Çocukluk yıllarında çok sevdiğim gençlik filmleri tipik bir sahne ile başlardı. Kahramanımız (genellikle sarışın güzel kız) çalar saatin sesine aldırış etmeden uyumaya devam eder. Saat çalarken, zaman hızla ilerler ve nihayet kahramanımız uyanır, süratle giyinir kitaplarını eline alır, saçlarını savurarak mutfağa girer, buzdolabından çıkardığı portakal suyu şişesinden bir yudum alır ve koşarak evden çıkardı. Bizim coğrafyamızdaki sabah ritüelinin başrolünde ise “iyi bir kahvaltı” etmeden evden çıkmamıza müsaade etmeyen “anneler” vardı.

Alımlı kıza ne kadar özensek de “kahvaltı en önemli öğündü ve doğru dürüst kahvaltı etmezsek olmazdı”. Kahvaltının en önemli öğün olduğu görüşünün bütün dünyada geçerli bir görüş olduğunu sonradan öğrendim. Nesiller boyunca süren kahvaltı ile ilgili bu görüşü doğrulayacak birçok teori de ortaya atılmıştır ve bu makale, bunları ve bunlara dair bilimsel kanıtları özetlemek için kaleme alınmıştır.

Kahvaltı ve Kilo

Kahvaltının metabolizmayı harekete geçirdiği söylenir. Kilo verme gayretinde olanlar için küçücük bir faydanın bile önemi büyük olduğundan, bütün diyet programlarında kahvaltı öğününün atlanmaması gerektiği önemle belirtilir.

Diğer bir iddia ise metabolizmaya düzenli bir şekilde besin sağlanmasının vücutta kıtlık algısı oluşumunu engellediği görüşüne dayanır. Çünkü iddiaya göre; vücut kıtlık olduğunu zannederse yağ yakma konusunda daha cimri davranmaya başlar.

Bu iddialar, kulağa ikna edici gelse de bunları doğrulayacak yeterli kanıt elde edilmemiştir. Araştırmalar, kahvaltı edenler ile kahvaltıyı atlayanların kiloları arasında farklılık olmadığını göstermiştir. Ancak  kahvaltı öğününün atlanması, günün geri kalanında daha sağlıksız yiyecekler tüketme olasılığını artırır. Ayrıca bazı çalışmalarda, kahvaltı etmenin enerji düzeyini artırdığı gözlemlenmiştir ancak enerji düzeyindeki bu artış çok uzun süreli değildir.

Kahvaltı ve Şeker Hastalığı

En sık görülen diyabet türü, Tip 2’dir. Vücudumuz tarafından üretilen insülin hormonu kandaki serbest glikozu, glikojene dönüştürür. Tip 2 diyabet hastalarının vücudu insülini verimli bir şekilde kullanamaz. Tip 2 diyabet “insülin direnci” olarak da bilinir. Pankreas, insülin üretimini artırır ama kan glikoz seviyesini kontrol altına alamaz. Konu ile ilgili araştırmalar, sağlıklı besinlerle düzenli kahvaltı alışkanlığının, Tip 2 diyabet riskini azalttığını göstermiştir. Bunun nedeni tam olarak anlaşılamamış olmakla birlikte birkaç çalışma, kahvaltı ve Tip 2 diyabet arasında bir bağlantı olduğunu kesin olarak göstermiştir.

Kahvaltı ve Ateroskleroz

Ateroskleroz, plak birikimi nedeniyle kan damarlarının daralmasıdır. Durum ilerledikçe damar sertleşmesine ve damaların tıkanmasına yol açar. Sigara, obezite, diyabet vb. faktörler ateroskleroz riskini artırır.

Güne kahvaltı ile başlamanın metabolizma hızını artıracağı ile ilgili kesin bir kanıt olmamakla birlikte güne sağlıklı bir kahvaltı ile başlamak kesinlikle sağlık için önemlidir. Sağlıklı bir kahvaltı ile güne başlayan insanlar hem aşırı yemek yeme hem de zararlı yiyecekler tüketme eğiliminden uzaklaşırlar. Ancak bununla birlikte günün ilk öğününde çok yüksek kalorili yiyeceklerden kaçınmak gerekir. Protein ve karbonhidrat açısından zengin besinlerin tercih edilmelidir. Bu sayede hem anlık hem de bir sonraki öğüne kadar gerekli enerji ihtiyacı karşılanmış olur. Sonuç olarak; arada sırada kahvaltının atlanması büyük bir sorun değildir ancak uykudan biraz fedakârlık ederek kahvaltı öğününü atlamamak daha sağlıklıdır.

Kaynaklar:

Benzer Kanıtlar