Genlerimizle ilgili çığır aşan keşifler, kendimiz hakkında pek çok şey öğrenmemizi sağladı. Genetik kompozisyona bakarak, bireysel özellikleri doğruya yakın bir şekilde tahmin etmek mümkün. Üstelik yapılabilecekler tahminle de sınırlı değil. CRISPR gibi gelişmiş genom düzenleme araçları, bazı özelliklerin geliştirilmesi ve hastalıklara yatkınlığın ortadan kalkması için genlere müdahale edebilme yollarını buldu.

Genetik mühendisliği; embriyonun genetik profiline müdahale ederek, göz rengi belirleme gibi basit fiziksel özelliklere ya da anemi ve kistik fibroz gibi basit genetik hastalıklara müdahale edebiliyor. Bununla birlikte teorik olarak, idrak kabiliyeti gibi mental olanlar da dahil olmak üzere daha karmaşık özelliklerin değiştirilmesi de mümkün gibi görünüyor.

Poligenik Risk Puanı Nedir?

Gelelim uygulanmakta olanlara; Amerika’da Genomic Prediction adlı bir biyoteknoloji firması, kısa bir süre önce hastalık ve düşük zekâ seviyesi olasılığını öngören genetik bir tarama testi geliştirmiştir. Bu firma, gerekli yasal onayları aldıktan sonra poligenik risk puanlarını ölçen ilk firma olacaktır. Poligenik risk puanı, kişinin mental bir engeli (sorunu) olup olmadığını ya da gelecekte olma ihtimalini gösterir.

Genomic Prediction’ın kurucu ortağı Stephen Hsu, firmasının şu an için sadece zihinsel bozukluğu ya da engeli olduğu tahmin edilen embriyoları tarama imkânı sunacağını bildirmiştir. Ancak Hsu’nun da kabul ettiği gibi yakın bir gelecekte daha yüksek IQ değerine sahip embriyoların belirlemesi yönünde ısrarlı taleplerin ortaya çıkması kaçınılmazdır.

Genetik Tasarım

Davranışçı genetikçi Robert Plomin, son kitabı “Blueprint”te genlerin alın yazımız olduğunu; genetik kompozisyonumuzun geleceğimizi belirlediğini öne sürmüştür. Plomin’e göre; örneklem sayısı arttıkça, zekamızı etkileyen genetik detayları daha iyi kavrıyor, makine öğrenmesi ve yapay zekâ algoritmaları sayesinde yepyeni keşifler yapıyoruz. Bütün bu gelişmeler, insanoğluna sınıflandırma ve tahmin gücü konusunda bugüne kadar söz konusu olmayan adeta insanüstü bir güç sağlamıştır.

Sınırlar ve Engeller

Genetik mühendisliğin geniş kapsamlı imkanlarına karşın psikolojik özelliklerin kontrol edilmesi ve öngörülmesi pek de kolay değildir. Bu tür özelliklerin çoğu kısmen kalıtsaldır ama tamamen değildir. Örneğin uzmanlar zekâ seviyesinin genetikle %50 ilişkili olduğunu düşünüyor. Yani varyasyonun geri kalan %50’si çevre ve diğer dış faktörlere bağlı olarak belirlenmektedir.

Psikolojik özelliklerimiz, beynimizin fiziksel ve kimyasal yapısına bağlı olarak oluşur. Beynimiz binlerce genin faaliyeti sayesinde olağanüstü karmaşık hücresel süreçlerle oluşur ve çalışır. Genlerimizdeki çeşitlilik ve genetik aktivitemiz, zekamızı etkiler. Ancak genlerimizde bir gelişim programı şifrelenmiş olsa da bu nadiren sonuçlara yansır. Çünkü bu şifreleme embriyonun gelişimi sırasında, her bir hücredeki hangi genin açık hangi genin kapalı olacağı, belirsiz kurallarla binlerce protein molekülünün biyokimyasal etkileşimleriyle düzenlenir. Moleküler düzeyde bu işlemler, adeta dağıtılmadan önce iyice karılan iskambil kartları gibi doğal bir rastlantısallıkla gelişir. Yani genler, kuralları belirler ama sonuçlar bazen belirgin şekilde farklılık gösterir. Tek yumurta ikizleri üzerinde yapılan çalışmalar bunu doğrulamaktadır. Yapısal olarak çok benzer bir beyne sahip olmasına rağmen ikizler arasında bariz farklar gözlenebilir. Üstelik bu fark, çevresel ve dışsal faktörlerden kaynaklanmamıştır. Yani aynı kodlamanın farklı sonuçlara ulaşabileceğinin en iyi kanıtı ikizlerdir. Sonuç olarak, sadece genetik kompozisyon nedeniyle değil, gelişimsel olaylar dizisinin içerdiği rastlantısallık nedeniyle dünyaya benzersiz bir beyinle geliriz. Bu da genomik tahmin veya düzenlemenin yalnızca pratikte değil, teorik olarak bile bir sınırı olduğu anlamına gelir.

Özetle, genetik çalışmalar sonucunda ulaşılan veriler her zaman bir parça öngörülmezlik barındırır. Başka bir deyişle, genetik ve diğer alanlardaki ilerlemelere rağmen, doğmamış bir bebeğin zekasını sadece genlerine bakarak mükemmel bir şekilde tahmin edebilmek mümkün değildir.

Kaynaklar:

Benzer Kanıtlar