Son 70 yıl içinde dünyanın herhangi bir bölgesinde yaşamış olmak, aşağıdaki fotoğrafın kime ait olduğunu bilmek için yeterlidir. Fakat bu yüzün arkasında, herkesçe bilinmeyen bir yaşam öyküsü yatar. Anti-kapitalizmin sembolü olan Arjantinli devrimci, kimilerine göre olağanüstü bir kahraman kimilerine göre ise bir canavardır.

Çocukluk ve gençlik yılları

Che’nin yaşam öyküsü Arjantin’de başlar. Orta sınıf bir ailede dünyaya gelmiş, astımlı bir çocuktur. Okuma ve yazmayı 4 yaşında öğrenmiş ancak hastalığı nedeni ile 9 yaşına kadar okula gidememiştir. Annesi ile çok sıcak ve çok yakın bir ilişkileri olmuş, bu ilişki annesinin ölümüne dek devam etmiştir.

Che Guevara, annesi ve babası ile…

Hem anneannesinin sağlık sorunlarına hem de kendi hastalığına çare bulmak için mühendis olma hayalinden vazgeçerek doktor olmaya karar verir. Buenos Aires Üniversitesi’nde tıp eğitimine başlar. Öğrenciliği sırasında arkadaşı Alberto Granada’yla çıktığı Güney Amerika gezisi hayatının dönüm noktası olur. Motosikletle yaptıkları yolculuk sırasında zengin ve yoksul arasındaki adaletsizliğe dair gözlemleri, radikal bir dönüşüm geçirmesine yol açar. Yıllar sonra Alberto Granada, arkadaşının gezi sonrasında geçirdiği dönüşümü anlatmak için “bir hastanın doktoru olmaktan, toplumun doktoru olmaya geçtiği” yorumunda bulunmuştur.

Motosikletle çıktığı Güney Amerika gezisinin rut planı…

Diplomasını aldıktan sonra Guatemala’ya gider. Guatemala’da destekleyebileceği bir rejim vardır. Ancak CIA destekli bir hareketle rejim yıkılır. Rejimin yıkılışına şahitlik ettiği bu dönemde sosyalizmin tek çözüm olduğunu, bunun da ancak silahlı bir devrimle yapılabileceğini düşünmeye başlar.

ilk eşi…

Castro ile tanışma

Küba, Batista tarafından yönetiliyordu. Amerikalılar ve daha birçok turist, ülkelerinde yasak olan zevkleri tatmak için başkent Havana’ya akın ediyordu. Amerikan parası ve etkisi ülkeye hakimdi. Fakat ülkede, Havana’nın şaşalı gece kulüplerinin ötesinde bambaşka bir hikaye yaşanmaktaydı. Rejime karşı büyük bir huzursuzluk ve muhalefet yükselmekteydi.  

Fidel Castro ile…

Muhalefet lideri Fidel Castro bir ordu kışlasına saldırı düzenlediği için önce hapse atılmış sonra da Meksika’ya sürgüne gönderilmişti. Castro Meksika’da Batista rejimini yıkma planları yaparken, Che Guevara ile tanıştı ve Che kısa bir süre içinde Castro’nun davasına katıldı. Devrim için yanan ikiz ruhlar gibi birlikte çalışmaya başladılar. Böylece Che, radikal devrimci bir lider ve efsanevi bir kahraman olma yolunda büyük bir adım attı.

İkinci eşi ve dört çocuğu ile…

Küba Devrimi

Guevara tutkulu bir şekilde kapitalist sermayenin yoksul sınıfları kontrolü altında tutmasına son vermek istemiştir. Bununla birlikte çok parlak bir askeri yeteneği olduğunu kanıtlayan gerilla taktiği ile Batista yönetime karşı savaş açmış ve 2 yıl süren mücadele sonunda Küba Devrimi’nin başarıya ulaşmasında önemli bir pay sahibi olmuştur.

Ocak 1959’da Küba’daki devrimci mücadele kazanılınca, Che barış dönemi görevlerine başlar. Bu görevlerden biri, savaş suçlularının yargılanmasını yönetmektir. Che’nin emri ile 55 kişinin infazı gerçekleştirilir. Che’ye yöneltilen onun “bir canavar olduğu” yönündeki ithamların en kritik kanıtı işte bu infazlar olmuştur.

Bazıları onun çok insaflı ve adaletli davrandığını, yüzlerce savaş suçlusundan sadece en acımasız suçları işlemiş 55 kişiyi infaz ettiğini söylese de bazıları infazların savaş suçu olduğunu düşünmektedir.

Ardından Castro tarafından özel görevle yurt dışına gönderilir, özellikle Sovyetler Birliği’nde çok başarılı olur. Artık Küba’da bir yıldız haline gelmiştir. Ancak aynı dönemde soğuk savaşın en gergin olaylarından birinin (Sovyetler Birliği’nin Küba’ya Amerika Birleşik Devletleri’ni hedef almış şekilde nükleer füzeler yerleştirmesi) yaşanmasında önemli rol oynayarak, Amerika’nın hedefi haline gelir. Üstelik Sovyetler Birliği’nin krizi sona erdirmek için füzelerini geri çekmesi üzerine Che, Sovyetler Birliği’ne ve oradaki komünizm biçimine olan güvenini yitirir.

Sonu ve Mirası

Che’nin uzlaşmaz siyasi düşünceleri barış döneminde pek de fazla destek bulmamaya başlar. Ölümünden iki yıl önce devrim fikrini kapitalistler tarafından mağdur edilmiş fakir ülkelere yaymak için harekete geçer. Güney Amerika, Meksika ve Küba’nın çeşitli bölgelerinde on binlerce isyancıya zaten ilham kaynağı olmuştur ve komünizm fırtınası yükseliştedir. Önce Kongo’ya oradan da Bolivya’ya geçerek, gerilla savaşı başlatmak için halkı harekete geçirmeye çalışır ancak CIA ve Bolivya ordusu tarafından yakalanır ve infaz edilir.

Hayatının son bulma şekli de yaşamı kadar takipçilerine ilham kaynağı olmuştur. İnandığı doğrular için yaşamını feda etmiş olması, Küba Devrimi’ndeki zaferi milyonlarca insanın adalet ve özgürlük simgesi haline gelmesini sağlamıştır. Popüler imajı medyada ve reklamcılıkta da kullanılmıştır. Ölümünden on yılllarca sonra bile devrimci ruhun en ikonik kahramanı olarak kabul edilmektedir.

Che Guevara’ya atfedilen en ünlü sözler!

• Sevgili dediğin güzelliğiyle seni kendine aşık eden değil, sana kendin olabilme şansını verendir.

• Peşinden gidecek cesaretin varsa bütün hayaller gerçek olabilir.

• Düşmanın yoksa hayatta hiç başarılı olamadın demektir.

• Dizlerimin üzerinde yaşamaktansa ayaklarımın üzerinde ölmeyi tercih ederim.

• Yoksulluğa gülmedim, zenginliğe özenmedim, faşistleri sevmedim, ezilenleri dövmedim, ben devrimci doğdum, devrimci öleceğim.

• Aç insanları doyurduğum zaman bana kahraman diyorlar. Bunların neden aç olduğunu sorduğum zaman ise bana komünist diyorlar.

• Belki hiçbir şey yolunda gitmedi ama hiçbir şey de beni yolumdan döndürmedi.

• Kaybetmekten korkma! Bir şeyi kazanman için bazı şeyleri kaybetmelisin. Ve unutma kaybettiğinde değil vazgeçtiğinde yenilirsin.

• İki şeye hakkım var: Özgürlük ve ölüm. Birine sahip olamazsam ötekini isterim. Çünkü kimse beni canlı tutsak edemez.

• Savaşan kaybedebilir, savaşmayan zaten kaybetmiştir.

Kaynaklar:

BBC

History

Britannica

Wikipedia

Benzer Kanıtlar