Zararsız bir şeye karşı hissedilen yoğun korku ve endişe duygusuna fobi denir. Korku nesnesi ile karşılaşmak şöyle dursun, sadece onu akıldan geçirmek bile korkunun ortaya çıkmasına yetebilir. Bu aşırı tepki, avuç içlerinin terlemesine, kasların kilitlenmesine hatta kişinin paralize olmasına yol açabilir. Üstelik kişi, hayatını tehdit eden bir tehlike ile karşı karşıya olmadığını ve gösterdiği tepkinin aşırı olduğunu farkındadır ancak buna rağmen kendisini kontrol edemez.

Televizyonda yılan görünce fenalaşanlara, kan görünce bayılanlara yabancı değiliz. Ancak pek iyi bilmediğimiz, yeni yeni yaygınlaşan fobiler de var. Örneğin sosyal fobi.

Korku ve Fobi

Aslında insanlar iki temel içgüdüsel korku ile doğarlar. Bunlardan birincisi düşme, ikincisi ise yüksek sestir.  Peki ya diğer fobiler, onlar neden ve nasıl oluşurlar?

Öncelikle korku ve fobi kavramlarını açıklamak gerekir. Korku ve fobi farklı şeylerdir. Korku bir tehdit algıladığımız zaman ortaya çıkan bir duygudur. Aslında korku, dikkatimizi yoğunlaştırmamıza ve tetikte olmamıza neden olarak, öğrenme süreçlerimize yardımcı olan bir araç vazifesi görür. İnsanın potansiyel tehditleri algılamasına yardımcı olan, etrafına karşı uyanık olmasını sağlayan duygusal tehdit algılama mekanizmaları vardır. Bu mekanizma, tehdit unsurlarına (durumlara ya da nesnelere) karşı daha duyarlı olabilmek için korku hissini kullanır. Korku hissi sayesinde farkında olmadan korku unsuruna yaklaşmaktan kendimizi korumuş oluruz. Öte yandan fobi ise zararsız duruma ya da nesneye aşırı korku tepkisi vermektir. Fobi sahibi, mecbur kalmadıkça korku unsurundan kaçınmak için her şeyi yapar. Bu yüzden korku ve fobi arasındaki çizgi oldukça bulanıktır.

Fobinin neden oluştuğunu anlamak için meselenin kökenine yani evrimsel süreçte fobinin nasıl bir işlevi olabileceğine bakalım.

Fobinin evrimsel yönü

Fobilerin kökeni ve kalıcılığına dair birçok teori vardır. İnsanoğlu ilkel zamanlardan beri hayatta kalabilmek ve neslini sürdürebilmek için çevresine adapte olmaya çalışıyor. Kuşkusuz günümüzdeki tehditler, ilkel çağlarda yaşamış atalarımızınkinden farklıdır. Atalarımızın hayatta kalmak için mücadele etmek zorunda kaldıkları tehditler aç ve zehirli hayvanlar, yüksek uçurumlar vb. olmuştur. Bunun sonucunda da zehirli örümceklerden korunmak için araknofobi, uçurumlardan uzak durmak için akrofobi gelişmiştir.

Ancak artık zehirli örümceklerden korunmak için araknofobiye ihtiyacımız kalmadı. Bu nedenle fobilerin korku algılama mekanizmamızın bir hatası sonucu ortaya çıktığı iddiası öne sürülmüştür. Çoğu fobi (ancak hepsi değil) geçmişte var olan tehlikelerle ilişkilendirilebilir. Bu görüşe göre insanoğlu yüzbinlerce yıl önce potansiyel tehlikelerden uzak durmayı öğrenmiştir. Bu his, bazı insanlarda tıpkı alerjiler gibi işlevsel bir bozukluk sonucu aşırı derece güçlü bir şekilde kalmıştır.

Bir başka teori ise fobinin bir işlev bozukluğundan ziyade stres tepkimize karşı geliştirdiğimiz bir adaptasyon olarak değerlendirilmesi gerektiğini öne sürer. Çünkü fobiye yol açan korku unsuru, ne kadar küçük bir tehdit içerirse içersin sonuçta birer tehdittirler. Fobi sayesinde bunlarla aramıza bir mesafe koyabilme bunlardan kaçınabilme imkanı buluruz. Sonuç olarak, bu tehditlerden kaçınan atalarımızın hayatta kalma şansları artmış ve fobiler evrimsel bir avantaj yaratmıştır.

Çalışmalar, bir tür genetik bağlantı olmasına karşın, fobilerin ortaya çıkması için ebeveynlerde olması gerekmediğini ortaya koymuştur. Bazı bireyler, çevresel faktörler ve deneyimleri daha elverişli olduğundan ebeveynleri ile aynı fobilere sahip olma eğilimi gösterirler. İnsanlar örümceklere karşı fobik olabilirler oysa çok daha tehlikeli olan silahlara karşı fobik olana rastlanmaz. Çünkü fobilerin gelişmesi için travmatik maruziyetin nesiller boyunca sürmüş olması gerekir.

Bazı korkular yaşla etkinliğini kaybeder. Bebeklerin büyüdükçe kaybolan korkuları vardır. Bebekler annelerin uzaklaşmaktan hoşlanmazlar ancak biraz büyüdüklerinde ve annelerinden uzak kalmanın tehlikeli olmadığını kavradıklarında bu korku ortadan kalkar.

Bazı korkular ya da fobiler ise belli bir yaşa kadar ortaya çıkmazken sonradan ortaya çıkabilirler. Örneğin agorafobi çocuklarda pek görülmez. Agorafobinin sonradan ortaya çıkan bir fobi olmasının ardında yatan en makul açıklama; belli deneyimler sonucu oluşan stres hormonlarının fobileri düzenlemede önemli bir rol oynamasıdır.

Fobilerin oluşumu ile ilgili evrimsel açıklama şu an için en tatmin edici açıklama gibi gözükse de bu açıklamaya uymayan fobiler de vardır. Mesela uzun kelimeler fobisinin evrimsel bir avantaj sunmuş olmaz.

İlk kez kan gördüğünde bayıldığını anlatan cerrahlar, mesleğini seçtiğinde yükseklik korkusu olduğunu söyleyen pilotlara rastlamak hiç zor değildir. Çünkü fobiler çevresel etkilerle edinilebildiği gibi ortadan da kalkabilir. Yükseklik korkusu olan pilot adayı, mesleki eğitiminde ilerlerken fobisinden de kurtulur. Çünkü beynimiz korkuların üstesinden gelme konusunda son derece güçlü bir mekanizmaya sahiptir. Bu da fobilerin tedavi edilebileceği iddiasını destekler.

Kaynaklar:

Benzer Kanıtlar