onunla çalışma fırsatı bulamaz. Çünkü annesi vefat etmiş, babası alkolizme tamamen teslim olmuştur. Almanya’ya döner ve kardeşlerinin sorumluluğunu üstlenir. Dünyaca ünlü virtüöz olma hayallerini bir kenara bırakarak, Bonn Üniversitesi’ne yazılır. Bonn Üniversitesi, genç Arşidük Maximilian Franz’ın koruması altındadır. Son derece özgürlükçü bir iklimin hakim olduğu üniversitede Beethoven, Fransız Devrimini yakından takip eder, aydınlanmacılardan etkilenir. Baskılara aldırış etmeyen, asi kişilik yapısı bu dönemde belirgin hale gelir. İlk önemli eserini de yine bu dönemin sonunda besteler.

Viyana yılları

Joseph Haydn, Londra gezisinden dönerken uğradığı Bonn şehrinde, Beethoven ile tanışır. Onun müzik yeteneğinden ve karakterinden çok etkilenir. Beethoven, Haydn ile çalışmak için Viyana’ya gitmeye karar verir. Haydn ile çalışma fırsatı bulmak, hayatında önemli bir dönüm noktası olur. 1795 yılında Viyana’da ilk konserini verir, aynı yıl Opus 1, bir yıl sonra da Haydn’a ithaf ettiği Opus 2 yayınlanır. Artık müziğe düşkün aristokrat aileler tarafından tanınmaya başlamıştır. Hatta yaratıcılığı ve özgünlüğü dinleyicileri o kadar etkiler ki büyük bir hayran kitlesine kavuşur. Aristokrat sınıfa pek de uygun olmayan karakter yapısına karşın, bu çevrelerde kabul görür.

20’li yaşlarının sonlarına doğru işitme problemi başlar. Ancak bu durum, müzik çalışmalarına devam etmesine engel olmaz. 10 yılı aşkın bir süre, beste çalışmaları yanı sıra, orkestra şefliği yapmaya ve halka açık konserler vermeye devam eder.

1802 yılının Ekim ayında, sağlık sorunları ile mücadelesi sırasında yaşadığı bir kriz intihar teşebbüsünde bulunmasına neden olur.

1804 yılında bestelediği 3. senfonisini (Eroica), Avrupa’ya demokrasi getirdiği için, Napolyon’a adar ancak Napolyon’nun kendisini imparator ilan etmesi üzerine, Eroica’yı Napolyon’a adamaktan vazgeçtiğini açıklar.

İşitme kaybı giderek ilerlediğinden, 41 yaşında orkestra şefliğini ve konserleri bırakır ancak beste çalışmalarına devam eder. 47 yaşında ise işitme duyusunu tamamen yitirir. En çok takdir toplayan eserlerini, sağlık sorunlarının giderek arttığı, hayatının son 15 yılında vermiştir.

Beethoven hiç evlenmemiştir. Kim olduğu konusunda tartışmalar bulunan bir kadına, büyük bir aşk bestelediği ve “Diabelli Varyasyonları”nı ona adadığı iddia edilir.

1827 yılında, 56 yaşında iken hayata veda ettiğinde, dünyaca tanınmış bir müzisyendir ve cenazesine on binlerce kişi katılmıştır.

*Osmanlı müziğinden etkilenmiş ve Mozart gibi Beethoven da Türk Marşı bestelemiştir.

Kaynaklar:

Benzer Kanıtlar