Dünyanın yaşı ile kıyaslandığında, Homo sapiens yeni doğmuş bir bebek sayılır. Çünkü Homo Sapiens’in ilk kez 200 bin ila 300 bin yıl önce ortaya çıktığı düşünülmektedir. O zamandan bu yana gezegenimizin sunduğu koşullara adapte olarak bugün olduğumuz hale geldik. Tüm teknoloji, düşünce ve akıl yürütme kapasitemizle, gezegendeki en gelişmiş varlıklar biziz. Ancak acaba saltanatımız sona mı eriyor? Daha spesifik olarak ifade etmek gerekirse, erkek geni yok mu oluyor?

İlginç kısma girmeden önce temel genetiğimizi biraz anlamaya çalışalım.

Homolog kromozomlar

Aynı boyut ve şekle sahip kromozomlara homolog kromozomlar denir. Her bir homolog kromozom çifti, bir ebeveynden gelir. Bunlar aynı zamanda genetik materyali birbiri ile değiştirebilme yeteneğine sahip olduğundan farklı genetik varyasyonlar oluşur.

İki homolog kromozom arasındaki genetik materyalin değişimi rekombinasyon olarak adlandırılır. Rekombinasyon, evrimsel açısından da önemli bir süreçtir. Genetik materyalin karışması, kromozomlardaki mutasyon hasarlarının giderilmesine katkı sağlar. Bununla birlikte, genetik materyalin sadece homolog kromozomlar arasında değiştirilebileceğini akılda tutmak önemlidir. Bu kromozomlar aynı fonksiyonu yerine getirmekten sorumlu genlere sahip olmalarına rağmen farklı alellerden gelirler. (Alel, her bir özelliği kontrol eden gen çifti demektir ve bu çiftin biri anneden diğeri babadan gelir.)

Cinsiyet Kromozomları

İnsanlarda iki çeşit kromozom vardır: Otozomlar ve cinsiyet kromozomları. Cinsiyet kromozomlarımız, 150 milyon yıl önce otozomlardan evrilerek gelişmiştir. Cinsiyetimizi X ve Y kromozomları belirler. X dişi kromozomdur, Y ise erkek kromozomudur.

Evrim, dişilerin bir “back-up sistemi” olduğunu kanıtlamıştır. Aksi belirtilmedikçe fetüs dişi olur. Belirteç Y kromozomundaki SRY genidir. Bu gen, gonadların (testis) gelişmesine neden olurken dişi parçaların (yumurtalıklar) oluşumunu durduran bir ana anahtar görevi görür. Bu gen, ayrıca bir dizi geni kontrol eder ve aktivitelerini düzenler.

Y Kromozomunun dejenerasyonu

Fetüsün erkek olması, Y kromozomu sayesinde olur. SRY geni, fetüsün erkek olmasını sağlarken Y kromozomlarını, diğer genlerden izole eder. Y kromozomunun başlangıçta 1438 geni olduğu ancak bu genlerin 1393’ünü kaybettiği düşünülmektedir. Bugün Y kromozomunun sadece 45 geni vardır.

X ve Y kromozomları homolog kromozomlar olduğu için, aralarında genetik madde değişimi gerçekleşir. Her iki cinsiyette ortak olan özellikler söz konusu olduğunda bu değişim sorun çıkarmaz hatta fark edilmez. Ancak cinsiyete özgü ögelerde değiş tokuş olması olumsuz sonuçlara yol açabilir. Bu yüzden fetüsün erkek olmasını sağlayan genler, Y kromozomunun belli bölgelerinde yoğunlaşmıştır. Bu bölgelerde rekombinasyon bastırılmıştır. Sonuçta Y kromozomunun sadece %5’i korunmuştur. PAR adı verilen bu bölgeler rekombinasyona katlanabilen otozomal genlerdir.

Genetik malzemesini değiştiremeyen Y kromozomunun bu bölgesi nesilden nesile aktarılır ve mutasyona son derece yatkın hale gelir. Bu bölgedeki genlerdeki herhangi bir zararlı değişikliğin düzeltilme şansı çok azdır. Zararlı genler tarafından çevrelenen faydalı genler tamamen ortadan kaldırılma eğilimindedir. Benzer şekilde bazı zararlı genler yararlı genler tarafından kuşatıldığından onlara katılarak kromozomda kalabilir. Uzun yıllar boyunca gerçekleşen mutasyonlar sonucu Y kromozomu genlerinin çoğunu kaybetmiştir.

X kromozomunun aynı kadere maruz kalmamasının nedeni, genetik maddeyi bir başka X kromozomu ile serbestçe değiştirebilmesidir. Bu mutasyonun zararlı etkilerini tamamen engellemese de kesinlikle onu dengelemeyi başarır. Varyasyon olasılığı nedeniyle, X kromozomu, Y kromozomu gibi genlerini kaybetmez.

Eşleşme Yetersizliği

Buraya kadar X kromozomunun neden Y kromozomu gibi genlerini kaybetmediğini açıklamış olduk. Dişilerin iki X kromozomuna sahip olmaları birçok bakımdan avantajlıdır. Ancak doğa bu dengesizliği gidermenin bir yolunu bulmuştur.

Kadın ve erkek arasındaki dengenin sağlanabilmesi için kadının X kromozomlarından birinin genlerinin çoğu bastırılmıştır. Buna X-inaktivasyonu adı verilir.

Kadınlarda iki X kromozomuna karşın erkeklerde tek bir X kromozomu olması, kadınların genlerinde oluşacak hatanın düzeltilme ihtimalinin erkeklerden daha fazla olmasına imkan tanır. Bu gerçek, erkeklerin bazı hastalıklara neden daha eğilimli olduklarını da açıklar.

Homo sapiens’in sonu

Bugünkü bilgilerimize dayanarak, Y kromozomunun 5 milyon yıl içinde tüm genlerini kaybedeceği tahmin edilmektedir. Bu bugün yaşayan insanlar için çok uzun bir zaman sonra gerçekleşecek bir son gibi görünse de büyük resme baktığımızda insanlığın potansiyel sonunun yakın bir gelecekte nihayetleneceği anlamına gelmektedir. Hatta bazı çalışmalar, şu anda küresel erkek nüfusun yaklaşık %7’sinin kısır olduğunu iddia etmektedir.

Bu gerçekler, erkek popülasyonunun yakında sona ereceğini gösterse de aksi yönde bulgulara ulaşan çalışmalar da vardır. Bazı çalışmalara göre son 25 milyon yılda Y kromozomu sadece bir genini yitirmiştir. Hatta son 9 milyon yılda kaybedilmiş bir gen yoktur. Bu da bazı bilim insanlarının Y kromozomunun artık daha fazla gen kaybetmeyeceği yorumunda bulunmalarına neden olmuştur. Yani bu iddiayı öne sürenlere göre Y kromozomunun dejenerasyonu durmuştur.

Bir başka teori ise Y kromozomu dejenerasyonu devam edecek olursa gerekli genlerin diğer kromozomlara hatta belki de X kromozomuna kaydırılmasıdır. Y kromozomunu tamamen kaybeden organizmalar gözlemlenmiştir. Buna rağmen SRY geni de dahil olmak üzere gerekli genlerin kurtarılabildiği, bu genin başka kromozomlara bağlandığı gözlemlenmiştir. Alternatif olarak bazı organizmalarda cinsiyetin çevresel faktörlere dayanarak belirlendiği görülmüştür. Bu gözlemler, türümüzün devamının tehlike altında olmadığı yönünde umut verici bulgulardır.

Son olarak fantastik bir teoriden de söz edelim: Bu teori, bazı tekniklerle kadınların kadınlarla üreme yolunun bulunabilme ihtimalidir. Kulağa itici bir alternatif gibi gelse de belki de insanlık için tek çözüm bu olacaktır.

Bu bilgiler her ne kadar kasvetli bir geleceğin bizi beklediğine işaret etse de gerçekte neler olacağını bilmiyoruz. Ancak gezegendeki en zeki varlıklar olarak, bu bilgileri edinebilmiş olmamız bu sorunu giderme imkanımızın olabileceği konusunda cesaret vericidir. Üstelik bu sorunu çözmek için önümüzde daha milyonlarca yıl var. Ne olacağını zaman gösterecek.

Kaynaklar:

Benzer Kanıtlar