Kulağa pek hoş gelmese de yalan söylemenin insanın doğal bir eğilimi olduğunu inkâr edemeyiz. İnsanoğlu, sözlü iletişime geçtiğinden beri yalan söylüyor. Sözlü iletişim öncesinde teknik nedenlerle yalan söylememiş olsak da pek çok aldatma tekniğini kullandığımıza kuşku yok. Üstelik bu, türümüze özgü bir durum değildir, hayvanlar aleminde de pek çok aldatma tekniği kullanılır, örneğin kamuflaj binlerce tür tarafından kullanılan en yaygın aldatma tekniklerinden biridir.

Yalancılık ve aldatmanın bu kadar eski ve yaygın olma nedeni, genellikle en kolay yolu sunmasıdır. Evrim sürecinde insanoğlu, hayatta kalabilmek ve türünü sürdürebilmek için ihtiyaç duyduğu kaynaklara daha kestirme yoldan ulaşmak amacıyla hileye, yalana ve hatta kumpasa başvurmuştur. Fiziksel çatışmaya girmekten çok daha avantajlı olan bu yol, bu yüzden doğamızın bir parçası haline gelmiştir.

Yalan türümüze, bazı bakımlardan hizmet ederken bazı bakımlardan da büyük zarar verir. Güven ve birlik duygularını derinden sarsarak, son derece tehlikeli sonuçlara yol açabilir. İşte bu nedenle, yalancılar ve yalancılardan kendimizi nasıl koruyabileceğimizi tespit etmeye çalışan birçok araştırma yapılmıştır. Bu makalede hepimizin bildiği yüzeysel nedenleri bir kenara bırakıp, yalancılığın daha derin sebepleri ve yalancıları yakalamamızı sağlayacak sık gözlenen ipuçları özetlenmiştir.

Neden Yalan Söylüyoruz?

Yalan söylemenin başlıca iki nedeninden biri kendimizi korumak diğeri ise yüceltmektir.

Biraz daha detaylandıracak olursak;

  • Kötü durumlarla yüz yüze gelmekten kaçınmak için söylenen yalanlar.
  • İlişkiye girmek istemediğimiz insanlardan ve durumlardan kaçınmak için başvurulan yalanlar. Örneğin; Bir okul gerecine istemeden zarar verdiniz ve bunu sizden başka kimse bilmiyor. Hepimiz gayet iyi biliyoruz ki böylesi bir durumda, doğrucu davutlar bile suçunu itiraf etmeyebilir.
  • Kendini yüceltmenin avantaj sağlayacağı durumlarda da yalan söyleme eğilimi artar. Bu tür yalanlar en çok iş görüşmelerinde ve çekici bulduğumuz kişiyi etkileme çabasında ortaya çıkar.
  • Yaygın yalanlardan biri de alturistik yalanlardır. Beyaz yalanlar da denilen bu tür yalanlar söz konusu olduğunda, yalancının yalanı söyleme amacı iletişimde bulunduğu kişiyi memnun etmek ya da üzmemektir.

Biyolojik Gerekçekler

Araştırmalar kronik yalancıların prefrontal kortekslerindeki nöral lif miktarının, ortalamadan yaklaşık %20 oranında daha yüksek olduğunu göstermektedir. Bu durum, iki şekilde yorumlanabilir: Birincisi daha fazla nöral lifin varlığı kişiyi yalan söyleme imkanına kavuşturur çünkü beyinleri hızla yeni hikayeler yaratabilir. İkincisi ise yalancılık beyinde daha fazla nöral lifin gelişmesine neden olur.

Harvard Üniversitesi’nden Joshua Green, kronik yalancıların beyinlerinde fMRI (fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme) tekniği ile yaptığı gözlemlerde, beynin ödül merkezinde daha fazla aktivite olduğunu tespit etmiştir. Green bu bölgede ne kadar çok hareket varsa kişinin yalan söyleme eğiliminin o kadar arttığını öne sürmüştür. Çünkü bu bölgenin hareketi, para elde etme ihtimalinin artması durumunda, yalan söyleme ya da karşısındaki kandırma vb. durumlarda yükselmektedir. Green’e göre bu yükseliş, hırs ve aç gözlülüğe neden olmakta ve bu biyolojik süreçlerin nihayetinde kişi yalan söylemektedir.

Londra Üniversitesi’ndeki bir başka araştırma ise küçük aldatma eylemlerinin daha büyük eylemlere yol açabileceğini göstermiştir. Kronik yalancılık duygulardan sorumlu olan amigdala’nın tepkilerini köreltmekte, suçluluk duygusunun azalması kişinin daha büyük yalanlar söylemesine neden olmaktadır.

Yalancılar Nasıl Tespit Edilir?

Yalancıları tespit etmenin şaşmaz bilimsel kuralları yoktur. Ancak genellikle yalancılar bazı tipik tepkiler verirler. En sık rastlanan ve tespiti en kolay işaretler şunlardır:

  • Yalan heyecan duygusuna yol açtığından göz bebeklerinde büyüme en iyi ipuçlarından biridir.

  • Doğruları söylemek konforludur. Doğru söylerken insanlar daha az gergin hisseder. Oysa yalan söylerken bilhassa yalan söyleyen kişi amatör bir yalancıysa vücut dilinde gerginlik durumu kendini net bir şekilde gösterir. Yalanının yakalanmaması için çaba harcayan amatör yalancı gerginleşir ve daha yüksek sesle konuşmaya başlar. Dudakları sıkıp, birbirine doğru bastırma davranışı da sıklıkla ortaya çıkan bir diğer işarettir.

  • 1978 yılında, San Francisco Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Paul Ekman meslektaşları, saniyenin onda birinden daha kısa süren mikro ifadeleri tespit eden bir kodlama sistemi geliştirmiştir. FACS adı verilen sistem, iyi yalan söyleyen kişilerin bile öfke ve suçluluk gibi gizlenmiş duygularına ilişkin belirgin işaretler tespit edilmiştir.
  • Bir soru yanıtlamak zorunda kalan yalancılar, genellikle zaman kazanmaya çalışırlar. Çünkü tutarlı bir hikaye yaratabilmeleri için zamana ihtiyaçları vardır. Bu ağırdan alışın genel bir tavır mı yoksa yalana hazırlık için verilmiş bir es mi olduğunu anlamak için bazı sorular için kişiye zaman tanınıp, bu iki durumdaki yanıtlama hızları birlikte değerlendirildiğinde önemli ipuçları yakalanabilir.
  • Yalancıların konuşma stili daha çok şikayetçi ve iş birliğine yanaşmayan işaretler içerir.
  • Suçluluk ve yakalanma korkusu yalancıların açık konuşmasını engeller. Yalancılar mümkün olduğunca az bilgi vermeye çalışır.
  • Yalancıların hikayelerinde belirsiz ögelere sıklıkla rastlanır.
  • Hikayelerde yalancının performansına bağlı olarak değişen oranda rasyonellikten uzak ögeler bulunur.
  • Yalancılar daha az jest kullanırlar. Aynı cümleleri ve kelimeleri sıklıkla tekrarlar. Eğer dinleyicinin şüphelendiğini hissederlerse tekrarladığı cümlelerine yeni cümleler eklerler. Pinokyo’nun burnu yalan söylediği sözcük sayısına göre uzadığı için ortaya çıkan bu yalana yalan ekleme çabasına Pinokyo etkisi denir.

Yazılı İletişimde Yalan Tespit İşaretleri

E-postanın icadı ile yazı dili de sık kullanılan bir iletişim yöntemi olduğundan yazışmalardaki yalanları yakalamak da önemli hale gelmiştir. Yazılı iletişimde yalan ve hileli yaklaşım işareti olarak kabul edilen üç temel husustan söz edilebilir.

  • Ben ya da biz gibi birinci tekil şahıs zamirleri yerine belgisiz zamirler kullanmaya çalışırlar. Böylece mümkün olduğunca sorumluluk üstlenmekten kaçarlar.
  • Genellikle bir suçu ya da kusuru ört pas etme gayretinde olduklarından karşı tarafı suçlama imkânı sağlayacak olumsuz bir tarz benimserler.
  • Daha az dışlayıcı kelime kullanırlar. Örneğin “hariç”, “fakat”, “hiç” gibi kelimeler şüphe çekecek şekilde az kullanılır.

Yalan her zaman kötü bir şey değildir. Bazen gerçekten herkesin iyiliği için yalan söylenebilir. Öte yandan bilhassa iş dünyasında kandırılmak yaşamı çekilmez hale getirebilir. Bu yüzden potansiyel yalanlar konusunda tetikte olmak, yukarıdaki işaretleri de göz önünde bulundurmak kandırılmanın tehlikeli sonuçlarından uzak kalmanıza katkı sağlayabilir.

Kaynaklar:

Benzer Kanıtlar