1933 yılından bu yana yapılan birçok çalışma göstermiştir ki hedeflerimiz hakkında konuşmak, hedeflerimize ulaşma ihtimalimizi azaltıyor. Çünkü dillendirilen hedefler, birer  “sosyal gerçeklik” haline gelerek, o hedefe ulaştığımızda elde edeceğiniz tatmin duygusuna yol açıyor. Hedef gerçekleşmeden gelen tatmin duygusu da doğal olarak motivasyonun düşmesine neden oluyor. Dillendirilen niyetlerin gerçekleşmesini engelleyen mekanizma nedir?

Kimliğimize kazandırmak istediğimiz özelliğe giden basamakları belirlediğimizde, genellikle bunu çevremizle paylaşmak isteriz. Yakınlarımıza sigarayı bırakacağımızı veya düzenli olarak spor salonuna gideceğimizi anlatırız. Hatta niyetimizi dillendirmenin motivasyonuzu artırdığına bile inanırız. Oysa uzun yıllardır yapılan çalışmalar, bunun aksine hedeflerimizi gizli tutmanın, hedefimize ulaşmamızı kolaylaştırdığını ortaya koymuştur. Çünkü hedeflerimizi açıkladığımızda, genellikle çevremiz tarafından destekleniyoruz, çevremiz hedefimizi onaylıyor ve hatta takdir ediyor, işte bu onay ve takdir, beynimizde “sosyal gerçeklik” sembolüne dönüşerek kimlik algımıza bağlanıyor. Yani kimlik algımız, hedefe giden yolda henüz tek adım bile atmamışken, adeta hedefe ulaşmışçasına revize oluyor. Bu yeni kimlik algısının yarattığı, memnuniyet ve tatmin duygusu motivasyonumuzu kaybetmemize yol açıyor.

Hedefine ulaşmış gibi, bunu kimliğinin bir parçası haline getiren bireyin yaşadığı tatmin duygusu, aslında hedefine giden yola konmuş yeni bir engeldir.

Sigarayı bırakmaya karar vermiş biri olmak, bir sigara daha içmekle değişmeyeceği gibi bu gün spor salonuna gitmesek de düzenli olarak spor salonuna gitmeye karar vermiş olan kişi olmaya devam ederiz.

Hedefe giden yolda istikrarla yürüme konusunda sıkıntılar yaşıyorsanız, hedeflerinizi gerçekleşene kadar etrafınızdan gizli tutmayı deneyin. Belki sizin sorununuz da erken gelen tatmin duygusu çukuruna düşmektir.

Konu ile ilgili olarak yapılan çalışmalar:

1933 yılında W. Mahler; bir soruna dair bir çözüm geliştirildiğinde, çözüm önerisi diğer insanlar tarafından onaylanır ve takdir edilirse, çözümün bir sosyal gerçeklik haline geldiğini ve bunun da çözümü geliştiren kişiye tatmin duygusu yaşattığı yönünde bulgular elde etmiştir. Üstelik çözüm önerisi başarısız olduğunda bile bu durum değişmemektedir.

New York City Üniversitesi’nden Profesör Peter Gollwitzer, 1982 yılına kadar geçekleştirdiği çalışmalarını yayınladığı kitabı “Sembolik Kendini-Tamamlama”dan sonra kaleme aldığı araştırma makalesi bu bulguları desteklemektedir. Gollwitzer, 63 deneğin katıldığı dört farklı test gerçekleştirmiştir. Araştırmanın sonucunda hedeflerini gizli tutan kişilerin, açıklayanlara göre daha başarılı olduklarını gözlemlemiştir.

Başka bir araştırma ise aynı sebeple alt hedeflerin(veya küçük hedeflerin) başarılı olmasının esas hedeflerin gerçekleşmesini engellediğini ortaya koymuştur.

Kaynak:

Benzer Kanıtlar