Güneydoğu Asya’da küçük bir etnik grubun çocuklarının, çok ilginç bir yetenekleri var. Suyun altında, çok net görebiliyorlar ancak büyüdüklerinde bu yeteneklerini kaybediyorlar.

Moken kabilesinin çocukları, denizin altında, tıpkı karada olduğu gibi gözlerini tamamen açıyor ve karada gördükleri kadar net bir şekilde görebiliyorlar.

Doğuştan gelen bir meleke mi, yoksa öğrenilen bir kabiliyet mi?

Adaman Denizi’nde, Tayland sahilinin doğusunda bulunan takım adalarda Moken insanları isimli bir kabile yaşamaktadır. Ülkemizde çocuklar nasıl ağaçlara tırmanarak eğlenir ve ağaçlardaki meyveleri yerlerse, bu kabilenin çocukları da denize dalarak ve denizdeki yenebilecek deniz kabuklularını topluyor  ve yiyorlar. Denize dalmak hayatın o kadar doğal bir etkinliği ki suya tamamen adapte olmuş, suyun altında da karada gördükleri netlikte görme yeteneğine sahip olmuşlar. Biraz pratik, yeteneği kazanmak için yeterli oluyor.

1999 yılında, İsviçre Lund Üniversitesi’nden Anna Gislen farklı cephelerden görüş üzerine yaptığı araştırma sırasında, bir arkadaşı ona Moken kabilesindeki ilginç durumdan söz eder. Gislen araştırmalarına karanlık laboratuvarında 3 ay daha devam ettikten sonra bir gün, neden Asya’ya gidip bu çocuklarla tanışmıyorum diye düşünür ve yola çıkar.

Gislen 6 yaşındaki kızını da yanına alarak, Tayland’a gider.

Önce denizin üzerine çakılmış kazıklar üzerindeki evlerde yaşayan kabileye uyum sağlamaya çalışırlar. Gislen ilk gelgit olayı yaşandığında Moken çocuklarının neşe içinde denize atladıklarını ve denizin metrelerce altından deniz tarağı, deniz salatalığı vb. şeyleri rahatlıkla topladıklarına şahit olur. Bu deneyim sırasında çocukların su altı görüşlerinin gerçekten çok iyi olduğunu anlar.

Deney

Gislen Moken çocuklarının ne kadar iyi olduğunu  anlayabilmek için bir deney düzeneği tasarlar. Çocuklar deneyi eğlenceli bir oyun olarak algılar ve katılmak için can atarlar. Çocuklar suyun altında kafalarını bir panele yerleştirerek, panelin üzerindeki yatay ve dikey kartlara bakarlar. Her bir karta baktıktan sonra yüzeye gelerek kartlarda hangi yönün gösterilmekte olduğunu bildirirler. Her daldıklarında çizgiler daha da ince bir hale gelmekte ve görev daha da zorlaşmaktadır. Deneyin sonucunda Moken çocuklarının Avrupalı yaşıtlarından iki kat daha iyi oldukları anlaşılır.

Gözün normal görme mekanizması ve Moken çocuklarının gözünde neler oluyor?

Karada iyi görebilmek için, gözün üzerindeki retinaya giren ışığın kırılmasına ihtiyaç vardır. Retinanın arkasında bu görevi yerine getiren hücreler bulunur. Bu hücreler ışık sinyallerini, beyine iletmek üzere elektrik sinyallerine dönüştürürler. Beyin de bu elektrik sinyallerini yorumlar. İnsan gözündeki retinanın dışında su vardır. Su havadan daha yoğun olduğu için ışık insan gözüne girdiğinde kırılır. Gözün içindeki lens ışığın daha da kırılmasına yol açar.  Normalde insan gözü suyun içindeyken, kornea ve suyun yoğunluğu  benzer olduğundan, gözümüz ışığı kırma gücünü kaybeder ve bu da görüntünün bulanıklaşmasına neden olur.

Bu durumun açıklamasında iki ihtimal söz konusudur: Birincisi bu çocukların gözlerinin çalışma mekanizmasında adaptasyon sonucu temel bir değişim olduğu. İkincisi ise bu çocukların suyun altında gözlerini farklı bir şekilde kullanma yeteneğini geliştirmiş olmaları. Ancak birinci ihtimal çocukların karada Avrupalı akranları kadar iyi gördükleri için elenir, çünkü temel bir değişim olsa, karada görüşün bozulması gerekirdi.

Bu durumda, geriye tek bir ihtimal kalıyor. Bu çocuklar geliştirdikleri özel yetenekle gözlerini manipule edebiliyorlar. Teorik olarak bunu iki şekilde yapıyor olabilirler. Ya gözlerindeki lensin şeklini değiştirebiliyorlar(buna uyumlamak-accomodation- deniyor) ya da göz bebeğini küçülterek, gözlerinin yoğunluğunu artırıyorlar. Yani normalde karadayken gözün yoğunluğu havanın yoğunluğundan fazla. Hal böyle olduğundan düzeltme için ekstra kırılmaya ihtiyaç var. Mekanizma böyle çalışırken, suya girdiğimizde, göz ve suyun yoğunluğu aynı olduğundan, bu ekstra kırılma sorun çıkarıyor ama göz bebeğini küçülterek sudan daha yoğun bir hale sokma imkanı sağlanırsa, o zaman ektra kırılma sorun olmaktan çıkabilir.

Anormal bir genetik özellik mi, eğitim sonucu geliştirilmiş bir yetenek mi?

Gislen bunun Moken çocuklarının sahip olduğu anormal bir genetik özellikten mi, yoksa suyun altında geçirdikleri uzun saatlerden sonra öğrenilerek geliştirilmiş bir özellik mi olduğu konusunu araştırmaya karar verir. Bunu anlayabilmek için bir grup İsveçli çocuğu yaz tatili için Tayland’a getirir. İsveçli çocukların su altı görüş kabiliyetlerinin gelişip gelişmeyeceğini anlamak için eğitim seansları düzenir. 11. seansın sonunda tüm İsveçli çocukların su altı görme kabiliyetinde artış gözlenir. Hepsinin birbirinden farklı olmakla birlikte hepsinin görüş kabiliyetinde de artış olduğu görülür. Çocuklara bunu nasıl yaptıkları sorulduğunda, çocuklar nasıl olduğunu bilmediklerini söylerler. Daha iyi görebilmek için bilinçli olarak herhangi bir şey yapmıyor ama eskisinden daha iyi görüyorlardı.

Avrupalı çocukların gözleri tuzlu sudan tahriş olurken,  Moken çocukları 30 dalış sonrasında bile herhangi  bir rahatsızlık yaşamıyorlardı. Bu da adaptasyon gerçeğinin bir başka göstergesiydi.

Gislen birkaç yıl sonra yeniden Taylan’da gittiğinde Moken kabilesinin tusunami ve deprem felaketleri sonrasında, eski yaşamlarına devam edemediklerini gördü. Tai hükümeti, kasabaları yerle bir olan Moken kabilesinden sağ kalanları betonarme binalara taşımış ve ulusal parkta  görev vermişti. Gizlen insanları korumak için bile olsa, modern hayatın kültürlerin yok olmasına neden olmasının üzüntü verici olduğunu bildirmiştir.

İlk deneye katılan çocuklarla 10’lu yaşlarına geldiğinde yeniden karşılaşma fırsatı bulan Gislen, çocukların suyun altında iyi görme kabiliyetlerinin devam ettiğini gözlemledi. Daha büyük yaşlarda olan çocuklarla çalışma fırsatı bulamadı. Ancak Gisel yetişkinlik çağına geldiklerinde gözlerinin suyun altında iyi görme kabiliyetini yitirdiğinden emin. Yetişkin gözleri çocukların gözleri kadar uyumlanma yeteneğine sahip değil.

Malesef ki Gisle’in deneyine katılan çocuklar, kabilenin bu yeteneğe sahip son çocukları olacaklar. Çünkü  artık onlar suda fazlaca vakit geçiremiyorlar. Gisel yeni nesil Moken çocuklarının bu  kabileyetlerinin olacağından kuşku duyuyor.

Kaynak:

http://www.bbc.com/future/story/20160229-the-sea-nomad-children-who-see-like-dolphins

Benzer Kanıtlar