Uykuyu bedenin ve beynin kapatıldığı bir süreç olarak görme eğilimindeyiz. Ancak bu doğru değil. Uyku birçok işlemin (düzenleme, güçlenme, iyileşme vb.) gerçekleştiği son derece aktif bir süreçtir. Bilim, uykunun sağlığımızdaki kritik fonksiyonlarını keşfetmiş olsa da vücudumuzun neden böylesi uzun bir uyku sürecine ihtiyaç duyacak şekilde geliştiğini henüz keşfedememiştir.

Uyku vücudumuzun yeni güne hazırlanmasını sağlar. Kasların büyümesi, dokuların onarılması, hormonların sentezlenmesi, bilgilerin kısa süreli hafızadan daha güçlü uzun süreli belleğe aktarılması uyku sırasında olur.

Beynimiz ve uyku

Uykudayken beynimizin elektriksel faaliyetleri iki temel örüntü döngüsüne girer. Birincisi REM diye tabir edilen hızlı göz hareketlerinin olduğu evre, ikincisi yavaş dalga uykusudur.

Hafızanın düzenlenmesi uyku sırasında gerçekleşir. REM evresinde duygusal ve teknik bilgilerin; yavaş dalga evresinde deneyimsel bilgilerin (anıların) ve bilinçli kayıtların düzenlendiği düşünülmektedir.

Hipokampus bölgesinde yer alan nöronların, uyku sırasında aktifleşerek deneyimleri tekrar ettiğini biliyoruz. Fareler üzerinde yapılan bir deneyde, labirent içinde yolunu arama etkinliği yapan farelerin uyuyup uyandıktan sonra bilgilerini derlemiş oldukları, labirenti çözme konusunda ilerleme kaydettikleri gözlenmiştir. Uyku sırasında bir filmin tekrar oynatılmasına benzer bir işlem yapıldığı ve bu işlem sırasında önemsiz bilgilerin elendiği, önemli bilgilerin pekiştirildiği düşünülmektedir.

Önemsiz bilgilerin elenmesi ile ilgili olarak geliştirilmiş güçlü hipotezlerden biri sinaptik homeostasis hipotezidir. Buna göre uyku sırasında sinapslarda yani beyin hücreleri arasındaki bağlantılarda, bir zayıflama ortaya çıkar. Gün boyunca edindiğimiz bilgilerin kayıtlı olduğu birimler arasındaki bağlantılardan önemsiz olanlar budanır. Böylece kişi bir sonraki güne ve yeni bilgiler edinmeye hazır hale gelir. Bu hipotez, yaşlandıkça daha az uykuya ihtiyaç duymamızın sebebini, erken yaşlarda daha fazla bilgi edinmek zorunda oluşumuzla açıklar.

Yetişkinlerin 7-9 saat, 1-2 yaş aralığındaki çocukların 11-14 saat, 3-5 yaş aralığındaki çocukların 10-13 saat, 6-13 yaş aralığındaki çocukların 9-11 saat ve 14-17 yaş aralığındaki gençlerin 8-10 saat uykuya ihtiyacı vardır. Yaşlandıkça daha az uykuya ihtiyaç duyarız ve uykumuz daha fazla bölünür.

Uyku sırasında beynimizde nörodejeneratif hastalıklara yol açan toksinler temizlenir. Fareler üzerinde yapılan bir başka deneyde, yeterince uyumayan farelerin beyinlerinde toksik proteinlerin dışarı atılmasını sağlayan boşlukların oluşmadığı ve bu farelerde nöronların bozulmasının neden olduğu hastalıkların ortaya çıktığı tespit edilmiştir. Bu tespite dayanarak, uzun süreli uyku yoksunluğunun, Alzheimer gibi nörodejeneratif hastalıklara yol açabileceği öne sürülmüştür.

11 gün uyanık kalan genç

1965 yılında Rand Gardner adında 17 yaşındaki bir lise öğrencisi 264 saat uyanık kalır.

Rand Gardner’ın 11 gün uyumama deneyinden

İkinci gün gözleri odaklanamaz hale gelir. Ardından dokunarak nesneleri algılama yeteneğini kaybeder. Deneyin üçüncü gününde dengesiz ve huysuz ruh hali gözlenir aynı zamanda sakarlık gibi koordinasyon bozuklukları baş gösterir.

Deneyin sonunda Gardner’da gözlenen semptomlar şunlar olmuştur: Konsantrasyon ve kısa süreli bellek sorunları; paranoit düşünceler ve davranışlar hatta halüsinasyon görme.

Gardner uzun süreli fiziksel ve psikolojik hasar söz konusu olmadan sağlığına kavuşsa da uyku yoksunluğunun aşırı boyuta gelmesi hormon dengelerinin bozulmasına ve buna bağlı olarak ölümcül sonuçlara yol açabilir.

Yetersiz uyku nelere yol açar?

  • Odaklanma sorunu ve öğrenme güçlüğüne yol açabilir.
  • Reaksiyon süresini uzatır.
  • Yaratıcılığı ve keşif kabiliyetini zayıflatır.
  • Tansiyonun yükselmesine neden olabilir.
  • “Mikro uyku” diye tabir edilen birkaç saniyelik bilinç yitimine yol açabilir. Bu da araba kullanmak gibi dikkatin sürekli olmasını gerektiren işlerin yapılmasını güçleştirir ve kazalara yol açabileceği için son derece tehlikelidir.
  • Davranış değişikliklerine yol açabilir. Hiperaktif ve uyumsuz davranışlara neden olabilir. (Çocuklar üzerinde yapılan bir deneyde her gece bir saat daha az uyuyan çocukların sınıf davranışlarının olumsuz etkilendiği gözlenmiştir.)
  • 6 saatten az uyumanın felç riskini 4,5 kat artırdığı bilinmektedir.
  • Uzun dönemli uyku eksikliğinin nelere yol açacağı ile ilgili bilimsel çalışma yapmak ahlaksal olarak uygun değildir. Ancak kronik uyku bozukluğu yaşayan insanlarda şizofreni, otizm ve alzheimer gibi hastalıklara daha sık rastlanmasına bakılarak, bu ikisi arasında bir ilişki olduğu söylenebilir. Kuşkusuz uykusuzluğun mu hastalıklara yol açtığını yoksa bu hastalıkların mı uykusuzluğa neden olduğunu bilmiyoruz ancak beyin sağlığımız için uykunun çok önemli olduğundan eminiz.

Kaynaklar:

Benzer Kanıtlar