1980’li yıllarda Porto Riko’da yeşil iguanaların sayısı, yaşamı olumsuz etkileyecek boyutlardadır. Ekinlere zarar veren, yolların altında açtıkları oyuklar nedeni ile asfaltın çökmesine neden olan iguanalar, ekolojik sisteme zarar veren aslan balığına benzetiliyor, onlara karanın aslan balığı deniliyordu.

Bu tuhaf görünüşlü hayvanların, “ev hayvanı” olabileceği henüz kimsenin aklına gelmemiştir. Gönüllü avcılardan oluşan gruplar, çiftlik arazilerinde av partileri düzenleyerek, iguana ile mücadelede etkili olmaya çalışırlar ancak bu yeterli olmaz. Bunun üzerine Porto Riko Üniversitesi’nden Rafael Joglar, Porto Riko’da sürüngen yemenin hoş karşılanmayan bir durum olmasına rağmen, iguanaların yenebileceğini, böylece problemin bir kazanca dönüşebileceği yönünde bir öneri geliştirir.

Joglar ve takımı, halkın iguana yeme konusuna nasıl yaklaşacağını anlamak için, Washington D.C.’nün en ünlü şeflerinden Roberto Hernandez’i iguana pişirmek konusunda ikna ederler.

Hernandez’in tarifiyle iguana eti, balık gibi kokan, tavuk tadında ve kırmızı et görüntüsündedir. Şef yağsız bir eti olan İguana etinden birkaç farklı yemek yapar. Kızartma, buğulama, şiş ızgara gibi popüler yöntemlerle pişirildiğinde, lezzetli bir sonuç elde edilen iguana etinin, dünyanın ucuz protein kaynağı olabileceği de düşünülmüş ancak iguanaların salmonella adlı, zehirlenmeye neden olabilen bir mikrop barındırma riski var.

Kuşkusuz, hayvanlarla ilgili konularda sıklıkla karşılaşıldığı gibi iguana ile ilgili durumda da bölgeler arasında çok büyük farklılıklar var. Henüz Porto Riko’da iguana etinin yenmesi yasal değil ama yeşil iguanaların ana vatanı olan Güney ve Orta Amerika’nın birçok ülkesinde nesli tükenme tehlikesi ile karşı karşıya çünkü bu ülkelerde iguanalar, uzun zamandır avlanıyor ve yeniliyor.

Kaynaklar:

Benzer Kanıtlar