Richard Feynman, sadece geçen yüzyılın değil, tüm zamanların en etkileyici ve tanınmış fizikçilerinden biridir. Başka bazı dehalar gibi o da çok geç konuşmuştur. (İlk kelimesini 3 yaşına söylemiş.) Kendisine adanmış bir web sitesinde ondan “bilim adamı, öğretmen, öykücü ve davulcu” diye söz edilmiştir.

Feynman’ın Los Alamos kimliği (Fotoğraf: ABD Ordusu)

“Omni Magazin” adlı dergi, 1979 yılında Feynman’ı “Dünyanın en zeki insanı” seçmiştir. Haberi alan Feynman’ın annesi “Bizim Ritchie mi dünyanın en zeki insanı? O zaman Tanrı bizi korusun!” diyerek herkesi güldürmüştür.

Tartışmasız bir dahi olan ve sayısız akademik başarıya ulaşan Feynman’ın öğrenme tutkusu asla azalmamıştır. Gösterdiği başarılar sadece fizik alanında da değildir. Olağanüstü keşif merakı, kendi alanı dışındaki alanlarda da çalışmasına neden olmuştur. Örneğin kara kalem çalışmaları ve bongo çalması vb. Doyumsuz merakının teşvik ettiği çalışmalar, bilgi ve beceri repertuarını geliştirmiş, “yeni keşifler yapma zevki” yaşamının temel dinamiği olmuştur.

Bilime beslediği büyük sevgiyi ve hayranlığı öğrencilerine de aşılamak istemiştir. Carl Sagan gibi bilim insanlarına büyük saygı duymuş, kuantum elektrodinamiği gibi karmaşık konuları, halkın anlayabileceği basitlikte açıklamak için büyük bir çaba sarf etmiştir.

Feynman’ın öğrenme yaklaşımı dört temel adımdan oluşur. Bu teknik aslında sadece öğrenmeye değil, öğrenimle sağlanan gelişimin korunmasına da katkıda bulunur.

Birinci Adım: Bir konu seç ve onun üzerinde çalışmaya başla!

Önce öğrenmek istediğiniz konuyu seçin ve bildiğiniz her şeyi bir kağıda yazın. Ardından konuyu inceleyin.

 Hatırlayabildiğiniz her bilgiyi not etmeye devam edin, yeni bilgiler eklendikçe gelişecek ve konuyu giderek daha iyi kavramaya başlayacaksınız.

İkinci Adım: Öğretirmiş gibi yap!

Bu adımda üzerinde çalıştığınız konuyu, o konu hakkında hiçbir bilgisi olmayan birine öğretir gibi açıklamaya çalışın. Tıpkı iyi bir öğretmen gibi mümkün olduğunca basit terimler kullanmaya özen gösterin.
Feynman, karmaşık bilgileri indirgeyerek (birinci sınıf öğrencisinin anlayabileceği basitlikte) açıklamanın, konunun detayları arasındaki bağlantıların anlaşılmasını sağlayacağı için çok önemli bir pratik olduğunu söyler. Bu adım harcanacak zihinsel eforu azaltmakla kalmaz aynı zamanda konunun daha hızlı kavranmasını sağlar.
Feynman’a göre, basit bir dille ifade etme yeterliliği onur meselesi olarak algılanmalıdır. Çünkü ona göre eğer üzerinde çalışılan konu, o konu hakkında hiçbir şey bilmeyen birinin seviyesine indirgenemiyorsa demek ki gerçekten anlaşılmamıştır.

Konu ile ilgili olarak Einstein da “Basit bir şekilde açıklayamıyorsanız, iyi anlamamışsınız demektir.” demiştir.

Üçüncü Adım: Yeniden gözden geçir!

Açıklamalarınızda takıldığınız yerler olduğunda endişelenmeyin, bu öğrenmeye başladığınızı gösterir. Düzeltme öğrenme sürecinin en önemli parçasıdır. Bir engelle karşılaşırsanız notlarınıza geri dönün. Konu ile ilgili zayıf yönleri ve boşlukları belirledikten sonra bunları giderin. Bunu her yaptığınızda 2. Adım’a yeniden dönerek konuyu basitleştirerek tekrar etmeyi ihmal etmeyin.

Dördüncü Adım: Basitleştir ve analojiler kullan!

Kullandığınız dilin kendinize özgü olmasında yarar vardır. Bilimsel terimler kullanmak havalı gelebilir ama başlangıçta motivasyon düşürücüdür. Bunun yerine basit kavramlarla ilerleyin ve benzerliklerden yararlanın. Platon, öğrencilerine derin felsefi kuramları benzerlikler kullanarak açıklardı. Çünkü zihinsel yeteneğimiz, soyut kavramları sembolizm ile anlamaya yatkındır. (Dil yeteneğimizin gelişmişliği, kavramları sembolizm kullanarak algıladığımızın bir kanıtıdır.) Karşıtlıklar arasındaki gizli bağları bu sayede keşfederiz. Dahilerin ayırıcı özelliği de budur. Onlar doğal eğilimlerini çok başarılı bir şekilde kullanırlar.

Örneğin, Platon’un kuramını anlatmak için geliştirdiği mağara analojisi şöyledir: İnsan sırtı mağaranın girişine, yüzü de duvarına dönük bir şekilde oturmaktadır.

 

Dışarıdaki dünyadan sınırlı sayıda nesnenin gölgesi bu mağara duvara yansımakta ve insan bu gölgelere bakarak gerçekliği algılamaya çalışmaktadır. Yani duyularımızla algıladıklarımız aslında gerçek değil, gerçeğin gölgesidir. Platon’un binlerce yıldır geniş kitleleri etkileyen detaylı ve karmaşık kuramının temeli işte bu basitçe özetlenmiş fikre dayanmaktadır. Bu analojiyi bir defa okuyan biri, Platon’un felsefi kuramının temelini kavramış olur ve asla unutmaz.

İşte bu dört adım, örnekte de görüldüğü gibi hızlı öğrenmenin ve derinlemesine kavramanın son derece etkili bir yöntemidir. Feynman’ın tekniği Olağanüstü Kanıtlar’a da feyz olmuştur. Buradaki yegane amacımız, bilimsel yaklaşımla edinilen bilgileri basitleştirip, sadeleştirerek aktarmaktır.

Kaynaklar:

Benzer Kanıtlar