Hayvanlar iletişim kurabilirler ama insan gibi konuşamazlar. “Konuşma” derken, aç olduğunu söylemek gibi basit ifadelerin biraz daha ötesini kast ediyoruz. Örneğin, yaz tatili planlarını anlatmak.

İletişim ve Konuşma

Konuşma ve iletişim arasındaki ilişki, her daim bir parça müphemdir (açık seçik olmayan). Derrida’nın dediği gibi “Her anlama, aslında bir yanlış anlamadır.” Yani birinin bir şey derken kast ettiği ile diğerinin anladığı şey kusursuz bir şekilde aynı olamaz.

Bütün türler iletişim kurar. Hatta tek hücreli organizmalar bile. Evrim sürecinde hayatta kalmanın anahtarı, iletişimdir. Ancak insan dışındaki türlerde iletişim; hareketler, kimyasallar, sesler hatta kokularla sağlanır.

Yavru bir köpeğe ebeveynleri ne zaman havlayacağını ne zaman kuyruğunu sağlayacağını öğretmez. Onların insanlar gibi nasıl iletişim kurabileceğini öğrenmeye ihtiyaçları yoktur. İnsanlar da acı hissettiklerinde bağırmayı anne-babalarından öğrenmez. Bu davranış kalıbı doğuştandır buna karşın konuşma, öğrendiğimiz bir şeydir. İnsan konuşmayı, anne-babasından ve başka insanlardan öğrenir.

Hayvanlar neden konuşamaz?

Konuşma; fikirlerimizi, duygularımızı ifade etmemize yarayan, çeşitli uzunlukta sesler ve hecelerin kombinasyonundan meydana gelir. Konuşma, bu seslerin üretimi ve seslerin kombinasyonu ile oluşan kelimelerin anlamlarının kararlaştırılması olmak üzere iki temel etkinlikle gerçekleştirilir. Örneğin; “elma” kelimesini ele alalım. Türkçe konuşan herkes için “elma” kelimesi aynı anlama gelir. Bu sesler başka dillerde başka anlamlara gelebilir ve aynı şeye başka dillerde başka adlar verilebilir.

Sonuç olarak “konuşma,” ses üretimi ve sese yüklenen anlamın kararlaştırılma süreçlerinin toplamıdır, diyebiliriz. Yani konuşma eylemi, aynı anda iki işin birden yapılması ile gerçekleşir. Ancak hayvanlar bunu yapamaz. Hayvanlar aleminde bu fonksiyonlardan birini gerçekleştirebilen birçok tür olduğunu biliyoruz. Örneğin papağanlar, sesleri taklit edebilir ama aslında yaptıkları eyleme “konuşma” denemez, çünkü onlar söyledikleri şeyin anlamını bilmezler.

İnsan nasıl konuşur?

İnsanın “konuşma” kabiliyetine sahip olması birçok biyolojik faktörle açıklanmaktadır. Ancak bu biyolojik özelliklerin ne ölçüde etkili olduğu henüz kesin olarak belirlenememiştir.

Araştırmacılar başlangıçta, çenemiz, dilimiz, ses tellerimiz vb. organlarımız olduğu için konuşabildiğimizi öne sürmüşlerdir. Ancak genç şempanzelerin gırtlak yapısı, bizimle aynı olduğu halde bizim gibi konuşamazlar.

Bugün beynimizdeki broca alanının (Cerebrum’un sol yarı küresinde sylvius yarığının başında bulunur.) konuşma ile yakından ilişkili olduğunu biliyoruz. Beynin bu bölümü, diğer hayvan türlerinde daha az gelişmiştir, hatta bazılarında yoktur.

Bize bu yeteneği sağlayan bir başka faktör ise sahip olduğumuz FOXP2 genidir. Bu gen, diğer genlerin aktivasyonundan sorumludur. İşlevsel olmayan genlerin konuşma ve dil sorunlarına yol açtığını biliyoruz. Fakat halen hangi genin ya da genlerin konuşmadan sorumlu olduğunu bilmiyoruz.

Elaine Morgan tarafından sunulan bir başka teoriye göre ise konuşma yeteneğimizi evrim yolculuğumuza borçluyuz. Morgan’a göre insanın evriminin suda başlamış olması, nefes kontrolü yapabilmesini, nefes kontrolü ise konuşmanın gerektirdiği sesleri üretebilmemizi sağlamıştır.

Sonuç olarak; “konuşmak” sadece insanların sahip olduğu eşsiz bir yetenektir. Daha önce yayınlamış olduğumuz “Korece Konuşan Afrika Fili” ile ilgili makalemizde de belirtmiş olduğumuz gibi (okumak için tıklayabilirsiniz.) bazı hayvanlar konuşabilir ama söyledikleri kelimelerin anlamını bildiklerine dair elimizde herhangi bir kanıt bulunmamaktadır.

Kaynaklar:

Benzer Kanıtlar