Ölümsüzlük, tanrısal bir lanet midir, yoksa bir lütuf mu? 31 yaşında kanser nedeni ile hayatını kaybeden Henrietta Lacks’tan alınan hücre örnekleri, laboratuvar ortamında ölmeden çoğalabilen ilk hücre kültürü olup, tıp alanında çok büyük ilerlemelerin yolunu açmıştır. Lacks’ın ölümsüz hücreleri, milyonlarca insanın daha uzun yaşamasını sağlarken, gencecik yaşında yaşamını kaybeden Henrietta Lacks’ın adını ölümsüzleştirdi.

Henrietta Lacks

Henrietta Lacks, Afrika kökenli Amerikalı bir tütün işçisidir. 5 yaşında çocuğu olan 31 yaşındaki Lacks, 29 Ocak 1951’de, vajinal kanama şikayeti ile John Hopkins Hastanesi’ne gider. Muayenede serfiksinde (rahim ağzı) habis adenom olduğu görülür. Üstelik bu kötü huylu tümörün metastaza yol açan son derece tehlikeli bir tümör olduğu anlaşılır. Öncelikle tümörden örnekler alınır ve kanser araştırmaları yapan Dr. George Gey’e gönderilir. O sırada Dr. Gey, stabil bir hücre dizisi keşfedebilme umuduyla ulaşabildiği tüm örnekleri toplamaktadır.

Gey, insan hücresini insan vücudu dışında geliştirebilmek gibi daha önce asla mümkün olmamış olağanüstü bir başarı peşindedir. O güne kadar yapılan deneylerde hiçbir insan hücresi, insan vücudu dışında birkaç günden daha uzun canlı kalamamıştır. Eğer insan vücudu dışında gelişebilen bir hücre dizi mümkün olsa araştırmalar bambaşka bir boyut kazanacak, bilim alanında büyük bir ilerleme kaydedilecekti.

Lacks, hastalandıktan 8 ay sonra, 4 Ekim 1951’de öldü ancak hücreleri gelişmeye devam etti.

HeLa Hücreleri

Henrietta Lacks’ın adının ve soyadının ilk heceleri kullanılarak, Lacks’ın gelişmeye devam eden hücrelerine, HeLa Hücreleri adı verildi. Normal hücre dizileri, belli bir sayıda bölünmeden sonra ölürler. Oysa HeLa hücrelerinde bölünme devam etti, hücreler yaşlanmadı ve ölmedi. HeLa hücrelerinin, normal hücrelerden açık farklılıkları vardı.

Normal hücreler 46 kromozoma sahipken, HeLa hücreleri 76-80 kromozoma sahipti. Bunların her biri de HPV (Human Papillomavirus) nedeniyle çok sayıda mutasyona uğramıştı. Mutasyonun nedeni, virüsün kendi DNA’sını konakçının (virüse maruz kalan beden) DNA’sına aktarmasıydı. Üstelik bu durum, konakçının hücrelerini onarma mekanizmasını da etkisiz hale getirmişti. Bu durum aşırı hücre gelişimini baskılamıştı.

HeLa hücreleri: Protein bazlı antikorlar (yeşil), enerji entin (kırmızı) ve DNA (mor)

Kanser hücresi olan HeLa hücreleri, diğer kanser hücrelerinden daha hızlı büyüdüler. Bu duruma neden olan Henrietta Lacks’ın bağışıklık sisteminin sifilisten ötürü zayıflamış olmasıydı. Normalde telomeraz enziminin faaliyetlerinin yavaşlamasıyla hücrelerimiz yaşlanır. Ancak Lacks’ın teomeraz enzimi aşırı aktifti ve bu da HeLa hücrelerinin 24 saat içinde iki kat artmasına yol açmıştı. Böylece HeLa hücreleri ölümsüz hücreler olmuşlardı.

HeLa Hücrelerinin Önemi

O zamana kadar bilim insanları araştırma yapmak için harcadıkları zamandan daha çoğunu, hücreleri canlı tutmak için harcıyorlardı. Ancak HeLa hücreleri sayesinde bilim dünyası laboratuvarda geliştirilebilen insan hücresi dizisine kavuştu. Bu da bilimde büyük bir ilerlemenin yolunu açtı. Dünya’nın dört bir yanındaki binlerce bilim insanı bu eşsiz kaynak sayesinde birçok çalışma yapabildi.

İki önemli aşı (Salk ve IPV -Inaktive Polio Vaccine) HeLa hücre dizisi kullanılarak geliştirildi. HeLa hücreleri kullanılarak virüsler, kanser ve hatta sıfır yer çekimi ile ilgili araştırmalar yapılabildi. Aynı zamanda HeLa hücreleri klonlanan ilk insan hücresi oldu.

Şimdi birçok insan hücre dizisi laboratuvarda geliştirilebiliyor ama birçok bilim insanı iyi tanıdıkları HeLa hücrelerini kullanmayı tercih ediyor.

Rebecca Skloot, “Henrietta Lacks’in Ölümsüz Hayatı” adlı kitabıyla bu olağanüstü yaşam öyküsünü milyonların öğrenmesini sağladı.

Bu hücrelerin yetiştirilmesi bazı biyoetik sorunlara yol açtı. Çünkü Henrietta Lacks’in hücreleri rızası olmadan kullanılmış ve uzun yıllar ailesi tarafından varlıkları bilinmemişti. Ancak yapılan hataları telafi edebilmek için birtakım girişimlerde bulunuldu. Bunların başında Henrietta Lacks’in hayatını ve bilime olan katkısını konu alan “Henrietta Lacks’ın Ölümsüz Hayatı” adlı bir kitap kaleme alınmış, ardından kitabın filmi çekilmiştir.

Skloot’un kitabı, HBO tarafından TV yapımına dönüştürüldü. Filmde Lacks’ı Oprah Winfrey canlandırdı.

HeLa hücrelerinin yetiştirilebilmesi modern bilimin en büyük adımlarından biri olmaya devam etmektedir. Belki de günün birinde HeLa hücreleri ölümsüzlük ile ilgili sorulara yepyeni cevaplar bulunmasını sağlayacaktır. Binlerce hastanın yaşamını uzatan ve ölümsüzlük arayışlarına umut olan HeLa hücreleri, Henrietta Lacks’ın adını da ölümsüz kıldı.

Kaynaklar:

Benzer Kanıtlar