Aşk öykülerinin en romantik anları sevgililerin dudaklarının birbirine kenetlendiği öpüşme anları olarak zihinlerimize kazınmıştır ancak acaba insan, öpüşmeyi ne zaman icat etti? Yemek, içmek, konuşmak gibi fiziksel fonksiyonları olan ağız, romantik duyguların ifadesinde neden kullanılmıştır? Öpüşme evrimsel bir avantaj sunar mı?

Bu makalede yukarıdaki sorulara ilişkin geliştirilmiş teoriler ve konu ile ilgili araştırmaların bulguları özetlenmiştir.

Öpüşmenin muhtemel kaynağı;

Öpüşme, iki insanın ağızlarını birbirine değdirmeleri ve genellikle dillerini kullanarak tükürük alışverişinde bulunmaları şeklinde tarif edildiğinde, itici bile gelebilecek bir etkinlik olabilir. Buna karşın öpüşme anları, genellikle yaşamın en unutulmaz anları olur. Yoğun duyguların dışa vurulduğu bu anlar ve özellikle ilk öpüşme anı kolay kolay unutulmaz. 

Öpüşmenin ortaya çıkması ile ilgili mantığa uygun teoriler vardır. Bunlardan biri binlerce yıl önce annelerin bebeklerini beslemek için tıpkı kuşlar gibi ağızlarını kullanmış olabilecekleri olasılığına dayanır. Biberonların, kap kaçağın olmadığı zamanlarda annelerin bu yöntemi kullanmış olmaları çok muhtemel görünmektedir. Bu davranış daha sonra insan alet yapmaya başladığında da rahatlatıcı bir etkinlik olarak anne ve bebek arasında devam etmiş olabilir.

Bu davranışın rahatlık, güvenlik ve ailesel bağları temsil etmesi nedeni ile insan topluluklarında benimsenmiş olması ve günümüze kadar devam etmiş olması son derece muhtemeldir.

Biz beğenelim ya da beğenmeyelim içgüdüsel davranışlarımızın evrimsel kökenleri vardır. Öpüşmenin evrimsel gelişimi üzerinde çalışan bilim insanları (philematologists / filematologlar) öpüşmeyi hayatta kalmamıza katkı sağlayan evrimsel bir avantaj olarak şöyle açıklarlar: Öpüşme sırasında eşler birbirinin vücutlarını koklama fırsatı bulurlar. Modern araştırmalar kadınların, kendilerinden genetik olarak uzak olan erkeklerin vücut kokularını daha çekici bulduğunu göstermektedir. Birbirinden genetik olarak uzak olan kişilerin eşleşmesi sonucu doğan yavrular, genetik bakımdan daha güçlü ve sağlıklı olacakları için öpüşme sağlıklı kuşakların ortaya çıkmasında evrimsel bir avantaj sağlar.

Bir başka modern araştırmada ise kadınların öpüşme sırasında potansiyel eşinin tükürüğünden üreme düzeyi hakkında bilgi edindikleri yönünde bulgulara rastlanmıştır. Uzun bir öpüşmede tükürük yoluyla erkekten kadına testosteron transfer olduğunu ve kadınların bilinçsizce testosteron düzeyini ölçebildikleri iddia edilmiştir.

Sadece insanlar mı öpüşür?

Hayvanlar aleminde de tıpkı insanlar gibi tükürük alışverişinde bulunarak öpüşen hayvanlar vardır. Aslında çoğunlukla arkadaşlık ve sevgi gösterisi olarak yüzlerini birbirine yaklaştırır, yüzlerini ya da burunlarını birbirine sürtmekle yetinirler.

Sincaplar, martılar, salyangozlar, inekler, filler ve diğer birçok tür aile üyeleri ve yakın arkadaşlarıyla kucaklaşma ve öpüşme çağırışımı uyandıracak davranışlar sergilerler. Hayvanlar aleminde en yakın akrabalarımız olan şempanzeler ve bonobo maymunları yanı sıra birçok primat türü de partnerleriyle öpüşür.

Davranışsal analizler ve yoğun çalışmalar bu primatların öpüşme etkinliklerinin insanlarla aynı nedenlere dayandığını ortaya koymuştur. Bu nedenler tıpkı insanlarda olduğu gibi sevgi göstermek, çatışmalardan sonra uzlaşmaya varıldığını ifade etmek ve sosyal bağları güçlendirmektir.

Öpüşmeyi kadınlar mı daha çok sever erkekler mi?

Kuşkusuz her ilişki birbirinden farklıdır ancak modern davranışsal araştırmalar; kadınların öpüşmeyi erkeklerden daha fazla önemsediğini ve genellikle öpüşmeyi güçlü bağların ölçütü olarak tanımladıklarını göstermiştir. Öte yandan erkeklerin öpüşmeyi genellikle cinsel ilişkiye geçmeden önceki adım olarak gördükleri anlaşılmıştır.

Bununla birlikte dil ve ağız birçok sinir ucunun bulunduğu bir bölge olduğundan öpüşme her iki cinsiyet için de yoğun duyguların ve cinsel arzuların harekete geçmesine neden olur. Bu açıdan bakıldığında tutkunun ve aşkın ateşini parladığı anın öpüşme anı olması tesadüf değildir.

Kaynaklar:

Benzer Kanıtlar