Olağanüstü güzellikte bir orman hayal etmeniz istense, elma ağaçlarından oluşmuş bir orman hayal eder miydiniz? Binlerce elma çeşidinin ana  vatanı olan bu ormana, bir de hastalıkların ve böceklerin zarar veremediği söylense, bu ormanın yer yüzünde gerçekten var olduğuna inanır mıydınız?

1830’ların başlarında, Carl Frederich von Ledebour’dan önce dünyanın büyük bir bölümü, bu olağanüstü elma ormanından habersizdi. Elma ormanı, Kazakistan’da dağlık arazinin derinliklerinde yer alıyor.

Ormanın ortasında ise kalabalık Almatı şehri yer alıyor. ( Alma – Ata, adından da anlaşıldığı gibi elmanın babası yada elmanın baba toprağı anlamına geliyor.) Almatı’nın, elma ormanının ortasında yer almasının hem iyi hem de kötü tarafları var. Bilim insanlarının ormana ulaşmaları bakımından iyi, şehrin büyümesi ve gelişmesinin orman arazisine zarar vermesi bakımından ise kötü.

Elma çeşitleri

Elma ormanında muazzam bir elma çeşitliliği vardır. Tat ve kokularının yanı sıra, boy ve renkleri bakımında da inanılmaz geniş bir çeşitlilik söz konusudur. Misket kadar olanlarından, en büyük boy elmaya kadar birçok boyutta olan elmaların, renkleri de çok çeşitlidir: Koyu kırmızı, sarı, mat bordo, yeşil, parlak kabuklu, iki renkli, kabuğu pürüzlü vb.

Şaşırtıcı olan bir diğer özellik ise bunca çeşidin, böcekler ve hastalıklar bakımından asla zarara uğratılmamış olmasıdır. Elma ormanındaki elmalar adeta manav raflarına özenle yerleştirilmiş elmalar gibi görünür.

Günümüzden 400 yıl önce, 16.000 çeşit elma olduğu tahmin ediliyor. 1907’ye gelindiğinde bu sayı 7.098′e düşmüştür. Bugün manav ve marketlerde satılan elmaların %90’ı, 15 çeşitten ibarettir.

Elmanın genetik kökeni

Bu geniş çeşitlilik aslında tek bir türe dayanmaktadır. Bu türün adı Malus sieversi yada Çiçek Elması‘dır. Bu türün 56 yabani formu, bilim insanları tarafından kayda geçirilmiştir. Bunların 26’sının en küçük ekolojik sınıfa ait olduğu düşünülmektedir. Diğerlerinin ise yarı yabani olduğu, ormanda yaşayan insanlar ve hayvanlar tarafından evcilleştirildiği düşünülmektedir.

300 yaşındaki dev elma ağacı

Ayıların ve prehistorik çağlarda yaşayan insanların, bu çeşitlerin evcilleştirilmesinde önemli bir rol oynadığı düşünülüyor. Ayılar asla kötü elmaları yemezler, lezzetli  olanları yemeleri bu elmaların çoğalmasını sağlamıştır, çünkü ayılar elmaları yedikçe, çekirdekleri etrafa yayılarak, yeni ağaçların oluşmasına neden olur. Keza insanlar da aynı şekilde, lezzetli çeşitlerin evcilleşmesi ve yaygınlaşmasında rol oynamış olabilirler.

Hayret verici gerçek

Dünya’daki tüm elma çeşitlerinin kökeni, Kazakistan’daki bu ağaçlara dayanmaktadır. Araştırmacıların Kazakistan’daki elma ormanı üzerinde yaptıkları genetik dizilim çalışmaları, tüm elmaların doğum yerinin Kazakistan olduğu konusunda şüpheye yer bırakmaz.

Gen dizilimine bakarken, (belirli bir sebze ya da meyvenin kaynağını bulmak için) öncelikle çeşitliliğin en fazla olduğu bölgeye bakılır. Biyolog Nikolai Ivanovich Vavilov’in keşfettiği, çeşitliliğin en fazla olduğu yer, büyük olasılıkla o sebze yada meyvenin ana vatanıdır. Bu durum, elma için de geçerlidir. Elma gen havuzunun tamamı, Kazak elma ağaçlarında bulunur. Bu zengin çeşitlilik, bölgede 6.000 yıl boyunca hakim olan izolasyon nedeni ile oluşmuştur.

Kazak hükumeti, bilim insanlarının çağrısına uyarak, elma ormanını koruma altına almıştır. Ancak maalesef ki %70-80’i tahrip edilmiş durumdadır.

Kaynak:

Benzer Kanıtlar