Birbirine yakın gibi görünen düşünce akımlarının birbirileri ile kıyasıya bir mücadeleye girmiş olmaları; bu düşünce akımları üzerinde çalışmamış, uzun uzadıya düşünmemiş kişiler için oldukça kafa karıştırıcıdır. Bunlardan biri de sosyalizm ve feminizm arasında ortaya çıkar.

Bu makale insanların eşitliği üzerine inşa edilen bir düşünce sistemi olan sosyalizmin bazı savunucularının niçin cinsiyet eşitliğinden yana tavır alan feminizme itiraz ettiklerini anlamak konusunda zorluk çeken okuyucular için kaleme alınmıştır.

Sosyalizmin feminizme itirazı:

Sosyalizm rejimi tüm eşitsizlikleri zaten otomatikman ortadan kaldıracaktır. Sosyalizme inanan herkes tüm enerjisini kapitalizmin çökertilmesine ve insanlığın kurtuluşuna giden bu yola vakfetmelidir.

Simone de Beauvoir’ın yanıtı:

Kendisini sıkı bir solcu olarak tanımlayan Simone de Beauvoir “İkinci Cins” adlı eseri ile feminizmin en önemli düşünürlerinden biri haline gelmiştir. Konuk olduğu bir televizyon programında Simone de Beauvoir bu soruyu çok net bir şekilde yanıtlar.

Beauvoir 1949 yılında İkinci Cins’i kaleme alırken bile aslında sosyalist devrimin toplumu dönüştüreceğine ve eşitsizlikleri kökten ortadan kaldıracağına yönelik güçlü bir inanç taşımaktadır. Zaten kitabı kaleme alırken amacı feminist bir hareketin öncüsü olmak, kadınların durumunu değiştirmek değildir. Onun amacı entelektüel bir çalışma yapmaktır. Ona göre rejimin kökten değişmesi ve kapitalizmin çökertilmesi zaten tüm sorunları çözecektir. Ancak daha sonra gerçekleşen tarihi olaylar, ona sahip olduğu bu inancın hatalı olduğunu göstermiştir. Çünkü SSCB’de Çekoslovakya’da ya da herhangi bir sosyalist ülkede, Komünist partilerde ya da sendikalarda hatta en ilerici solcu hareketlerde bile kadınların kaderinin aynı olduğunu görmüştür. İşte bu yüzden aktif bir şekilde feminist olmak gerektiğine karar vermiştir. Ona göre aktif bir feminist olmak, sadece kapitalist sistemin dayattığı değerlerle mücadele etmek demek değildir. Feminizm bunun ötesinde, bütün “ataerkil değerler” ile savaşan bir hareket haline gelmelidir. Yani bu iki şeye karşı birlikte verilen bir savaştır. Toplumu sınıf açısından radikal bir şekilde değiştirmedikçe, kadınların durumunu radikal bir şekilde değiştirmek olanaksızdır. Ancak sınıf mücadelesinin tek başına kadınların mücadelesini destekleyebileceğini düşünmek de bir o kadar aldatıcıdır.

Sonuç olarak bazı sosyalistler tıpkı Simon de Beauvoir gibi sosyalizmin sihirli bir değnek değmişçesine dünyayı güzelleştirmeye yetmeyeceğini, her alanda ayrıca çalışılması gerektiğine karar vermişken, bazı sosyalistler ise rejim değişikliğinin yeterli olacağını, tüm çabanın buna harcanması gerektiğini, feminist, çevreci vb. hareketlerin hedef saptırmaktan öteye gitmeyecek, yanlış yönelimler olduğunu düşünmektedirler.

Kaynaklar:

Benzer Kanıtlar