Otorite yanılgısı, kişinin kesin olarak yanlış olduğuna emin olduğu bir şeyi, otoriteye itaat ederek, yerine getirmesine denir. Otorite yanılgısını ilginç kılan, çoğumuzun üzerinde sandığımızdan çok daha büyük bir etkisi olmasıdır.

Konu ile ilgili ilk araştırma, II. Dünya Savaşı sırasında Nazilerin, Yahudilere uyguladıkları soykırımdan esinlenerek gerçekleştirilmiş “Milgram İtaat Deneyi”dir. Ünlü deneyin yöntemi çok eleştirilmiş ancak elde ettiği şok edici bulgular, başka deneylerle defalarca doğrulanmıştır.

Bu makalede, otorite yanılgısı nedir, bu yanılgıya maruz kaldığımızı nasıl tespit ederiz ve bununla nasıl mücadele ederiz, sorularının yanıtlarını ve tüyler ürpertici “Milgram İtaat Deneyi”nin detaylarını, bulabilirsiniz.

Milgram İtaat Deneyi

Deneyin kurgusu son derece basittir. Deneyde 3 farklı rol vardır:

  1. “Deneyci” olarak adlandırılan otorite figürü. Yani deneyi yöneten kişi.
  2. “Öğretmen” olarak adlandırılan esas denek!
  3. “Öğrenen” olarak tanımlanan, deneyin gerçekleştirilmesinde görevli aktör, yani işbirlikçi.

İlk önce deneklerin deneyde oynayacakları rolün belirlenmesi için (sahte) bir kura çekilir. Aslında gerçek deneklerin hepsi “öğretmen” olacaktır. “Öğrenen” rolü alanlar ise  aslında işbirlikçi aktörlerdir.

Roller dağıtıldıktan sonra, “Öğrenen”ler, yanlış cevap vermeleri durumunda vücutlarına elektrik verilmesine yarayacak elektrotların bağlandığı, elektrikli sandalyeye benzer bir koltuğa oturtulurlar. (Tabiki gerçekte elektrik verilmeyecektir.)

Öğretmen ve öğrenen birbirine bitişik odalara alınırlar. Birbirlerini göremezler, normal ses tonu ile konuşmalarını duyamazlar ama yüksek sesle bağırma, duvara vurma gibi durumlarda birbirlerini işitebilirler.

Deneyci, “öğretmen” rolündeki deneklere, fiziksel cezanın öğrenme üzerindeki etkisinin araştırıldığı bir deney yapılacağnıı bildirilir, yanlış cevap gelmesi durumunda öğretmenin düzeneği nasıl kullanması gerektiğini öğretir. Düzenekte, 30 düğme vardır ve bu düğmeler, 15 volttan başlayıp, 450 volta kadar farklı voltajlarda elektrik verilmesini sağlamak üzere tasarlanmıştır. Düğmelerin en düşük voltajlısının altında,  “Hafif Şok” yazarken, voltaj yükseldikçe “Tehlike: Şiddetli Şok”, hatta son iki düğmede ise “XXX” yazmaktadır. Deneyci, deneye başlamadan önce, denekleri düzeneğin çalıştığına ikna etmek ve yol açtığı acıyı göstermek için, 45 voltluk düğmeye basar. Tabi ki gerçekte “öğrenen”e elektrik verilmemiştir, ancak “öğrenen” yani işbirlikçi aktör, acı çekermiş gibi davranır.

Deneyin mekanizması: Öğretmen kelime çiftlerinden oluşan bir listeyi sesli olarak okuduktan sonra, kelime çiftlerinden birini yüksek sesle söylecek, öğrenen bu kelimenin eşini, kendisine sunulan 4 seçenek arasından bulacaktır. Yanlış cevap gelmesi durumunda öğretmen, en düşük voltajlı düğmeye basarak, öğrenene elektrik şoku uygulayacaktır. Cevap yanlış verildiğinde, teste yeniden başlanacak, her yanlış cevapla verilen ceza, yani elektrik şokunun voltajı artacaktır. Öğretmen şok düğmesine basarken, uyguladığı elektrik şokunun derecesini yüksek sesle söyleyecektir. Bu sayede öğretmenin şok düğmesine her bastığında öğrenene gönderdiği elektrik şokunun voltajını bildiği garanti altına alınmıştır.

300 voltluk düğmeye basılana kadar yan odadan bir ses gelmez. 300 volttan sonra, öğretmen, öğrenenin acı dolu bağırmalarını, hatta sandalyenin duvara çarpmasına benzer sesleri duymaya başlar.

Öğretmen düğmeye basmakta tereddüt ederse, deneyci otoriter bir şekilde;

  • Lütfen devam edin!
  • Deney devam etmenizi gerektiriyor!
  • Devam etmeniz, kesinlikle gereklidir!
  • Başka seçeneğin yok, devam etmelisin! 

Bu dört uyarıya rağmen “öğretmen” düğmeye basmıyorsa, deney durdurulur.

Deneyin sonuçları:

Milgram, deneyi gerçekleştirmeden önce bir anket çalışması yaptırmıştır. Ankete katılanlardan, “kaç kişinin en yüksek elektrik şokunu verecek düğmeye basacağını” tahmin etmelerini istemiştir. Sonuç 100 kişinden 1’inin düğmeye basabileceği olmuştur. Ancak deney gerçekleştirildiğinde görülmüştür ki, 40 kişiden 26’sı en yüksek voltajlı düğmeye basmıştır.

Otorite figürüne karşı gelerek, deneye devam etmeyen 14 denek ise “çok güçlü şok” düğmesine kadar gelmiştir. Buna ilave olarak 14 denekten 5’i yan odandan gelen acı dolu seslerden sonra da şok vermeye devam etmiştir!

Ayrıca, deney sona erdikten sonra, deneklere, son şoklarının öğrenenlere ne kadar acı vermiş olduğu sorulmuş, tahminlerini 1’den (ağrı var) 14’e (son derece acı verici) kadar derecelendirmeleri istenmiştir. En yaygın yanıt 14 iken, ortalama 13,4 olmuştur. Yani denekler “öğrenen”e uyguladıkları cezanın çok büyük bir acıya yol açtığına inanmaktırlar.

Ancak deneklerin acı çektirmeyi umursamadıkları sanılmasın! Denekler, şok düğmelerine basarken, çok büyük sıkıntı yaşamışlardır. Titreme, terleme, dudaklarını ısırma vb. stres dolu olduklarını gösteren davranışlar sergilemişlerdir. Deney öncesi yapılan testlerde, sadist eğilimleri ve psikolojik rahatsızlığı olmadığı tespit edilmiş olan bu denekler, yanlış olduğunu düşündükleri halde, otoriteye itaat etmiş, kendi vicdanlarının sızlamasına bile katlanarak, tanımadıkları insanların canlarını yakmışlardır.

Tekrarlanan deneyler ve deneyin başka versiyonlarının sonuçları

Milgram deneyinde, deneklerin profil özelliklerinin çok geniş bir yelpazeyi temsil etmesine özen gösterilmiştir. Denek grubu; 20-50 yaşları arasında, tamamen farklı meslek gruplarından, farklı eğitim ve aile yapısına sahip kişilerden oluşmuştur.

Deneyin orijinal kurgusuna bağlı kalınarak, başka araştırmacılar tarafından, başka ülkelerde uygulanan versiyonlarında araştırmacılar, benzer davranış örüntüleri gözlemlemişlerdir.

Milgram’ın kendisi de deneyin farklı versiyonlarını gerçekleştirerek, otoriteye itaat konusunda yeni bulgulara ulaşmıştır:

  • Denekler, öğrenenlerin acı içinde çığlık attıklarını, elektrik verilmemesi için yalvardıklarını duyarlarsa, otoriteye karşı gelme davranışı, %34’ten %38’e çıkmıştır.
  • Denekler, kurbanlarla aynı odaya konduklarında, otoriteye karşı gelme davranışı, %60’a çıkmıştır.
  • Deneycinin(otorite figürü) odadan çıkması ve talimatları telefonla vermesi durumunda, otoriteye karşı gelme davranışı, %78’e yükselmiştir.
  • İlginç bir şekilde, bazı denekler, deneyciye itaat ediyormuş gibi davranmış ama asılında öğrenene daha düşük şok uygulamıştır.

Bütün bu çalışmaların amacı, otoriteye itaat konusunda yatkınlık gösteren kategoriler belirlemek olduğu halde, bu konuda kesin kanılara varacak bulgular elde edilememiştir. Ancak kesinlikle bildiğimiz tek şey; insanların büyük bir bölümünün, talimatların yanlış olduğunu bildikleri durumda dahi otoriteye itaat etme davranışı sergiledikleridir.

Otorite yanılgısı ile nasıl mücadele edebiliriz?

İtaatsizlik cezalandırılmadığı halde, sadece otorite figürünün varlığı itaat davranışının ortaya çıkması için yeterli olduğu, bu deneylerin en sarsıcı bulgusu olmuştur. Bu sarsıcı bulgular, otorite yanılgısına düşmenin ağır bedelleri olabileceğinin kanıtıdır. Günlük hayatımızda, deneydeki kadar dramatik olmasa da otorite yanılgısı kararlarımıza yön verir. Otorite figürü karşısında, kişinin kendi düşüncelerini, değerlerini ve duygularını askıya alarak, “benim bu konuda yapabileceğim birşey yok” demesi, otorite figürünün talimatlarına yada yönlendirmelerine uymasına neden olur.

Teşebbüs etmeden yapacak birşeyin olmadığını bilemeyiz!

Birşey yapmak gerektiğini düşünüyorsak mutlaka teşebbüste bulunmamız gerekir. Belki gerçekten elimizden birşey gelmiyordur ama denemeden bilemeyiz.

Vicdanınız ve mantığınız otorite figürünün talimatının yanlış olduğunu söylediği halde otoriteye karşı gelemiyorsanız, kendinize neden korktuğunuzu sorun. Deneydeki denekler de talimatlara uymanın ‘doğru olmadığını‘ biliyorlardı ama neden korktuklarını, kendilerine sormadıkları için otoriteye itaat etmeye devam ettiler.

Otorite yanılgısı ile mücadelede için basit teknikler:

  • Deneyde de gördüğümüz gibi otorite figürü ile denek aynı odada olmadığında, itaat davranışı azalmıştır. Otorite yanılgısı yaşadığınızı düşündüğünüzde, otorite figürü ile aranıza fiziksel ve duygusal mesafe koymak işinizi kolaylaştırır.
  • Otorite figürünün gayri meşru olduğuna kendinizi ikna edin. Yapılan çalışmalar, gayri meşruiyet arttıkça, itaat etme olasılığının düştüğünü göstermiştir.
  • Milgram deneyinin sonraki aşamalarında öğrenen ile öğretmenin aynı odada olması durumunda, deneğin otoriteye itaatinde azalma olduğu gözlenmişti. Otoriteye direnme gücünü kendimizde bulabilmemizde bize yardımcı olacak anahtarlardan biri de budur. Eğer vicdanımıza ve mantığımıza uygun olmayan talimatlar yerine getirmek durumunda kalırsak, bu talimattın uygulanması sonucunda mağdur olacak kişilere fiziksel ve duygusal olarak yakın durmaya çalışmak, kendimizi kurbanın yerine koymak, otorite yanılgısından kurtulmamızda bize yardım eder.

Kaynaklar

Benzer Kanıtlar